YouTube, son yıllarda kullanıcı alışkanlıklarının hızla değiştiği bir dijital ortamda, yeni bir özelliği daha test ediyor. Platformun mobil uygulamasında ortaya çıkan yeni kodlar, şirketin Shorts videoları için günlük izleme süresi belirlenmesine izin verecek bir zamanlayıcı üzerinde çalıştığını gösteriyor. İlk olarak Android Authority tarafından gündeme getirilen bu yenilik, kullanıcıların içerik tüketimini belli bir noktada sınırlamayı hedefliyor. Ne var ki, bu özelliğin şu an için test aşamasında olduğu ve tüm kullanıcılara açık olmadığı da belirtiliyor.
YouTube tarafından TechCrunch’a yapılan açıklamalarda, şirketin bu özellik üzerinde henüz resmi bir test süreci başlatmadığı ifade edildi. Buna rağmen, zamanlayıcı fikrinin gelecek dönemde hayata geçirilme ihtimali bulunuyor. Kullanıcılar, bu yeni özellikle birlikte, Shorts videoları için günlük olarak kendilerine belirli bir izleme süresi tanımlayabilecek. Belirlenen süre sona erdiğinde ise Shorts akışı otomatik olarak durdurulacak.
YouTube, kullanıcıların dijital alışkanlıklarını kontrol altına almak istiyor
Yeni zamanlayıcı özelliği, kullanıcılara tamamen Shorts videolarını kapatmak yerine, sadece sürekli izlemeyi durduracak bir çözüm sunmayı amaçlıyor. Yani süre dolduktan sonra bile, bireysel Shorts videolarına manuel olarak erişmek mümkün olacak. Tüm bunların yanında, YouTube’un halihazırda uzun videolar için sunduğu “Mola Ver” hatırlatıcısı gibi mevcut araçları bulunduğunu da unutmamak gerekiyor. Şirketin bu yeni adımı, özellikle kısa video formatındaki içerik tüketimi arttıkça daha da önemli hale geliyor.
Kısa videoların giderek daha fazla zaman alması, sadece YouTube ile sınırlı bir durum değil. TikTok ve Instagram Reels gibi platformlar da benzer biçimde kullanıcıları uzun süre ekran başında tutan algoritmalar kullanıyor. Buna rağmen, YouTube’un geliştirdiği zamanlayıcı özelliği, doğrudan kullanıcı tercihine bağlı olmasıyla farklılaşıyor. Kullanıcı istediği takdirde bu sınırı belirleyecek, istemediği zaman ise eski alışkanlıklarına devam edebilecek.
Tüm bunların yanında, son dönemde sosyal medya bağımlılığı ve ekran süresi kontrolü konusunda artan bir hassasiyet dikkat çekiyor. Pek çok kullanıcı, telefonlarına üçüncü parti uygulamalar indirerek veya dijital sağlık araçlarından yararlanarak bu sorunu aşmaya çalışıyor. Apple ve Google gibi büyük teknoloji şirketlerinin de kendi platformlarında benzer çözümler sundukları biliniyor. YouTube’un bu yaklaşımı ise doğrudan kendi uygulaması içinden bu kontrolü mümkün kılmayı amaçlıyor.
Bunun yanı sıra, özellikle genç kullanıcılar arasında kısa video içeriklerinin etkisi her geçen gün daha fazla hissediliyor. Bu durum, kullanıcıların günlük yaşam rutinlerini ve dikkat sürelerini önemli ölçüde etkileyebiliyor. Öte yandan, sürekli olarak ekran başında geçirilen süreler sosyal medya platformlarına yönelik eleştirileri de beraberinde getiriyor. YouTube’un geliştirdiği bu özellik, işte tam da bu eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde ortaya çıkmış durumda.
Her şeye rağmen, yeni zamanlayıcı özelliğinin tam olarak ne zaman kullanıma sunulacağı henüz belli değil. YouTube’un mevcut test sürecini hangi kullanıcı gruplarında gerçekleştireceği ya da hangi bölgelerde öncelikli olarak devreye alacağı da şu an için netlik kazanmış değil. Fakat, ortaya çıkan kodlar, şirketin bu yönde ciddi bir hazırlık içinde olduğunu açıkça gösteriyor.
Bunun yanında, bu tür özelliklerin kullanıcı davranışlarını nasıl etkileyeceği de merak konusu. Kullanıcıların gerçekten bu sınırları etkin bir biçimde kullanıp kullanmayacakları, gelecekteki verilerle daha iyi anlaşılacak. Her ne olursa olsun, YouTube’un bu girişimi, platformun sorumluluk yaklaşımını ve kullanıcı sağlığına verdiği önemi gösteren önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak, dijital dünyada geçirilen sürelerin artmasıyla birlikte, bu tür kontrol araçlarının daha da yaygın hale geleceği öngörülüyor. YouTube’un Shorts için geliştirdiği günlük zamanlayıcı özelliği de bu trendin yeni bir halkası olarak şimdiden dikkat çekiyor. Platformun bu adımı, özellikle ekran süresi yönetimi konusunda daha bilinçli kullanıcı profillerinin oluşmasına katkı sağlayabilir.
