Samsung, ev teknolojilerinde yeni bir yönelime girerek ekranlı cihazları ev yaşamının merkezine yerleştiriyor. Şirketin yeni Bespoke AI serisi, yalnızca işlevsel cihazlar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda iletişim ve kontrol merkezine dönüşen ürünlerle dikkat çekiyor. Bu yaklaşımda her cihaz, bir ekran aracılığıyla hem görevini yerine getiriyor hem de akıllı ev sistemine entegre oluyor. Özellikle yapay zekâ desteğiyle birlikte bu cihazlar, daha kişiselleştirilmiş ve otomatik işlevler vadediyor.
Bespoke AI Jet Ultra adlı yeni kablosuz süpürge, bu stratejinin öne çıkan örneklerinden biri. 400AW emiş gücü ve 100 dakikalık batarya kapasitesi sunan cihaz, temizlik sırasında kullanıcıya bildirim gösterebilen bir LCD ekrana sahip. Bu ekran üzerinden gelen çağrılar veya mesajlar görülebiliyor, bu da telefonun ulaşamadığı anlarda avantaj sağlıyor. Süpürgenin otomatik boşaltma özelliği de cihazın kullanımını oldukça pratik hâle getiriyor.
AI Home ekranlarıyla ev cihazlarını kontrol edebilmek mümkün hâle geliyor
Samsung’un AI Home adını verdiği bu ekranlı kontrol sistemi, yalnızca süpürgeyle sınırlı değil. Şirket, aynı yaklaşımı çamaşır ve kurutma makineleri gibi ürünlere de uyguluyor. 7 inçlik dokunmatik ekranla donatılan Bespoke AI Laundry Vented Combo cihazı, çağrıları yanıtlamaya ve cihazla doğrudan etkileşim kurmaya olanak sağlıyor. Bununla birlikte deterjan dozajlama ve kapak açma gibi işlemler de otomatik olarak gerçekleşiyor.
Bu cihazlardaki dokunmatik ekranlar, aynı zamanda müzik dinleme, hava durumu bilgisi alma veya yemek tarifi görüntüleme gibi işlevleri de yerine getiriyor. Öte yandan, ekranlar yalnızca cihazı değil, tüm ev sistemini yönetmeye yardımcı oluyor. SmartThings platformuyla tam uyumlu çalışan bu ekranlar, örneğin kapıdaki kişiyi video kapı ziliyle gösterme gibi özellikler de sunuyor. Bu da cihazları yalnızca araç olmaktan çıkarıp, evin etkileşimli bileşenlerine dönüştürüyor.
Samsung’un bu stratejisi buzdolaplarında da kendini gösteriyor. Yeni Family Hub modellerinde kullanılan 21.5 ve 32 inç boyutundaki dev ekranlar, Samsung TV ve TikTok gibi uygulamalara da erişim sağlıyor. Bunun yanı sıra daha küçük ekranlı modeller de mevcut ve bu cihazlar da aynı akıllı işlevleri yerine getirebiliyor. Bu ekranlar sayesinde tarif aramak, yemek pişirme talimatlarını fırına göndermek gibi süreçler tek ekrandan yürütülebiliyor.
Şirketin temel amacı, kullanıcıyı sürekli mobil cihazlara ihtiyaç duymadan ev işlerini yönetebilir hâle getirmek. AI destekli kameralar, buzdolabında hangi malzemelerin bulunduğunu algılayabiliyor. Bu bilgiye göre Samsung Food uygulamasında tarif öneriliyor ve ilgili talimatlar fırına aktarılabiliyor. Bu sayede kullanıcı cihazlar arasında geçiş yapmadan işlemleri tamamlayabiliyor.
Tüm bunların yanında, bu sistemlerin Android ve iOS ile uyumlu çalıştığını da belirtmek gerekiyor. Cihazları kullanabilmek için bir Samsung hesabı ve SmartThings uygulaması zorunlu tutuluyor. Kullanıcılar bu platform üzerinden cihazlar arası bağlantıyı sürdürebiliyor. Böylece ev içinde sürekli kontrol hâli, uygulama bağımlılığına dönmeden sağlanabiliyor.
Her ne olursa olsun, bu kadar fazla ekranın evin her köşesinde yer alması bazı soruları da gündeme getiriyor. Öncelikle, dokunmatik ekranların arıza riski geleneksel düğmelere göre daha yüksek. Ayrıca bu ekranların zamanla güncelliğini yitirmesi ve yazılım desteğinin son bulması da muhtemel. Bu da cihazların işlevselliğini doğrudan etkileyebilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor.
Bir başka kaygı ise ekranların reklam aracı olarak kullanılıp kullanılmayacağı konusu. Örneğin, Amazon’un Echo Show cihazlarında reklam içeriklerinin gösterilmesi, benzer bir modelin Samsung tarafından da benimsenebileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Şu ana dek Samsung ev aletlerinde böyle bir uygulamaya gitmiş değil. Fakat bu olasılığın varlığı bile kullanıcı deneyimini sorgulatan bir faktör oluşturuyor.
Samsung, ev teknolojilerinde önemli bir dönüşüm başlatmış durumda. Her cihazı bir ekrana ve etkileşim merkezine dönüştürme çabası, kullanıcı alışkanlıklarını yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Bu yaklaşım, akıllı ev kavramını görünür ve sürekli hâle getiriyor. Ne var ki, uzun vadeli etkileri ve sürdürülebilirliği zaman içinde daha net anlaşılacak.