Güney İran’da, taşrada görev yapan bir güvenlik memuru ülkenin en büyük enerji santrallerinden bir tanesinin ve diğer çeşitli endüstriyle kuruluşların kötü bir üne sahip olan ve İsrail ile Amerikan devletlerinin yapımı olduğuna inanılan Stuxnet’in tehdidi altında olduğunu iddia etti. Tahran yönetimi 2010 yılında İsrail ve ABD’yi siber saldırılarla nükleer tesislerini hedef almakla suçlamıştı.
İranlı sivil güvenlik şefi Ali Akbar Akhavan’ın belirttiğine göre bu son Stuxnet saldırısı başarıyla savuşturuldu. Akhavan zamanında müdahale ve marifetli korsanları sayesinde bu saldırının yayılmasını önlediklerini kaydetti. İran’ın sürekli yurt dışından gelen siber saldırıların kurbanı olduğu ve bunlara defalarca başarıyla karşı koyduğu uzun zamandır dile getiren iddialar arasında yer alıyor.
Güçlü bir bilgisayar solucanı olan Stuxnet Siemens gibi bir küresel marka tarafından üretilmiş endüstriyel sistemleri hedef alacak şekilde programlandı. Enfeksiyon kapmış bir USB sürücüsü üzerinden gelen virüs daha sonra uzak bir sunucuyla bağlantı kurmayı başarıyor. Daha sonra saldırganlar veri kopyalama veya hedef alınan tesisin izleme sisteminin kontrolünü alma gibi işleri gerçekleştirebiliyor. Stuxnet kodunun normal bir virüse göre 50 kat daha büyük olduğu da bu yılın başlarında konuşan Symantec başkan yardımcısı tarafından dile getirilmişti.
Stuxnet virüsünün ABD dışında bir ülkeye düzenlenmiş yüksek seviyeli ve koordineli siber saldırıların ilk örneği olduğuna inanılıyor. Bu son saldırı, tabii gerçekten gerçekleşmişse, herhangi biri tarafından yönetilmiş olabilir. Ne de olsa Stuxnet’in kaynak kodu internette bulunabiliyor; bir hatanın bu solucana başlangıçtaki hedefinden farklı noktalara bulaşmasına izin vermesinin ardından Endonezya, Hindistan, ABD veya başka ülkelerde virüsün bulaştığı bilgisayarları bulmak mümkün.
