Apple CEO’su Tim Cook, Florida’daki Mar-a-Lago tatil beldesinde ABD’nin seçilmiş Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. Bu toplantı, Cook’un seçim sonrası Trump ile gerçekleştirdiği ilk yüz yüze görüşme olarak dikkat çekiyor. Trump’ın başkanlığındaki ikinci dönemin başlamasına kısa bir süre kala, bu tür görüşmelerin hem siyasi hem de ekonomik etkileri olduğu tartışılıyor. Özellikle Apple gibi küresel şirketler için ticaret politikalarının yeniden şekilleneceği bir döneme giriliyor.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde, Cook’un Beyaz Saray ile doğrudan bir iletişim kurması, teknoloji dünyasında yankı uyandırmıştı. Pek çok teknoloji lideri, Cook’un bu stratejisini örnek alarak kendi şirket çıkarlarını savunmak için benzer ilişkiler geliştirmeye çalışmıştı. Ancak Trump’ın ikinci dönemi öncesinde, Apple’ın karşı karşıya olduğu bazı spesifik sorunlar, bu görüşmenin önemini artırıyor. Özellikle Çin ile ticari gerilimlerin yükselmesi ve olası yeni gümrük tarifelerinin devreye alınması, Apple’ın üretim ve satış süreçlerini ciddi şekilde etkileyebilir.
Avrupa Birliği’nin yaptırımları masaya yatırıldı
Buna ek olarak, Avrupa Birliği’nin Apple’a yönelik rekabet soruşturmaları ve bu kapsamda verilen yüksek para cezaları da görüşmenin ana gündem maddelerinden biri oldu. Trump, seçim kampanyası sırasında yaptığı açıklamalarda, Cook’un kendisini arayarak bu cezaların şirket üzerindeki etkileri konusunda şikayette bulunduğunu dile getirmişti. Avrupa Komisyonu’nun özellikle App Store politikalarına yönelik eleştirileri ve Apple’ın iPhone ve Mac gibi platformlarda rekabeti kısıtladığına dair suçlamalar, Apple’ın küresel pazardaki konumunu tehdit ediyor. Bu nedenle, Cook’un Trump ile yaptığı görüşme, hem iç politikada hem de uluslararası arenada stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Bu görüşme, Trump’ın teknoloji dünyasındaki diğer liderlerle gerçekleştirdiği temasların bir parçası olarak görülüyor. Daha önce Google CEO’su Sundar Pichai ile bir araya gelen Trump, önümüzdeki günlerde Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ile de görüşmeyi planlıyor. Ayrıca, Meta CEO’su Mark Zuckerberg ile yapılan kasım ayındaki toplantı da dikkat çekmişti. Bu tür görüşmeler, Trump’ın teknoloji sektöründeki etkisini artırmaya yönelik girişimlerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
Öte yandan, teknoloji şirketlerinin Trump’ın ikinci dönemine yönelik tutumu da tartışma konusu. Meta, Amazon ve OpenAI CEO’su Sam Altman gibi isimler, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolarlık bağış yaparak bu dönemdeki politikalarının şekillenmesinde rol almayı hedefliyor. Bu bağışların, teknoloji sektörünün ABD yönetimiyle daha yakın bir ilişki kurma arzusunu yansıttığı söylenebilir.
Tüm bu gelişmeler, Apple’ın hem yerel hem de küresel pazardaki konumunu koruma çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Gümrük tarifeleri ve Avrupa Birliği yaptırımları gibi konuların, şirketin stratejik planlarında önemli bir yer tutmaya devam edeceği öngörülüyor. Apple ve diğer teknoloji devlerinin, Trump yönetimiyle olan ilişkilerini nasıl yönlendireceği ise merakla takip ediliyor.