Netflix eş CEO’su Ted Sarandos, Semafor tarafından düzenlenen 2025 Dünya Ekonomisi Zirvesi’nde yaptığı açıklamayla dikkatleri yeniden şirketin büyüme planlarına çekti. Sarandos, Netflix’in uzun vadeli hedefleri arasında 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşmanın bulunduğunu net şekilde ifade etti. Bu açıklama, şirketin mevcut stratejilerle bu büyüklüğe erişmeyi mümkün gördüğünü ortaya koydu. Sarandos’un ifadeleri, yalnızca finansal hedefleri değil, operasyonel disiplini de öne çıkarıyor.
Sarandos konuşmasında son beş yıl içinde şirketin gelirini ikiye katladığını, kârını on kat artırdığını ve piyasa değerini üç katına çıkardığını belirtti. Bu performansın sürdürülmesi hâlinde trilyon dolarlık hedefe ulaşmanın hayal olmadığını söyledi. Netflix’in eş CEO’su bu büyümenin ancak şirketin tüm birimlerinin doğru şekilde işlemesiyle mümkün olabileceğini de vurguladı. Sarandos, başarıyı yalnızca rakamlarla değil, stratejide süreklilikle tanımlıyor.
Sarandos’a göre, Netflix’in bu büyük hedefe ulaşmasında yalnızca dijital yayıncılık faaliyetleri bile yeterli olabilir. Her ne kadar yeni gelir kanalları araştırılsa da, şirketin bel kemiğini hâlâ çevrim içi içerik üretimi ve dağıtımı oluşturuyor. Buna rağmen, yönetim katında geleceğe dönük çeşitlendirme planları da masada tutuluyor. Tüm bu değerlendirmeler, Netflix’in sadece yayın değil, marka değeri ve kullanıcı deneyimi açısından da gelişmeye açık bir şirket olduğunu gösteriyor.
The Wall Street Journal’ın kısa süre önce yayımladığı haberde de Netflix yönetiminin bu yönde planları olduğu belirtilmişti. Habere göre şirket, 2030 yılına kadar hem gelirlerini iki katına çıkarmayı hem de trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşmayı hedefliyor. Sarandos’un açıklamaları, bu öngörüleri dolaylı olarak doğrular nitelikteydi. Buna karşın, bu hedeflerin kısa vadeli değil, sürdürülebilir bir büyüme süreciyle mümkün olacağı unutulmamalı.
Şirketin dijital platformun ötesine geçme çabaları da son dönemde dikkat çekiyor. Örneğin mart ayında Broadway’de sahnelenmeye başlayan “Stranger Things: The First Shadow” bu girişimlerin somut örneklerinden biri oldu. Netflix bu prodüksiyonla yalnızca dijital ekranlarda değil, fiziksel sahnelerde de yer almaya başladı. Bu durum, markanın farklı alanlarda da güçlü bir şekilde konumlanmaya çalıştığını gösteriyor.
Netflix fiziksel mağazalar açacak
Bunun yanında, Philadelphia ve Dallas’ta açılması planlanan fiziksel mağazalar da şirketin yeni iş alanlarına yönelme niyetini ortaya koyuyor. Bu mağazalarda yalnızca ürün satışı değil, markaya özgü deneyim alanlarının oluşturulması da bekleniyor. Böylece Netflix, kullanıcılarla olan etkileşimini dijital alanın dışına taşımayı amaçlıyor. Bu hamle, sadakat oluşturma ve marka bilinirliğini artırma bakımından stratejik bir deneme olarak değerlendirilebilir.
Yine de, şirketin temel büyüme kaynağı olarak hâlâ yayıncılığı görmesi dikkat çekici. Netflix’in içerik üretimi konusundaki istikrarı ve küresel ölçekli yapımlar üretme kapasitesi, bu yaklaşımın temel dayanakları arasında yer alıyor. Dahası, reklam destekli abonelik modelleriyle birlikte gelir çeşitlendirmesi de giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu modeller, platformun farklı gelir gruplarına ulaşmasında işlevsel bir araç hâline geldi.
Tüm bunların yanında, küresel pazarda rekabetin hızla arttığı da göz ardı edilmemeli. Amazon Prime Video, Disney+ ve Apple TV+ gibi rakiplerin agresif büyüme stratejileri, Netflix’i daha yenilikçi adımlar atmaya zorluyor. Bu durum, şirketin sadece içerik kalitesine değil, kullanıcı deneyimi ve fiyat politikalarına da yatırım yapmasını gerekli kılıyor. Dolayısıyla trilyon dolarlık hedef, yalnızca finansal değil, yapısal bir dönüşüm süreci gerektiriyor.