Soru ve cevap sitesi olarak tanımlanabilecek Quora kendisini bu tanımın dışına çıkarabilecek olan yeni özelliği olan blogları tanıttı. Bundan böyle Quora kullanıcıları soru sormak ve cevaplamak dışında Quora’da kendi bloglarını da oluşturabilecekler. Quora’dan Mark Bodnick’e göre site blog yazarları için güçlü bir dağıtım sistemi olacak. Bodnick’in bu düşüncesinin nedeni ise blog yazılarının kullanıcılar bir soru için arama yaptıklarında, bir konu sayfasına baktıklarında ve kişisel akışlarını taradıklarında gösterilecek olması. The Verge sitesine konuşan Bodnick soru-cevaplardaki viral dağıtım potansiyelinin bloglar için de geçerli olduğunu belirtti. Belirli bir film hakkında yazılmış blog yazıları ”filmler” gibi daha geniş kapsamlı bir konuyla etiketlendikleri zaman bu konuyu takip eden tüm kullanıcılar o blog yazısını görebilecekler.
Quora’nın ilk etapta sosyal medya ve teknoloji dünyasının ilgisini çekmesinin iki ana nedeni var. Bunlardan birincisi sitenin arkasındaki isimler. Site aralarında eski CTO Adam D’Angelo’nun da bulunduğu bir grup eski Facebook çalışanı tarafından kuruldu. Facebook CEO’su Mark Zuckerberg’in D’Angelo için ”Dünyada makul fikirlere sahip altı insandan biri” ifadesini kullanması D’Angelo’nun potansiyeli hakkında biraz fikir oluşmasını sağlıyor. Quora’nın ilgi çekmesini sağlayan diğer bir neden ise sitenin misyonu. Yahoo Answers’ın daha kaliteli bir versiyonu olma amacıyla yola çıkan site bu amaç doğrultusunda gerçek isim kullanımını zorunlu kılarken, daha iyi cevapları yükseltmek için karmaşık bir oylama sistemi de oluşturdu. Silikon Vadisi’nin içindeki insanlar tarafından kaleme alınan incelikli yazılar da Quora’nın saygınlığını arttırdı. İlk etapta arama motorlarına kapalı olan site arama motorlarına açık hale geldikten sonra büyük bir ivme kazandı.
Bu ivmeyle beraber Quora başlangıç noktasından biraz uzaklaşmış oldu. D’Angelo kaleme aldığı bir yazıda siteyi ”İnsanların herhangi bir şeyi öğrenebilecekleri ve bildikleri her şeyi paylaşabilecekleri internet üstünde kurulmuş bir İskenderiye Kütüphanesi” olarak tanımladı. D’Angelo’nun bu sözleri Quora’nın başlık sayfalarıyla Wikipedia’yı ve konuşulan başlıklarıyla da Twitter’ı andıracağı anlamına geliyor. Twitter kurucularından Evan Williams ve Biz Stone’un projesi Medium da Quora’nın benzer bir yapıya büründüğü servislerden biri konumunda.
Quora sitenin trafiği ile ilgili rakamları açıklamasa da reklam amaçlı olarak bazı istatistikleri paylaştı. Quora’daki aktif yazarların ayda ortalama 30 bin üstü görüntüleme alacağı, bunun yıllık bazda 350 bine ulaşmasının tahmin edildiği belirtildi. En aktif yazarlar için ise bu rakamlar 90 bin üstü ve 1 milyon olarak verildi. Sitedeki muhteşem cevapların viral hale geldiği ve on binlerce kişi tarafından okunduğunun da altı çizildi. Marc Bodnick kullanıcıların cevaplara kendi bloglarına ait bağlantıları eklediklerini gördükten sonra Quora’ya blog eklemeye karar verdiklerini dile getirdi.
Bloglara Quora’nın iPhone uygulaması sayesinde erişmek de mümkün. Yüzde 25 trafiklerinin mobilden geldiğini söyleyen Bodnick, önümüzdeki haftalarda gelişmiş bir mobil metin düzenleyicisini çıkaracaklarını da belirtti. Quora’nın bloglarıyla ilgili en önemli sıkıntı ise tasarım. Blog alanındaki tasarımın göze pek hoş gelmemesi şu an için Quora’nın önündeki en önemli sorun gibi duruyor. AppData’nın rakamlarına göre Facebook bilgilerini kullanarak Quora’ya giriş yapanların sayısına bakıldığı zaman aylık 520 bin, günlük ise 60 bin aktif kullanıcı olması göze çarpıyor. Alexa verilerine göreyse Quora şu an için dünyanın en popüler 684. sitesi. Şu an için halen test aşamasında olarak nitelendirilebilecek blog özelliği ile Quora’nın mevcut başarısının üstüne çıkıp çıkamayacağı anlaşılacak. Bu esnada sitenin kimliğini ne kadar koruyabileceği de dikkatle incelenecek başka bir konu olacak.
İlgili >> Quora Blog, The Verge