Çin merkezli siber saldırı korkusu nedeniyle Çinli bilgisayar üreticisi Lenovo’ya ait ürünlerin istihbarat kurumları tarafından yıllardır kara listede tutulduğu söyleniyor. The Australian Financial Review’de yer alan habere göre; Avusturalya, Birleşik Krallık, Yeni Zelanda, ABD ve Kanada’nın istihbarat kurumları Lenovo bilgisayarları çok gizli ağlarında kullanmayı 2000’li yılların ortalarından bu yana reddediyor. Hassas bilgi barındırmayan düşük güvenlikli görevlerdeyse Lenovo bilgisayarların kullanılmasında bir sakınca görülmediği söyleniyor.
Kaynaklara göre, Lenovo ürünlerini inceleyen Birleşik Krallık istihbarat kurumları Lenovo ürünlerinde ”arka kapı donanımı” ve ”zararlı yazılım” izine rastladı. Bu bulgular ve Lenovo’nun Çin hükümetiyle olan yakın ilişkisi bir arada değerlendirilince istihbarat kurumlarının böyle bir yolu seçtiği düşünülüyor. 2005 yılında IBM’in PC birimini satın alan Lenovo ise bu vetodan habersiz görünüyor. Şirkettten Birleşik Krallık merkezli The Independent gazetesine yapılan açıklamada bu tarz bir satış kısıtlamasına ilişkin olarak şirkete bir bilgi ulaşmadığı ve bu tarz konuların yakından incelendiği belirtildi.
Avusturalya Savunma Bakanlığı’nın The Australian Financial Review’e gönderdiği açıklamadaysa Lenovo bilgisayarlarının gizli ve çok gizli ağlarda kullanımına izin verilmediği ifade edilirken, Birleşik Krallık Devlet İletişim Merkezi (GCHQ) ise konuya ilişkin yorumda bulunmayı reddetti. Lenovo 2006 yılında da ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından inceleme altına alınmış ve bakanlığa ait 16 bin Lenovo bilgisayarların gizli sistemlerde kullanılmaması gerektiği ifade edilmişti. Gelen son haberlere göre, 2000’li yılların ortalarından bu yana uygulanan bu gizli vetonun kapsamı biraz daha genişemiş ve CIA, MI5 ve MI6 gibi kurumları da içine almış durumda.
Uluslararası arenada bu tarz suçlamalara maruz kalan tek Çinli şirket ise Lenovo değil. Çin’in önemli teknoloji şirketlerinden Huawei ve ZTE de ABD Kongresi tarafından yayınlanan bir raporda, Çin hükümetiyle olan ilişkileri nedeniyle, ”ulusal güvenliğe tehdit” olarak nitelendirilmişti.
İlgili >> The Australian Financial Review, The Independent
