BloombergNEF’in yeni raporuna göre, rüzgar enerjisi sektörü, 2022’de yaşanan düşüşün ardından toparlanmaya başladı. Geçen yıl, hem karada hem denizde kurulan rüzgar enerjisi kapasitesi yüzde 15 düştü. Yeni deniz rüzgarı tesislerindeki düşüş ise daha belirgindi; 2021’e kıyasla yüzde 46 azaldı.
Son yıllarda rüzgar enerjisi endüstrisine yönelik olumlu gelişmeler yaşandı. Türbinler, son birkaç on yılda önemli ölçüde ucuzladı ve hükümetler yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı hedefliyor. Birkaç yıl içinde, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji sektöründe büyük bir paya sahip olması bekleniyor.
Ancak, on yılın başında iki yıl süren rekor büyümenin ardından, 2022’de tedarik zinciri kısıtlamaları ve düzenleyici belirsizlikler rüzgar enerjisi sektörüne darbe vurdu. Geçen yıl dünya genelinde 86 gigawatt rüzgar türbini eklendi; bu rakam 2020 ve 2021’de yaklaşık 100 gigawatt idi.
BloombergNEF Rüzgar Araştırma Müdürü Oliver Metcalfe, “Bu kesinlikle dünya çapındaki hükümetler için bir uyarı işareti” diyor ve ekliyor: “Hükümetlerin hedefleri artsa bile, sahadaki yeni eklemeler yavaşlıyor… Hedefler yeterli değil.”
2022’de enflasyon, üreticiler ve proje geliştiriciler üzerinde büyük baskı yarattı. Nakliye ve çelik, reçine gibi temel malzemelerin maliyetlerinin artması, projelerin tamamlanmasını daha pahalı hale getirdi. Sektördeki birçok oyuncu, bu engelleri hesaba katmayan eski sözleşmelere bağlıydı. Metcalfe, “Bu, rüzgar türbini üreticilerini daha yüksek maliyetli bir ortamda önceden kabul ettikleri fiyatlara göre teslimat yapmak zorunda bıraktı” diyor. Bu durum, geliştiricilere de yansıdı ve bazıları yükselen maliyetler nedeniyle enerji şirketleriyle sözleşmeleri yeniden müzakere etmeye çalıştı.
Fiyat baskısı azalmaya başladı ancak sektör, özellikle Çin ve ABD’de büyük destek sağlayan vergi teşviklerinin kaybı konusunda endişe duyuyor. Bu iki ülke, rüzgar enerjisi pazarının en büyük oyuncuları olup geçen yılki tesis kurulumlarındaki düşüşün büyük kısmından sorumluydu. Çin, 2021 sonunda deniz aşırı projeler için ulusal teşviği sona erdirdi. Bu durum, 2021’de geliştiricilerin teşvikten yararlanmak için hızlandırmalarının ardından 2022’de yavaşlamalarına neden oldu. ABD’de ise rüzgar projeleri için önemli bir vergi indirimi 2022’de sona erecekti. Ancak geçen ağustosta bu ülkede yürürlüğe giren Enflasyon Azaltma Yasası, bu indirimleri uzattı.
Biden yönetimi, ABD’nin doğu ve batı kıyıları boyunca deniz aşırı rüzgar enerjisi kullanımını artırmak için çalışmalarını yoğunlaştırdı. New York, New Jersey, Kuzey ve Güney Carolina ve Kaliforniya açıklarında rüzgar çiftlikleri için arazi tahsisleri yapıldı. Hollanda, Almanya ve İngiltere de büyük projeler planlarken, Tayvan ve Fransa gibi yeni pazarlar da ortaya çıktı. Metcalfe, deniz aşırı rüzgar tesislerinin bu yıl toparlanacağına ve hatta rekor büyüme yaşayabileceğine inanıyor.
Yine de, önlerinde tamamen sorunsuz bir yol yok. Denizde devasa türbinlerin kurulumunu gerçekleştirebilecek gemilerde büyük bir eksiklik söz konusu. Çin dışında, projelerin onaylanması ve şebekeye bağlanması süreçleri büyük gecikmelere neden oluyor. Balıkçı toplulukları ve yerel kabileler, rüzgar çiftliklerinin kültürlerine ve çevreye nasıl etki edeceği konusunda endişelerini dile getirmeden projelerin ilerlemesine karşı çıkıyor.
Rüzgar enerjisi sektörünün gerçek anlamda uçuşa geçebilmesi için, endüstri ve hükümetlerin bu zorlukların üstesinden gelmesi gerekiyor. Şu anda rüzgar enerjisi, dünya genelinde elektrik üretiminin yalnızca yüzde 7’sini oluşturuyor.
İlginizi çekebilir
Türkiye’de rüzgar enerjisi kurulumu ve kullanımı ne durumda?
Türkiye’nin rüzgar enerjisi kapasitesi 2000’li yılların başından bu yana sürekli artış gösteriyor. 2021 itibarıyla Türkiye’nin toplam rüzgar enerjisi kurulu gücü 10.000 MW’ı aştı. Türkiye, Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (WindEurope) tarafından yapılan değerlendirmelere göre Avrupa’da rüzgar enerjisi kapasitesi açısından en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alıyor.
Rüzgar enerjisi projeleri, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaygınlaşıyor. Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri yüksek rüzgar potansiyeli nedeniyle önemli rüzgar enerjisi yatırımlarını çekiyor. Ayrıca Türkiye, rüzgar türbinleri üretimi ve yerel tedarik zincirinin geliştirilmesi konusunda da ilerleme kaydetti.
Türkiye’de rüzgar enerjisi sektörünün büyümesine yönelik politikalar ve teşvikler de mevcut. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ve Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) gibi düzenlemelerle, rüzgar enerjisi projelerine yönelik yatırımlar destekleniyor ve teşvik ediliyor. Özellikle YEKA projeleri kapsamında, Türkiye’nin rüzgar enerjisi hedeflerine ulaşması ve yerli türbin üretiminin geliştirilmesi amaçlanıyor.