Teknoloji

İTÜ’den 26 Eylül 2019 İstanbul Depremi ile ilgili açıklama

İstanbul’da 26 Eylül 2019 Perşembe günü saat 13.59’da meydana gelen 5,7 büyüklüğündeki deprem ile ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nden akşam saatlerinde resmi bir açıklama yapıldı.

İTÜ’nün açıklamasında Marmara Fayı üzerine Üniversitemizde uzun yıllardır uluslararası araştırmalar yürüten Prof. Dr. A.M. Celal Şengör, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, Prof. Dr. M. Sinan Özeren ve Dr. Öğr. Üyesi Gülsen Uçarkuş’un değerlendirmelerine yer verildi.

Açıklamada Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi’nin içine giren kısmı (ve buna bağlı ikincil faylara) yer bilimcilerce genel olarak “Marmara Fayı” diye adlandırıldığı kaydedildi. Bu fayın, davranışının her yerinde aynı olan bir fay olmadığı dile getirildi.

marmara denizi deprem haritası

İTÜ’nün açıklamasına göre, bazı yerlerinde fay üzerinde İngilizce’de “creep” denen kaymaya benzer bir hareket ve bununla ilişkili küçük depremler olur. Bazı yerlerinde ise deprem neredeyse hiç olmaz. Marmara Fayı’nda gerçekleşen son büyük deprem 7.4 büyüklüğündeki 1999 İzmit depremidir ve bu depreme neden olan kırık İzmit Körfezi’nin içine doğru ilerlemiştir. Marmara Fayı üzerinde depremsellik yönünden suskun olan (dolayısıyla kırılması beklenen ve ekteki Marmara denizi fay haritasında sismik boşluk olarak adlandırılan) bir ucu Silivri açıklarında ve diğer ucu da Avcılar’ın güneyi olan Kumburgaz fay segmentidir. Deniz tabanında yapılan jeoloji, jeodezi ve sismoloji çalışmaları Kumburgaz fayının çok uzun bir süredir kırılmadığı, kilitli olduğu ve Marmara Denizi’nde olması beklenen depremin üzerinde olacağı düşünülen fay segmentidir.

İTÜ, son iki günde meydana gelen 4.6 ve 5.7 büyüklüğündeki iki depremin tam kilitli Kumburgaz fay segmentinin uç noktasında olmasının durumun kritikliğine işaret ettiğine dikkat çekti. “Sismoloji verilerine dayanarak, söz konusu iki deprem ve bunların arasında gerçekleşen artçıların tamamının, aynı mekanik kırılma süreci kapsamında gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Bilimsel göstergelere dayanarak, mevcut sismik aktivitenin dikkatle takip edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması yönünde hareket edilmelidir.”

Üniversite, süreç boyunca bilgi kirliliğini önlemek adına konunun uzmanı akademisyenlerin görüşlerini paylaşmaya devam edeceğini de kaydetti.