Yapay zekâ son zamanlarda teknoloji dünyasının “en sevdiği şey” hâline gelmiş durumda. Pek çok şirket farklı ürün ve servislerde yapay zekânın getirilerinden faydalanıyor. Spotify DJ adını taşıyan yeni özelliğiyle bu furyaya katılıyor.
DJ, Spotify’ın aşina olunan kişiselleştirme araçlarını ve ana ekranda sunulan içerikleri bazı yapay zekâ numaralarıyla birleştiriyor. Böylelikle kullanıcılar hızlı bir şekilde kişiselleştirilmiş bir müzik seçkisi oluşturabiliyor. Söz konusu özellik beta etiketiyle ABD ve Kanada’da Premium kullanıcılarının erişimine açılmış durumda.
Spotify’da kullanıcılara hâlihazırda çok sayıda kişiselleştirilmiş çalma listesi sunulsa da, kullanıcıların sadece sevdikleri müzikleri çalabilmesinin basit bir yolu bulunmuyor. Apple Music’te Siri üzerinden kişiselleştirilmiş bir radyo istasyonunun çalınması istenebilirken, Spotify’da böyle kolay bir seçenek mevcut değildi. DJ özelliği bu konuda aranan çözümü sunacak gibi görünüyor. Kullanıcılar DJ sayesinde sevdikleri şarkıları, eski favorilerini ve sevebilecekleri yeni şarkıları bir arada bulabilecek.
DJ’in yapay zekâ katmanı ise tam anlamıyla bir DJ tarafından sağlanıyor. Sonantic tarafından oluşturulan sesiyle kendisini duyuran yapay zekâ tabanlı DJ’in ses modelinin Spotify’ın Kültürel İş Birlikleri Sorumlusu Xavier “X” Jernigan ile eğitildiği belirtildi.
DJ’in sesi gibi söyledikleri de yapay zekâ ile oluşturuluyor. DJ oturumu başlatıldığında kullanıcılar ilk olarak neler duyabilecekleri konusunda hızlı şekilde bilgilendiriliyor. Spotify yapay zekânın söylediği hiçbir şeyin önden kaydedilmediğini ve OpenAI tarafından gerçek zamanlı şekilde üretileceğinin altını çiziyor.
DJ’de bir oturum başlatıldığında kullanıcılar ilk olarak seçtikleri kategoriye uyan birkaç şarkı duyuyor. Bir şeyleri değiştirmek içinse “Şimdi Çalıyor” ekranın sağ alt köşesindeki DJ butonuna dokunmak yeterli oluyor.
Spotify DJ özelliğini ne zaman daha çok kullanıcıya sunacak?
Spotify DJ özelliğinin ne zaman başka ülkelere açılacağı konusunda şimdilik bir açıklama yapmış değil. ABD ve Kanada’daki beta testlerinde elde edilen sonuçlarla bu özelliğin gelişeceğini tahmin etmek pek zor değil.
