ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a açtığı antitröst davası, teknoloji sektöründe yeni bir dönüm noktasını beraberinde getirebilir. Mahkemede ifade veren Perplexity yöneticisi Dmitry Shevelenko, Google’ın Chrome tarayıcısını elden çıkarması gerekirse, bu ürünü devralmaya istekli olduklarını açıkça dile getirdi. Bu beyan, yalnızca Google’ın pazardaki hakimiyetine değil, aynı zamanda yapay zekâ destekli yeni girişimlerin karşılaştığı yapısal engellere de ışık tutuyor. Shevelenko’nun açıklamaları, rekabet ortamının yeniden şekillenebileceğine dair güçlü bir sinyal veriyor.
Google’ın arama motoru ve tarayıcı pazarındaki konumunu korumak adına üretici firmalarla yaptığı özel anlaşmalar, yeni girişimlerin hareket alanını daraltıyor. Mahkemede paylaşılan ifadelere göre, Perplexity farklı üreticilerle varsayılan arama motoru ya da dijital asistan olarak cihazlara entegre edilmek için görüşmeler yürüttü. Fakat birçok üretici, Google’dan gelecek potansiyel gelir kaybı korkusuyla bu teklifleri geri çevirdi. Bu durum, sektörde Google’ın etkisini daha da görünür hâle getiriyor.
Google ile yapılan anlaşmalar yüzünden Perplexity varsayılan asistan olamıyor
Bununla birlikte, Shevelenko’nun vurguladığı gibi, teknik zorluklar da ciddi bir engel teşkil ediyor. Android işletim sistemine sahip bir cihazda Perplexity’yi varsayılan asistan olarak belirlemek için kullanıcıların karmaşık ayarlar menülerinden geçmesi gerekiyor. Üstelik bu işlem tamamlandığında bile, Perplexity hâlâ “Hey Google” gibi bir sesli komutla değil, manuel olarak başlatılıyor. Bu durum, kullanıcı deneyimini sınırlamakla kalmıyor; aynı zamanda Google’ın sistem düzeyindeki entegrasyon avantajını da gözler önüne seriyor.
Shevelenko’nun ifadesinde dikkat çeken bir diğer nokta ise Google’ın mevcut konumunun “kendiliğinden” oluşmadığı, aksine uzun süreli ve stratejik anlaşmalarla şekillendiği yönünde. Özellikle Motorola ile yürütülen görüşmelerde her iki tarafın da Perplexity’yi varsayılan yapmak istemesine rağmen Google’ın kısıtlayıcı hükümlerine takıldığı belirtildi. Bu bağlamda, mevcut sözleşmelerin rekabeti fiilen engellediği açıkça ortaya kondu. Bu gibi durumlar, pazar dinamiklerinin serbest rekabet ilkesinden uzaklaştığını gösteriyor.
Perplexity’nin Chrome tarayıcısını devralma yönündeki isteği, teknik bir hamle olmanın yanında Google’ın sektördeki yapısal etkisine karşı stratejik bir duruş olarak okunmalı. Google’ın Chromium tabanlı açık kaynak platformunun geleceği, bu tür bir devirle birlikte yeniden şekillenebilir. Şirketin yöneticisi, Chromium’un geliştirme sürecinin devam etmesi gerektiğini ve tarayıcı pazarının çeşitliliğini korumanın önemli olduğunu belirtti. Fakat bu sürecin nasıl yönetileceği, olası yeni sahibin yaklaşımıyla doğrudan bağlantılı.
Bu noktada Perplexity, tarayıcıyı devralması durumunda ürünün ücretsiz ve erişilebilir kalacağını vaat ediyor. Shevelenko, Perplexity’nin hem altyapı hem de kullanıcı deneyimi açısından bu görevi üstlenmeye hazır olduğunu söyledi. Her ne olursa olsun, bu iddianın arkasında genç bir şirketin cesur ve stratejik çıkışı bulunuyor. Ne var ki bu tür vaatlerin uzun vadede ne kadar karşılık bulacağı henüz belirsizliğini koruyor.
Bunun yanı sıra, Perplexity daha önce TikTok’un olası satışı için de istekli olduğunu kamuoyuna duyurmuştu. Bu durum, şirketin kendisini sadece yapay zekâ destekli bir arama motoru olarak konumlandırmadığını, büyük dijital platformların potansiyel alıcısı olarak da kendini konumlandırdığını gösteriyor. Dolayısıyla, Perplexity’nin sektördeki pozisyonu, klasik girişimci profillerinin ötesine geçiyor. Fakat bu tür büyük çaplı hamlelerin başarıya ulaşması için ciddi finansal ve operasyonel kaynaklara ihtiyaç duyulacağı da bir gerçek.
Shevelenko’nun ifadesinden, Perplexity’nin temel hedefinin Google’ın mevcut dağıtım anlaşmalarının etkisini azaltmak olduğu anlaşılıyor. Yani şirket, yalnızca ürün devralmakla ilgilenmiyor. Daha çok, Google’ın pazardaki dağıtım tekelini kırmayı amaçlıyor. Bu yaklaşım, daha dengeli bir rekabet ortamının tesisi açısından önemli. Fakat bu tür bir dönüşüm için yalnızca yargı kararları değil, sektörel irade de gerekiyor.
Google cephesi ise bu önerilen çözümün sektör üzerinde olumsuz etkileri olabileceği görüşünde. Şirket, Chrome’un farklı bir sahibi tarafından ücretli hâle getirilebileceğini ya da yeterince desteklenmeyebileceği fikrini savunuyor. Bu da yalnızca son kullanıcıyı değil, Chromium’u temel alan diğer tarayıcıları da etkileyebilir. Öte yandan, Google ürünlerinin kalite açısından güçlü olduğu ve ekosisteme katkı sunduğu da yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Şu an için davanın nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini korusa da, Perplexity’nin bu süreçteki aktif rolü dikkat çekici. Genç bir şirketin büyük bir teknoloji devine karşı çıkışı, pazarda daha fazla rekabet alanı oluşturulması açısından kayda değer. Dolayısıyla bu gelişmeler, sadece Perplexity ya da Google özelinde değil, genel olarak dijital platformların işleyişine dair daha geniş kapsamlı tartışmalara kapı aralıyor.