Teknoloji

James Webb Uzay Teleskobu Samanyolu’nun genç versiyonu tanımayı sağlıyor

james webb uzay teleskobu

James Webb Uzay Teleskobu tarafından ulaşılan veriler, Güneş Sistemi’ne ve dolayısıyla Dünya’yı da barındıran Samanyolu galaksisinin ilk zamanlarında nasıl görünüyor olabileceği konusunda fikir edinmeyi sağlıyor. Sparkler olarak adlandırılan galaksi, Samanyolu’nun daha küçük kütleli ve daha az küresel kümeli bir versiyonu olarak tanımlanıyor.

13.8 milyar yaşında olduğu hesaplanan Samanyolu galaksisi, evrendeki en yaşlı galaksilerden biri. Yaşamı boyunca büyüyen ve daha fazla yıldız üreten galaksinin mevcut kütlesinin Güneş’in 1.5 trilyon katı olduğu belirtiliyor. Buna ek olarak, Samanyolu’nda hâlihazırda yaklaşık 200 küresel küme bulunuyor. Bu kümeler, yoğun yıldız kümeleri olarak da tanımlanabilir.

Buna karşılık, Sparkler galaksisinin kütlesi Samanyolu’nun sadece yüzde 3’ü kadar ve bu galakside sadece 24 küresel küme mevcut. Ancak bu küçük galaksi yakınındaki uydu galaksileri ve küresel kümeleri de içine alarak genişliyor. Söz konusu büyümeye paralel olarak bu galaksinin ileride Samanyolu’nun kütlesine ulaşması bekleniyor.

Avustralya’nın Swinburne Üniversitesi’nde görev yapan gökbilimci Duncan Forbes şu ifadeleri kullandı: “Bir galaksinin kendi kütlesini cüce galaksileri ve küresel kümeleri içine katarak büyütmesine tanıklık ediyoruz. Samanyolu’nun sadece üçte biri yaşındaki bir galaksinin büyümesine ve daha büyük küresel kümelerin oluşmasına tanıklık etme fırsatını yakaladığımız için heyecanlıyız.”

James Webb Uzay Teleskobu uzak galaksileri görmeyi mümkün kılıyor

Çok uzaklarda bir galaksi olan Sparkler’ın ışığının Dünya’ya ulaşması milyarlarca yıl alıyor. Araştırmacılar “yerçekimsel mercekleme” olarak adlandırılan bir teknoloji sayesinde bu galaksiye daha kapsamlı şekilde bakabiliyor. Araştırmacıların gördüklerinin 9 milyar yıl öncesine ait olduğu tahmin ediliyor.

Duncan Forbes ile birlikte çalışan Aaron Romanowsky ise konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Küresel kümelerin oluşumu uzun süredir merak edilen bir gizemdi. James Webb Uzay Teleskobu sayesinde bunları gençliğinde görme fırsatını yakaladığımız için mutluyuz.”