İsrail, geçtiğimiz ayın ortasında koronavirüs ile mücadele önlemleri kapsamında COVID-19 hastalarının hareketlerini akıllı telefonlarıyla izleme planını açıklamıştı. Bu plan, kısa süre içinde gizlilik konusunda hassas çevrelerin tepkisini çekmişti. Konuyla ilgili olarak yapılan resmi bir başvuruyu değerlendiren İsrail Yüksek Mahkemesi, söz konusu yöntemin uygulanabilmesi için yasal düzenleme yapılması gerektiğine hükmetti.
Yasal düzenlemeyle ilgili çalışmaların en geç 30 Nisan’da başlaması ve birkaç hafta içinde tamamlanması gerekiyor. Mahkemenin kararında, yetkililerin sıradan vatandaşları önleyici bir güvenlik hizmetiyle takip ederek bu kişilerin yaşamında büyük zorluklara yol açabileceği belirtildi. Kararda, gazetecilerin de kaynaklarını korumak için ihtiyati tedbir başvurusunda bulunabileceği ifade edildi.
Mahkeme, devletin telefon takibi gibi güçlü araçları herhangi bir yasal ve meşru zemin olmadan kullanmasının son derece kötü sonuçlara yol açabileceği uyarısında da bulundu.
İsrail’in telefon takibiyle neyi kastettiği tam olarak bilinmiyor. Ancak bu takipte yerel güvenlik ajansı Shin Bet tarafından hazırlanan terörle mücadele teknolojisinin kullanılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Karantina önlemlerinin sorunsuz biçimde uygulanması için yapılacak takip işleminde evde kalması gereken enfekte olmuş kişiler de işaretlenecekti.
İsrail hükümeti yüksek mahkemenin kararını, tahmin edilebileceği üzere, tepkiyle karşıladı. Enerji Bakanı Yuval Steinitz, teknolojinin salgını sınırlama ve iş yerlerinin yeniden açılabilmesi konusunda önemli bir katkı sağladığını belirtti. İsrail’de karantina önlemleri 26 Nisan itibarıyla kısmen kaldırılmış durumda.
İsrail hükümeti koronavirüs ile mücadele konusunda daha agresif ve istilacı bir tavır sergilemişti. Pek çok ülke COVID-19 takibi için teknolojiden yararlansa da, bu takip işlemini onay gerektiren temas takip uygulamaları üzerinden gerçekleştirmişti. İsrail’in yaklaşımında ise enfekte olmuş kişilerin çevreleri de izinsiz ve yasal bir çerçeve olmadan takip edilebiliyordu. İsrail Yüksek Mahkemesi’nin kararı, yeni tip koronavirüsün yayılması konusunda benzer agresif politikaları uygulamayı planlayan devletler için bir tür uyarı olabilir.