EğlenceManşetler

Mickey 17 İncelemesi: Bong Joon Ho’nun bilimkurgu dünyasında yeni bir adım

mickey 17

Bong Joon Ho’nun Parasite ile Oscar tarihine geçtiği 2019’dan sonraki ilk büyük projesi olan Mickey 17, 7 Mart 2025’te vizyona girdi ve sinema dünyasında hem merakla beklenen hem de tartışma yaratan bir yapım oldu. Edward Ashton’ın 2022’de yayımlanan Mickey7 romanından uyarlanan bu bilimkurgu filmi, Robert Pattinson’ın başrolünde yer aldığı, kara mizah ve toplumsal eleştiriyle bezeli bir distopya sunuyor. Film, bir yandan Bong’un önceki işlerinden tanıdık temaları işlerken, diğer yandan yeni bir ton ve tarz denemesiyle izleyicileri şaşırtıyor. Peki, Mickey 17 gerçekten beklentileri karşılıyor mu, yoksa Parasite’ın gölgesinde kalan bir hayal kırıklığı mı? Bu inceleme, web’deki eleştiriler ve X platformundaki kullanıcı yorumları ışığında filmi detaylı bir şekilde ele alıyor.

Hikaye ve temalar

Mickey 17, Mickey Barnes (Robert Pattinson) adlı bir “harcanabilir” (expendable) karakterin hikayesini anlatıyor. Dünya’da gangsterlerden kaçarken yanlışlıkla bir kolonileştirme görevine katılan Mickey, Niflheim adlı buzla kaplı bir gezegende tehlikeli işler için sürekli ölüp yeniden basılan bir işçi haline gelir. Film, Mickey’nin 17. versiyonuyla açılıyor ve bir kaza sonucu Mickey 18’in basılmasıyla iki Mickey’nin aynı anda var olmasıyla gelişen kaosu işliyor. Bu durum, hem hukuki hem de varoluşsal bir kriz yaratıyor; çünkü “çoklu” (multiples) varlıkların varlığı yasalarca yasaklanmış durumda. Hikayeye, koloniyi yöneten otoriter lider Kenneth Marshall (Mark Ruffalo) ve eşi Ylfa (Toni Collette) ile gezegenin yerli yaratıkları “creeper”lar da dahil oluyor.

Bong Joon Ho’nun alametifarikası olan sınıf farkı, kapitalizm eleştirisi ve çevresel temalar burada da mevcut. Film, Mickey’nin “harcanabilir” statüsünü bir metafor olarak kullanarak, bireyin sistem içindeki değersizliğini ve sömürülmesini sorguluyor. Kenneth Marshall’ın Trumpvari liderliği ve kırmızı şapkalı takipçileri ise güncel politik göndermelerle dolu bir hiciv sunuyor. Web’deki eleştirilere bakıldığında, The New York Times filmde Bong’un “tonal genişliğini” ve Pattinson’ın “sessiz palyaço fizikselliğini” övüyor, ancak hikayenin kaotik ilerleyişinden yakınıyor. X’te ise @natuckbaitan gibi kullanıcılar, bu politik parodinin “SNL skeci tadında” kaldığını ve filmi aşağı çektiğini düşünüyor.

Görsellik ve yönetmenlik

Bong’un görsel anlatım gücü, Mickey 17’de de kendini hissettiriyor. Darius Khondji’nin distopik sinematografisi ve Fiona Crombie’nin endüstriyel üretim tasarımı, Niflheim’ın soğuk, steril atmosferini çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. Empire dergisi, gezegenin “ürkütücü güzellikteki manzaralarını” ve creeper’ların “organik ama tuhaf” tasarımını övüyor. Film, Bong’un önceki işleri gibi, görsel olarak zengin ve detaylarla dolu bir dünya sunuyor. Özellikle Mickey’nin ölüm ve yeniden basım sahneleri, hem kara mizah hem de rahatsız edici bir gerçekçilikle işlenmiş. Ars Technica, bu sahneleri “filmin tatlı noktası” olarak nitelendiriyor ve Bong’un mizah ile gerilimi harmanlama yeteneğini vurguluyor.

Ancak, filmin üçüncü perdesinde bu görsel tutarlılık yerini bir karmaşaya bırakıyor. Web’deki eleştiriler, özellikle Hollywood Reporter ve Screen Rant, Bong’un finali aceleye getirdiğini ve creeper’larla ilgili alt hikayenin yeterince geliştirilmediğini belirtiyor. X’te @celolara da benzer bir görüşü paylaşıyor: “Yönetmenlik harika, ama son üçte bir diğer kısımlarla aynı seviyede değil.” Bu, Bong’un kaotik hikaye anlatım tarzının hem bir avantajı hem de dezavantajı olduğunu gösteriyor.

Oyunculuk ve karakterler

Robert Pattinson, Mickey 17 ve Mickey 18 olarak iki farklı karakteri canlandırarak filmin en büyük kozlarından biri oluyor. Mickey 17’nin iyi huylu, boyun eğen tavrına karşılık, Mickey 18’in asi ve öfkeli doğası, Pattinson’ın oyunculuk yelpazesini sergiliyor. IndieWire, Pattinson’ın “hayatının en iyi performanslarından ikisini” sunduğunu iddia ederken, Rotten Tomatoes eleştirmenleri onun “kazananı” olduğunu söylüyor. X’te de @RottenTomatoes’un “Certified Fresh” notu (yüzde 85) ve kullanıcı yorumları, Pattinson’ın performansına duyulan hayranlığı yansıtıyor.

Naomi Ackie’nin canlandırdığı Nasha, Mickey’nin sevgilisi ve güvenlik görevlisi olarak hikayeye duygusal bir çapa sağlıyor. Loud and Clear Reviews, Ackie’nin “ham duygularla dolu” performansını öne çıkarırken, onun sahnelerinin filmin en etkileyici anlarından biri olduğunu belirtiyor. Mark Ruffalo’nun Kenneth Marshall’ı ise karikatürize bir politikacı olarak hem eğlenceli hem de tek boyutlu bulunuyor. Web’de Deadline, Ruffalo’nun “Trump’tan esinlenen parodisini” överken, X’te @natuckbaitan bu parodiyi “gereksiz bir çaba” olarak eleştiriyor.

Eleştiriler ve tartışmalar

Mickey 17, eleştirmenler ve izleyiciler arasında kutuplaşmış bir tepki aldı. Rotten Tomatoes’ta yüzde 85’lik “Certified Fresh” derecesi, filmin genel olarak beğenildiğini gösterse de, Metacritic ve IMDb gibi platformlarda daha karışık yorumlar var. BBC, filmi “ciddi bir hayal kırıklığı” olarak nitelendirirken, Total Film Bong’un “21. yüzyılın en büyük yönetmenlerinden biri” olduğunu savunuyor. X’te @dmrhnouz, filmin tonunun herkese hitap etmediğini, ama yine de eğlenceli bulduğunu söylüyor. @DemirSuzannnn ise “görsel açıdan iyi, ama wooow değil” diyerek orta bir çizgi çekiyor.

Filmin en büyük eleştirisi, tematik dağınıklığı ve aşırı açıklayıcı yapısı. Bong, her şeyi izleyiciye anlatma ihtiyacı hissediyor; bu da Roger Ebert’ın eleştirmeni gibi bazılarının, filmin “ince ayar eksikliği”nden yakındığı bir nokta. Öte yandan, Variety ve The Wrap gibi kaynaklar, filmin çılgın enerjisini ve cesur hamlelerini övüyor. T24 yazarı Atilla Dorsay ise filmi “tam bir düş kırıklığı” olarak nitelendirerek, Bong’un ukala çabasına sert bir eleştiri getiriyor.

Sonuç: Başyapıt mı, ortalama mı?

Mickey 17, Bong Joon Ho’nun filmografisinde garip bir yerde duruyor. Parasite’ın kusursuzluğuna ulaşamasa da, Snowpiercer ve Okja’nın kaotik enerjisini taşıyor ve İngilizce dilindeki en iyi filmi olarak öne çıkıyor. Film, kapitalizm, kolonizasyon ve kimlik üzerine düşündürüyor, ama bu temaları derinlemesine işlemek yerine yüzeysel bir hicivle yetiniyor. Pattinson ve Ackie’nin performansları, görsel şölen ve Bong’un eşsiz tarzı, filmi izlemeye değer kılıyor. Ancak, dağınık finali ve ton tutarsızlığı, onu bir başyapıt olmaktan alıkoyuyor.

Web ve X’teki yorumlar, Mickey 17’nin ne tamamen başarısız ne de olağanüstü olduğunu gösteriyor. Bong hayranları için tanıdık bir lezzet sunarken, yeni izleyiciler için tuhaf ama eğlenceli bir deneyim vaat ediyor. Sonuç olarak, Mickey 17, Bong’un büyük bir stüdyo bütçesiyle ne kadar ileri gidebileceğinin bir kanıtı, ama aynı zamanda onun en keskin anlatımlarının daha küçük ölçekli projelerde parladığını hatırlatıyor. Eğer kara mizah, bilimkurgu ve politik alegorilerle dolu bir yolculuğa hazırsanız, Mickey 17 sizi bekliyor—ama Parasite’ın mucizesini beklemeyin.