Tam 10 yıl önce hayatımıza giren iPhone, gerçekten bir çığır açtı ve kullanıcıların telefon kullanım alışkanlıklarını değiştirdi, yeni deneyimlerin kapısını açtı, öncülüğünü yaptı. Apple, popüler akıllı telefonunun onuncu yılı şerefine, iPhone X adını verdiği yepyeni bir model çıkardı. Her ne kadar bir dönüm noktasının şerefine çıkmış özel bir ürün gibi görünse de, Apple’ın da nitelendirdiği gibi, iPhone X “geleceğin telefonu” niteliğini taşıyor ve gelecekte kullanıcıları nasıl bir iPhone deneyiminin beklediğinin ipuçlarını veriyor. 12 Eylül’de birlikte tanıtıldığı iPhone 8 ve iPhone 8 Plus modellerini gölgede bırakan, birçok kişinin “10” yerine “X” harfiyle zikretmeyi tercih ettiği iPhone X’u bir süredir deneyimliyoruz. Yepyeni ve telefonun sınırlarına kadar ulaşan ekranı, Face ID adını taşıyan kimlik doğrulama teknolojisi, Animoji adı verilen eğlenceli sohbet aracı ve bunun gibi yenilikleri yorumlayacak, hakkında fikir belirtecek kadar deneyime ulaştık. iPhone X inceleme yazısında ve videosunda, Apple’ın en popüler iPhone’uyla ilgili merak ettiklerinizi ve ilgi çekici noktaları bulabilirsiniz.
iPhone X video inceleme
iPhone X inceleme: Tasarım
“iPhone” denilince akla gelen bazı tasarım unsurları vardır. Ana ekran düğmesi, epey geniş tutulan ekran çerçevesi, yuvarlatılmış köşeler, kavisli kenarlar bunlar arasında en başta gelenler. Son birkaç yıl boyunca çıkan iPhone’lara baktığımızda, tasarım anlamında Apple’ın çok az unsuru değiştirdiğini görüyoruz. Hatta bu yılın modelleri arasında yer alan iPhone 8 ve 8 Plus’ın bile 2014’te çıkan iPhone 6 ve 6 Plus modellerinin izinden gittiğini görüyoruz. iPhone X’da ise durum biraz daha farklı. Her ne kadar kavisli kenarlar ve yuvarlatılmış köşeler başlıca tasarım unsurları arasında yer alsa da, iPhone X hem tasarım hem de kullanılan malzemeler bakımından diğer iPhone’lardan ayrılıyor.
2017’nin üst sınıf akıllı telefonlarına baktığımızda, telefon kenarlarına doğru yayılan ve neredeyse ön yüzün tamamını kaplayan ekranların epey popüler olduğunu görüyoruz. Samsung’un Galaxy Note 8’i, LG’nin V30’u, Google’ın Pixel 2 XL’i, Xiaomi’nin Mi Mix ve Mi Mix 2 modelleri bu akımın akla gelen ilk üyeleri arasında yer alıyor. Apple da, iPhone X ile bu akıma dahil olmuş durumda.
iPhone X’un ekranı ön yüzün neredeyse tamamını kaplıyor. Sadece üst kısımda, kamera ve sensörlerin yer aldığı ve “çentik” olarak nitelendirilen bir bölüm var. Bu bölüme sensörler, FaceTime kamera ve ahize hoparlörü yerleştirilmiş. Diğer kenarlarda ise ekran telefonun sınırlarına kadar uzanıyor. Halbuki diğer iPhone’larda ekranın dört bir yanında yeteri kadar alan bulunuyor. Ekranın sınırlara kadar genişlemesi nedeniyle, iPhone’ların simgelerinden bir tanesi olan Ana ekran tuşu da iPhone X’da bulunmuyor. Apple, parmak izi okuyucusunu ekranın altına henüz yerleştirmediği için, bu tuşun kalkmasıyla birlikte, diğer iPhone ve iPad’lerde ona entegre edilmiş şekilde gelen Touch ID parmak izi okuyucusunu da görmüyoruz. Bu konuya daha sonra değineceğiz.
5.8 inçlik köşeden köşeye uzunluğa rağmen iPhone X’un yüzey alanı, 5.5 inç ekranlı iPhone 8 Plus’ınkinden hatırı sayılır seviyede daha düşük. 4.7 inç ekranlı iPhone 8’den ise biraz daha büyük. Sonuç olarak iPhone X, iPhone 8’in kasasının büyüklüğünü sevenlere, ancak ekranını küçük bulanlara; her iki tadı da bir arada yaşayabilecekleri bir deneyim sunuyor. Bu arada Apple, iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’taki 16:9 ekranın aksine, iPhone X’da 19.5:9 gibi bir görüntü oranını tercih ediyor. Yani, normale göre ince ve uzun bir ekran mevcut. Bu durum telefonun genişliğini biraz daha düşürüyor ve sonuç olarak tek elle daha rahat kavranıp kullanılmasını sağlıyor.
iPhone X’un da önü ve arkası, iPhone 8 ve 8 Plus gibi camla kaplı. Apple, hem önde hem de arkada özelleştirilmiş bir cam materyalin kullanıldığını söylüyor, sağlamlığına vurgu yapıyor. YouTube’da rastladığımız çeşitli sağlamlık ve düşme testlerinde farklı sonuçlar görüyoruz, ancak size tavsiyemiz iPhone X’u daha en baştan kılıfla kullanmanız. Bu şekilde 6 bin TL’nin üstünde ödediğiniz telefonunuzun başınıza bir şey gelmesinin önüne büyük oranda geçmiş olacaksınız. Öte yandan Apple, iPhone X’un kenarlarında da alüminyum yerine paslanmaz çelik kullanıyor. Bu parlak görünümlü malzeme biraz daha sağlam olsa ve telefonu daha çekici gösterse de, parlak yüzeyi çiziklere karşı biraz daha hassas. Bunu daha önce kullandığımız paslanmaz çelik kasalı Apple Watch’tan biliyoruz. Eğer kılıf kullanırsanız, kenarları saran metal çerçeve üstünde oluşabilecek ufak tefek çiziklerin de önüne geçeceksiniz.
iPhone X’un uzay grisi ve gümüş olmak üzere iki renk seçeneği bulunuyor. Ekran ön yüzün neredeyse tamamını kapladığı ve arta kalan sensör alanı da siyah renkte olduğu için, önden bakıldığında iki çeşit arasındaki farkı anlamak mümkün değil. Uzay grisi modelde arka yüzey siyaha çok yakın bir tonda gelirken, gümüş renkli modelde ise arka taraf beyaz camla kaplı. Ayrıca her iki modelin kenarların, sırasıyla yine siyaha yakın tonda veya krom görünümlü bir çerçeve sarıyor. Hem uzay grisi hem de gümüş model çekici görünüyor, arasında seçim yapmak epey zor olacaktır. Biz iPhone X’u en başından beri kılıfla kullandığımızdan, gümüş renkli bir telefona sahip olmanın farkını fazla hissetmedik.
Kenarlardaki yerleşim iPhone 8 ve 8 Plus’takiyle aynı. Alt kenarda Lightning portu, hoparlör ve mikrofon bulunuyor. Üstte herhangi bir giriş veya çıkış yok. Sol kenarda ses tuşları ve ses kapatma düğmesi bulunuyor. Sağ kenarda yan tuş olarak adlandırılan ve uzunca basıldığında Siri’yi etkinleştirmeye yarayan bir tuş var. Bu tuş, iPhone 8 veya 8 Plus’takine göre daha uzun biçimde tasarlanmış. Böylelikle daha rahat şekilde kullanılıyor. Daha alta doğru ilerlediğimizde de nanoSIM kart tepsisini görüyoruz.
iPhone 8 ve 8 Plus gibi, iPhone X’un da arka yüzeyi camla kaplı ve bu sayede kablosuz şarj özelliği sunuluyor. Arka yüzeydeki en büyük farklılık çift lensli ana kamera sisteminin yerleşimi. iPhone 8 Plus’ta iki kamera yatay eksende yerleştirilmiş. iPhone X’da ise yerleşimin düşey eksende yapıldığını görüyoruz. İki lensin ortasında dört renkli LED flaş ve ikinci mikrofon bulunuyor. Bu kamera sistemi gövdenin dışına doğru hafif bir çıkıntı yapıyor. Kamera sisteminin dışında Apple logosu ve iPhone yazısı ile gayet sadece bir görünüm kullanıcıları bekliyor.
iPhone X da iPhone 8 ve iPhone 8 Plus gibi suya ve toza dayanıklı bir gövdeye sahip. IP67 sertifikasına sahip olan telefonun gövdesi 1 metre derinlikte suda, yarım saat boyunca herhangi bir zarar görmeden kalabiliyor. iPhone X’u havuzda veya denizde su altı çekimlerinde kullanmak için önermeyiz, ancak bir su birikintisine düşürdüğünüzde veya sağanak yağış altında kullandığınızda telefona herhangi bir zarar gelmeyeceğini bilmek güzel olacaktır.
iPhone X inceleme: Ekran
iPhone X’un ekranı köşeden köşeye 5.8 inç uzunluğa sahip. Buna karşın 5.5 inçlik köşeden köşeye uzunluğa sahip olan iPhone 8 Plus’ın ekranından yaklaşık 1 santimetrekare kadar daha büyük bir alana sahip. iPhone 8 Plus’ın ekranı 16:9’luk standart görüntü oranıyla gelirken, iPhone X’un ekranı 19.5:9’luk görüntü oranıyla karşımıza çıkıyor. Yani, iPhone X’un ekranı iPhone 8 Plus’ınkinden daha dar ve uzun bir forma sahip. Tek elle tutuşta baş parmağınızla ekranın büyük bir kısmına ulaşabilirsiniz. Bunun dışında yine tek elle klavye kullanımı da daha küçük ekranlı iPhone 8’deki kadar kolay oluyor.
19.5:9’luk farklı görüntü oranı nedeniyle uygulamalar, oyunlar ve videoların iPhone X’un ekranında, sunulan alandan en iyi şekilde yararlanacak biçimde görüntülenmesi için uyumluluk şartının karşılanması gerekiyor. Yani, iPhone X için optimize edilmemiş olan uygulamalar ve oyunlar açıldığında, kenarlarda siyah renkli alanlar görünüyor. Bu açıdan iPhone 5’in çıktığı zamanlardaki durumun benzerini yaşıyoruz. Neyse ki, iPhone X’da OLED ekran bulunduğu için bu siyah renkli alanlar, sanki ekran yokmuş gibi bir görüntü oluşturuyor. Ancak deneyim iPhone 8 gibi, daha küçük ekranlı bir iPhone’un seviyesine iniyor. Neyse ki, iPhone X piyasaya çıkmaya başladıktan sonra bu telefonun ekranını destekleyen, çentiğin her iki kenarında kalan alanları da kucaklayan uygulamaların ve oyunların sayısı artmaya başladı.
Video tarafında uyumluluk konusunda bazı hususların varlığı söz konusu. Videolar genellikle 16:9 formatında üretiliyor ve yayınlanıyor. Bu nedenle iPhone X’un ekranında video izlediğinizde, her iki kenarda da siyah renkli alanlar göreceksiniz. YouTube uygulamasında 16:9 videoları yakınlaştırarak ekrana tam olarak oturtmak mümkün, ancak bu durumda içerikten kayıp oluyor. Netflix ise biraz daha iyi bir çözüm bulmuş, çentiğin başladığı çizgiyi sınır kabul ederek videoyu buna göre ölçeklemiş. Sonuç olarak hem iPhone X’un daha büyük boyutlu ekranından yararlanan hem de çentikten etkilenmeyen bir görsel deneyim elde ediliyor. iTunes’dan satın alınan veya kiralanan filmlerde yakınlaştırma yapılarak video ekrana tamamen oturtulabiliyor. Filmler genellikle 21:9 formatında çekildiği için, iPhone X’un ekranına oturması daha rahat oluyor, kayıp alan miktarı nispeten düşüyor.
Üst kısımda bulunan çentiğin iPhone X’u dik şekilde tutup kullanırken herhangi bir rahatsız edici etkisi yok. Zaten uygulamalar ve oyunlar da bu alan dikkate alınarak tasarlanıyor. En büyük rahatsızlığı video izlerken çekebilirsiniz; videoları yatay biçimde izlerken, tutuşunuza göre, ekranın sol veya sağ kenarında görüntüyü kapatan bir bölüm olacaktır. Başta rahatsızlık yaşayabilirsiniz, ancak zamanla bu görünüme alışacaksınız. Zaten video izlerken dikkatler genel olarak merkeze yoğunlaşıyor, kenarlar çok fazla dikkat çekmiyor. Çentik, içeriğin çok küçük bir kısmını kapattığı için genel görüntüleme deneyimine olumsuz bir etkisi de olmayacaktır.
Biçimde çoğunlukla çentik bölgesine odaklanılıyor, ancak iPhone X’un kenarlara yayılan ekranı, köşelerde kavis yaparak telefonun genel biçimine uyum gösteriyor. Bu da iPhone X’un şıklığını artırıyor. Üstelik Apple, ekranın kenarlarda ve köşelerde kavis yaparak en uç noktalara kadar ulaşabildiğini söylüyor. Burada kullanılan özel bir teknik sayesinde görüntüde oluşabilecek bozulmalar engelleniyor, böylelikle kenarlarda da ortadakiyle aynı seviyede görsellik yakalanıyor.
Yukarıda iPhone X’un ekranının OLED teknolojisine sahip olduğunu bir yerde söylemiştik. İlk kez bir iPhone’da OLED teknolojisinin kullanıldığını görüyoruz. Samsung’un ürettiği bu paneller Apple tarafından optimize ediliyor. 1000000:1 kontrast oranlı bu ekran yüksek çözünürlük, parlaklık ve çok geniş renk desteği sunuyor. Apple’ın diğer telefonlarında yer verdiği IPS LCD teknolojili ekranlar zaten sektörün en iyileri arasında gösteriliyordu. iPhone X ile birlikte çıta biraz daha ileri taşınmış oluyor.
Aslına bakarsanız, iPhone 8 Plus’ın ekranıyla karşılaştırdığımızda keskinlik ve netlik açısından çok fazla bir fark görmüyoruz. iPhone X’un 5.8 inç ekranı, 1125 x 2436 piksel çözünürlükle 458 ppi piksel yoğunluğu değeri sunuyor. iPhone 8 Plus’ın 5.5 inç, 1080 x 1920 piksel ekranında ise bu değer 401 ppi; yani piksel yoğunluğu değerleri birbirine çok yakın. Bu yakınlık pratiğe, keskinlik ve netlik açısından farkın pek fazla hissedilmemesi olarak yansıyor. Ancak söz konusu renkler, kontrast ve parlaklık olunca, farklılıklar biraz daha öne çıkıyor. Parlaklık bakımından iPhone 8 Plus’ın LCD ekranı biraz daha önde, ancak iPhone X’un ekranı daha yüksek kontrast ve derin siyahlar sayesinde biraz daha canlı görüntüler sunuyor. Üstelik ortamın ışık koşullarına göre ekranın renk sıcaklığını değiştiren True Tone teknolojisinin etkisi de iPhone X’un OLED ekranında daha gözle görülür biçimde hissediliyor.
iPhone X’un ekranının bir başka önemli özelliklerinden bir tanesi de Yüksek Dinamik Aralığı, yani HDR desteğine sahip olması. Böylelikle görüntüler ve videolar çok daha canlı renklerle; gerçeğe yakın ve daha fazla öne çıkan detaylarla sunuluyor. Filmleri veya dizileri Dolby Vision ve HDR10 formatlarında izleyebilirsiniz. Ayrıca iPhone X ile çektiğiniz HDR fotoğraflar da ekranda oldukça etkileyici şekilde görünecektir. Öte yandan iTunes ve Netflix’teki çeşitli filmler ve diziler de HDR farkıyla izlenebiliyor. Birkaç filmi ve diziyi deneyimledik, özellikle patlama veya dumanlı sahnelerde ya da gün doğumu veya batımı gibi planlarda HDR’nin farkı hissediliyor.
iPhone X inceleme: Face ID
iPhone 5s ile birlikte ilk kez Ana ekran düğmesine Touch ID adı verilen parmak izi okuyucusunun eklendiğini görmüştük. Touch ID gerçekten pratik bir biyometrik kimlik doğrulama yöntemi. Özellikle iPhone 6s ve sonrasındaki iPhone modellerinde performansı daha da iyi hâle geldi. Yerleşimi sayesinde masada duran bir telefonun kilitli ekranını bile kolaylıkla aşma imkanı sunuyor. Ne var ki, iPhone X’da Ana ekran düğmesinin bulunmaması ve Apple’ın henüz parmak izi okuyucu teknolojisini ekrana entegre etmemesi nedeniyle Touch ID sistemini bu telefonda görmüyoruz. Apple bu boşluğu Face ID olarak adlandırılan yüz tanıma sistemiyle dolduruyor.
Aslında yüz tanıma sistemi daha önce çeşitli Android telefonlarına karşımıza çıkmıştı. Hatta Galaxy S8 ve S8+ modellerinde de bu kimlik doğrulama yönteminin varlığı biraz daha öne çıkarıldı. Ne var ki, bu kimlik doğrulama yöntemi üreticiler tarafından çok yüksek güvenlikli bir sistem olarak nitelendirilmiyor, kullanım sırasında çeşitli ihlâllerin gerçekleşmesi ihmalinin daha yüksek olabileceği belirtiliyor. Apple’ın Face ID sisteminde ise durum biraz daha farklı. Apple’ın sunduğu yüz tanıma sistemi, Touch ID’den (50 binde 1) bile yüksek seviyede güvenlik (1 milyonda 1) sunmasıyla diğerlerinden ayrılıyor.
Apple, iPhone X’un ekranın üst kısmındaki çentik bölümünde yer alan True Depth kamera sistemini kullanarak yüze doğru 30 binden daha fazla noktayı yansıtıyor. Tabii ki, çıplak gözle bu noktaları görmek mümkün değil, ancak çeşitli kızılötesi kameralarla bunu görmek mümkün oluyor. Bu noktalar yardımıyla yüzün yüksek doğruluklu bir haritası çıkarılıyor. İster ilk kurulum esnasında, ister daha sonra Ayarlar bölümünde bulunan Face ID ve Parola bölümünden yüz tanıma işlemi gerçekleştirilebiliyor. Yüzü iki kez, burun merkezde olacak şekilde çevirmek yetiyor. Bu sayede yüz tanıma işlemi saniyeler içinde tamamlanıyor.
Video: Face ID nasıl kurulur?
Face ID’nin çalışma hızı Touch ID’den yavaş. Yani Touch ID ile, parmağınızı Ana ekran düğmesine dokundurup 2 saniyede Ana ekrana ulaşıyorsanız, iPhone X’u elinize alıp kilitli ekranı yukarı doğu sürüklediğinizde, Ana ekranı görmeniz 3 saniyede gerçekleşiyor. Tabii ki, bu fark göz ardı edilebilecek seviyede. Yani, Face ID’nin gerçekten hızlı bir sistem olduğunu rahat şekilde söyleyebiliriz.
İlginçtir ki, Face ID ile iPhone X’un kilidini açtığınızda doğrudan Ana ekrana yönlendirilmiyorsunuz. Kilitli Ekranın en tepesinde, saatin de üstünde yer alan kilit ikonu açık hâle dönüyor. Bu şekilde telefonun kilidinin açıldığını anlıyorsunuz. Bu esnada, sadece uygulama adı ve ikonu şeklinde gösterilen bildirimlerin içeriği de açığa çıkıyor. Bu özellik aslında iOS 11’de mevcut, ancak tüm iPhone X’larda önceden açık olarak ayarlanmış şekilde geliyor. iPhone X’u ilk kullanmaya başladığımızda, Kilitli Ekran içinde yukarı doğru sürükleme yaparak Ana ekrana ulaşma gereksinimi biraz zahmetli geldi, ancak zamanla bu deneyime alıştık. Çünkü bir süre sonra Face ID’nin varlığı unutuluyor ve sanki parola veya kilit yokmuşçasına, Kilitli Ekranda sürükleme yapıp Ana ekrana erişmeye başlıyorsunuz.
Face ID’nin temelinde yüzün derinliğinin algılanması var. Yani sakal, bıyık, gözlük, makyaj ve bunun gibi unsurlar sistemin çalışmasına olumsuz etkide bulunmuyor. Sadece iPhone X’un yansıttığı görünmez ışığı geçirmeyen, bu nedenle göz bilgisini okumayı engelleyen bazı güneş gözlüklerinin sorun çıkardığı söyleniyor. Karanlıkta, gözlük takılı hâlde bile Face ID hızlı şekilde çalışıyor. Bazen, ekran parlaklığının düşük olduğu ya da Night Shift’in aktif olduğu durumlarda parolanın girilmesi isteniyor. Aynısı masada, yüzden 70-80 santimetre uzakta, dock üstünde takılı hâlde duran iPhone X için de geçerli. Bununla birlikte iki boyutlu olan ve derinliği içermeyen fotoğrafları iPhone X’a okutup Face ID’yi aşmaya çalışmak da nafile bir çaba.
Face ID’nin çalışmadığı ve parolanın istendiği durumlara nadiren rastladık. Sürekli öğrenen bir sistem olan yüz tanıma sistemi siz onu kullandıkça daha da iyi sonuç vermeye başlıyor. Eğer Face ID başarılı olamazsa ve parola istenirse, parolanızı girmekten çekinmeyin. Face ID bu yolla da öğrenmesini sürdürecek. Face ID’nin güvenli bir şekilde çalışması için ve telefonun yüzünüzü gördüğü her seferde Kilitli Ekranı açmasının önlenmesi için, kullanıcının iPhone X’a dikkatini vermesi şart koşuluyor. Yani Face ID’nin işinin yapması için sadece iPhone X’a yüzünüzün dönük olması yeterli değil, gözünüzün de açık olması gerekiyor. Bu ayar başlangıçta açık geliyor, ancak arzu edenler Face ID ayarları içinden kapatabilirler. Ayrıca telefonu arkadaşınıza kısa süreliğine verecekseniz, ya da biri iPhone X’u sizden zorla alırsa, yüzünüze telefonu tutup Face ID ile kilidi açmasını engellemek için bu sistemi parola girene kadar devre dışı bırakan bir kısayol da eklenmiş.
Daha önce Touch ID ile gerçekleştirilen tüm kimlik doğrulama işlemleri Face ID ile de gerçekleştiriliyor. iTunes Store satın almalarında kimlik doğrulama, Safari’de kullanıcı adı ve şifreleri otomatik doldurma ve aynı zamanda çeşitli uygulamalarda kullanıcı adı ve şifreleri otomatik girme gibi işlemler için Face ID kullanılıyor. Ayrıca Notlar’daki şifreli notları da Face ID ile açabilirsiniz. Apple Pay ile kimlik doğrulamada da Face ID kullanılıyor. Ancak Apple Pay henüz Türkiye’de aktif olmadığı için, bu imkan bizi pek ilgilendirmiyor.
iPhone X inceleme: Donanım, Performans ve Pil
iPhone X’un içindeki bileşenler, yılın diğer iPhone’ları iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’tan farklı değil. Bu telefonu da Apple’ın A11 Bionic yongaseti çalıştırıyor. Altı çekirdekli CPU tasarımına sahip olan bu işlemci, yüksek performanslı işler için iki, fazla işlemci gücü gerektirmeyen işlemler için de dört adet verimlilik çekirdeği barındırıyor. Sonuç olarak hem performans artışı hem de güç verimliliğinde ilerlemeyi bir arada sunuyor.
Bu arada, A11 Bionic yapay zekâ ve otomatik öğrenme kabiliyetlerine de sahip. Bunun yararını Fotoğraflar uygulamasında fotoğrafların çekildiği mekanları, fotoğraftaki kişileri ve nesneleri tanıması gibi bir alanda görüyoruz. Aynı zamanda Face ID ve Animoji gibi, iPhone X’un öne çıkan iki özelliğinde de yapay zekâ tabanlı yeteneklerin rolü bulunuyor.
A11 Bionic işlemci, Apple tarafından tasarlanmış grafik işlemci birimini de içeriyor. iPhone’lar grafik performansı bakımından ileri seviyededir. iPhone X gibi, sıra dışı ve çekici ekranda bu grafik işlemci birimi de en iyi performansı almaya yardımcı oluyor. CPU ve GPU ikilisine, iPhone 8 Plus’ta olduğu gibi 3 GB RAM eşlik ederken Apple yine 64 GB ve 256 GB olmak üzere iki farklı depolama alanı seçeneği sunuyor. Her zaman olduğu gibi, microSD kart yuvası bulunmuyor.
GeekBench 4 gibi, iOS cihazlarının performansı konusunda kapsamlı ve güvenilir fikir veren benchmark testinde iPhone X, kardeşleri iPhone 8 ve iPhone 8 Plus ile hemen hemen aynı seviyede tek ve çok çekirdek puanları almayı başarıyor. Gerçek hayattaki performansı da bu telefonlardan farklı değil. Daha önce incelediğimiz iPhone 8 Plus gibi, iPhone X da uygulamaları ve oyunları hızlı şekilde açıyor, iOS kullanıcı arayüzünde hızlı şekilde gezinmeyi sağlıyor. Yepyeni ve güncel bir iPhone olmanın verdiği avantajla, oyun performansı da üst düzey seviyede. Uzun lafın kısası, iPhone X performans bakımından herhangi bir sıkıntı çıkarmayacaktır.
Pil tarafına gelecek olursak, her ne kadar Apple açık şekilde belirtmese de, iPhone X’da 2716 mAh kapasiteli bir pil bulunuyor. Pil kapasitesi iPhone 8 Plus’takinden (2691 mAh) biraz daha yüksek olmakla birlikte, hemen hemen aynı seviyede bulunuyor. Bu pilin bir günü rahatlıkla çıkaracak bir performans sunduğu söyleniyor ki, pratikteki izlenimlerimiz de bunu doğru çıkaracak nitelikte görünüyor. Sabah iPhone X’u yüzde 100 dolu pille kullanmaya başladığınızda, eğer akşama kadar çok yoğun şekilde video izleme veya oyun oynama gibi, hem ekranı açık tutacak hem de işlemciyi yoracak işlere girişmezseniz, akşam yatağa girinceye kadar iPhone X sizi tek şarj ile idare etmeyi başaracaktır.
Arka yüzeyin camla kaplı olmasının iPhone X’da da kablosuz şarj özelliğini mümkün kıldığını söylemiştik. Apple, bu özellik için sektörde genel kabul gören Qi standardını tercih ediyor. Apple Store’da Apple’ın tavsiye ettiği, Mophie ve Belkin gibi şirketler tarafından sunulan, daha hızlı şarj etmeyi de destekleyen ürünler bulunuyor. İncelemeyi hazırlamadan önce iOS 11.2 yayınlandı ve bu yeni sürümün en önemli yeniliklerinden bir tanesi; iPhone X, iPhone 8 ve iPhone 8 Plus’a daha hızlı şarj desteği getirmesi oldu. iPhone X’da, hem iOS 11.1.2 hem de iOS 11.2 ile kablosuz şarj süresini test ettik ve gelişimi gözlemledik. Aslına bakarsanız, hatırı sayılır bir ilerleme yok. iPhone X’un her seferinde yüzde 29 doluluk ile, Apple’ın tavsiye ettiği Mophie markalı kablosuz şarj aksesuarına yerleştirip 45 dakika sonra kontrol ettiğimizde; iOS 11.1.2 yüklüyken yüzde 20, iOS 11.2 yüklüyken ise yüzde 22’lik bir doluluk artışının gerçekleştiğini fark ettik.
Aslında kablosuz şarjın hız konusunda bir iddiası yok. iPhone X’un kutusundan çıkan 5 vatlık adaptör ile aynı sürelerde şarj imkanı sağlıyor, ancak kablo bağlama zahmetini ortadan kaldırarak daha büyük rahatlık sunuyor. Gerçekten, evde herkesin kullanabileceği yere yerleştirdiğimiz kablosuz şarj matı ve çalışma masasında bulunan ve Qi protokolünü destekleyen IKEA markalı masa lambası, iPhone X’u evde şarj ettiğimiz önde gelen aksesuarlar oldu. Qi standardını destekleyen ve Samsung’un kendi telefonları için ürettiği kablosuz şarj aksesuarlarını da kullanabilirsiniz.
Kablosuz şarjın yanında bir de hızlı şarj var. Daha önce iPhone 8 Plus incelemesinde bahsettiğimiz gibi, uygun şarj adaptörü ve kablo kullanıldığında 2017 model iPhone’ları daha hızlı şekilde şarj etmeniz mümkün oluyor. Apple, MacBook ile birlikte gelen 29 W USB-C güç adaptörünün iPhone’larda hızlı şarj desteği sunduğunu belirtiyor. Tabii ki, bir de USB-C – Lightning kablosuna ihtiyaç var. Yani, iPhone X ve kardeşlerinde hızlı şarj desteğinden yararlanmak için 300 ile 400 TL arasında bir masrafa girmek gerekiyor. Karşılığında ise iPhone X’un pilini yarım saat içinde yüzde 0’dan yüzde 50-55 arasına gelecek şekilde şarj etme imkanı elde ediliyor. Telefonun pili bir buçuk saat gibi nispeten kısa sürede ise tamamen dolu hâle geliyor. Keşke Apple, iPhone X gibi daha lüks olduğu hissini veren, aynı zamanda daha yüksek fiyata satılan bir telefonda kablosuz şarj destekli aksesuarları kutunun içinde en baştan sunsaydı.
iPhone X’un sahip olduğu ve sınırlara kadar uzanan ekranda multimedya keyfi, biraz sıra dışı bir görüntüleme şekli sunmakla birlikte iyi şekilde yaşanıyor. OLED ekranın sunduğu canlı, parlak ve keskin videoların keyfi, çift hoparlörlü ses sistemiyle tamamlanıyor. Tıpkı iPhone 8 ve iPhone 8 Plus gibi, iPhone X’un da biri alt kenarda, diğeri de ahize hoparlörünün içine yerleştirilmiş iki adet hoparlör bulunuyor. Bu hoparlörlerden çıkan ses şiddeti bir akıllı telefondan gelen ses şiddetinin ortalamasının epey üstünde. Aynı zamanda bas bakımından epey doyurucu, çevresel ses etkisi yüksek. Üstelik stereo ses etkisi de iki kulağa sesi eşit seviyede iletecek şekilde iyileştirilmiş. Geçmişte deneyimlediğimiz çift hoparlörlü iPhone’larda bu konuda biraz olsun eksiklik hissediyorduk. Sonuç olarak iPhone X, başkalarıyla video izlerken veya müzik dinlerken harici hoparlör ihtiyacı hissettirmeyecektir.
iPhone X’da da 3.5mm. kulaklık jakı bulunmuyor. Kutudan 3.5mm – Lightning adaptörü çıkıyor. Aynı zamanda Lightning uçlu kulaklık da mevcut. Bir AirPods sahibi olduğumuz için, kulaklığını kutusundan çıkarma ihtiyacı hissetmedik. Sadece diğer kulaklıklarla sunulan ses deneyiminin farkına varmak için adaptörü kullandık. iPhone X’un kulaklık çıkış şiddeti yüksek sesle müzik dinlemeyi sevenler için tatmin edici olacak seviyede görünüyor. Daha pratik bir müzik dinleme deneyimi için kablosuz kulaklık kullanım dönemini başlatmanız yararınıza olacaktır. 3.5mm. kulaklık jakının olmamasının eksikliğini, kulaklığınızı ve adaptörü yanınızda taşımayıp ortada kaldığınızda hissedeceksiniz. Siz siz olun, iPhone X ile birlikte kullandığınız kulaklıklarınızı veya 3.5mm – Lightning adaptörünü yanınızdan pek ayırmayın.
iPhone X inceleme: Yazılım
iPhone X’da iOS 11 yüklü olarak geliyor. Normalde iPhone incelemelerinde yazılım kısmında pek fazla yazacak bir şey olmaz. Çünkü iOS’in yeni sürümüyle birlikte gelen yeniliklerden özel olarak hazırladığımız iOS incelemelerinde bahsederiz. iOS 11 incelemesinde de bu en son Apple mobil işletim sistemi sürümüyle ilgili detayları bulabilirsiniz.
Ancak iPhone X burada bir istisna niteliğini taşıyor. Bu telefonda iOS’te gezinmenin önemli parçalarından bir tanesi olan Ana ekran düğmesi bulunmuyor. Bu da yeni kullanım şekillerine ve deneyime kapı açıyor. iPhone X’u satın alıp kullanmaya başladığınızda, sizi bir öğrenme dönemi bekliyor. Ana ekran düğmesiyle gerçekleştirilen çeşitli işlevleri yerine getirmek için bazı yeni dokunma ekran hareketleri getiriliyor. Söz konusu yeni hareketleri aşağıdaki grafikte görebilirsiniz.
Bu yeni hareketleri öğrenmek zaman istiyor dedik. Ancak iPhone X’u hevesli bir şekilde, sıklıkla kullanacağınızı, elinizden bırakmayacağınızı dikkate alıp, öğrenme ve alışma sürecinin fazla uzun sürmeyeceği tahmininde bulunabiliriz. Ekranın altında gördüğünüz ince ve uzun çubuk, iOS arayüzünde gezinmekte önemli bir rol oynuyor. Bazı oyunlarda ve uygulamalarda bu çubuğun sürekli görünür olması ise görselliği bozuyor. Umarız Apple ilerleyen sürümlerde bu navigasyon çubuğu ile yakından ilgilenir.
Ekran biçiminin değişmesiyle birlikte, diğer iPhone’larda ekranın üst bölümünde gördüğümüz; pil, şebeke sinyal seviyesi, saat ve diğer bilgileri gösteren durum çubuğu da değişim geçiriyor. Apple, durum çubuğunu ikiye bölerek çentiğin iki tarafına dağıtmış. O alanları çok fazla doldurmamak, yoğun göstermemek için de sadece saat, şebeke sinyal durumu; Wi-Fi, LTE, 3G bağlantı göstergesi ve pil simgesini gösteriyor. Daha fazlasını görmek, örneğin pil doluluk yüzdesini öğrenmek için parmağınız çentiğin sağında kalan bölümden aşağı sürükleyerek Denetim Merkezini açmanız gerekiyor.
Denetim Merkezi de iPhone X ile birlikte değişim geçiren unsurlardan bir tanesi. Aslında çok büyük değişiklik yok, ancak yukarıda sözünü ettiğimiz ek durum bilgileri Denetim Merkezinin üst kısmında gösteriliyor. Denetim Merkezinin gösterimi üstten başladığı için, ikonların yerleşiminde referans da üst taraf oluyor.
Ekran biçiminin değişmesinin bir başka sonucunu da klavyede görüyoruz. Ekranın daha dar bir yapıda olması klavyenin genişliğini de kısıtlıyor. Apple, bu durumun genel kullanımı etkilemesini önlemek adına emoji simgesi ve benzeri bazı unsurları klavyenin altına, Ana ekran düğmesinin kalkmasıyla birlikte kazanılan ek alana taşımış. Apple bu alana herhangi bir klavye karakteri yerleştirmeyi tercih etmemiş. Ne de olsa, normal tutuşta bu alan parmakların rahatlıkla erişebileceği aralığın dışında kalıyor. Sonuç olarak, klavye biçim ve ebat bakımından farklı olsa da, iPhone X’un klavyesini kullanmak herhangi bir zorluk veya zahmeti beraberinde getirmiyor. Daha önce iPhone’ların sanal klavyesini nasıl kullanıyorsak, iPhone X’un klavyesini de aynı rahatlıkla kullanıyoruz.
Yukarıda sözünü ettiklerimiz dışında, iPhone X genel olarak bir iOS cihazından beklediğimiz kullanım deneyimini sunuyor. Apple’ın diğer iOS cihazlarında yüklü olarak sunduğu uygulamalar bu telefonda da mevcut. Uygulamalara yakından baktığınızda, iPhone X’un ekranına özel olarak getirilmiş bazı farklı kullanım şekilleri ve ekran düzenlemeleri görebilirsiniz. Daha önceki bir bölümde belirttiğimiz gibi, App Store’dan indirilebilen uygulama ve oyunların iPhone X’un ekranının hakkını tam anlamıyla verebilmeleri için ekran uyumluluğuna sahip olmaları, diğer bir deyişle güncellenmeleri gerekiyor. Aksi takdirde uygulama veya oyun penceresinin iki kenarında siyah renkli bantlar göreceksiniz. Neyse ki, iPhone X piyasaya çıktığından bu yana sık kullanılan uygulamaların hızlı şekilde bu yeni ekrana uyumlu hâle geldiğini görüyoruz. Doğrusu, bir uygulama iPhone X’un ekranıyla uyumlu olmayınca, kullanma zevkini bırakmıyor, uygulamadan çıkmayı tercih ediyoruz. Geliştiricilere duyurulur.
iPhone X’un önünde yer alan, derinlik algılama yetenekli True Depth kamera sistemi Face ID yüz tanıma sisteminin kullanılmasının sağlıyor. Apple bu sistemden bir başka özellikte daha yararlanıyor. O özellik de Animoji. Hareketli his simgeleri olarak nitelendirebileceğimiz Animoji, Mesajlar içinde bir iMessage uygulaması olarak sunuluyor. iMessage kullanıcısı olan bir arkadaşınıza, on saniyelik, sesli bir animasyonu Animoji sayesinde hazırlayabilirsiniz.
Apple, Animoji içinde başlangıçta maymun, robot, kaka, köpek, kedi gibi 12 farklı karakteri kullanıma sundu. Belki ileride yeni karakterlerin eklendiğini görebiliriz. Ayrıca üçüncü taraf geliştiricilere de yüz izleme sistemine erişim sunuluyor. Yani gelecekte Animoji benzeri özellikleri uygulamalar içinde de görebiliriz.
Animoji özelliğini kullanmak için herhangi bir karakteri seçin, iPhone X’u yüzünüzü rahatlıkla takip edeceği biçimde ayarlayın. Zaten hemen, ekrandaki karakterin bir ayna gibi sizin yüz hareketlerinizi tekrarladığını göreceksiniz. Ekrandaki kayıt düğmesine tıklatarak 10 saniyelik kayda başlayın. 10 saniye yeterli gibi görünse de, eğer bir şarkının nakaratını söylüyorsanız ya da benzer bir işe girişiyorsanız, daha uzun süre ihtiyacı söz konusu oluyor. Oluşturduğunuz Animoji klibini göndermeden önce izleyebilir, karakterini değiştirebilir, eğer isterseniz silip en baştan başlayabilirsiniz. Arkadaşınıza yolladığınız Animoji klibini daha sonra video olarak cihazınıza kaydederek WhatsApp, e-posta ve benzeri ortamlardan veya Facebook, Instagram, Twitter, YouTube gibi sosyal ağ kanallarından paylaşabilirsiniz.
Animoji tam bir eğlence aracı ve özellikle çocukların ilgisini çekecek türden bir araç. Yeni bir araç ve üzerinde çeşitli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bir mesajlaşma uygulaması olması nedeniyle öncelik oluşturulan içeriğin karşı tarafa gönderilmesine veriliyor, ancak bir Animoji klibini karşıdaki kişiye göndermeden önce kaydedebilmek güzel olurdu. Bununla birlikte klip süresinde esnekliğin gelmesi de güzel olur. Bu arada Animoji simgelerini mesaj çıkartmaları olarak da kullanabilir, gönderdiğiniz veya size gelen bir mesaja iliştirebilirsiniz.
iPhone 8 ve 8 Plus gibi, iPhone X da artırılmış gerçeklik uygulamalarından en iyi şekilde yararlanmaya olanak sağlıyor. Üstelik önde yer alan True Depth kamera sistemi sayesinde uygulamalar pozisyon, topoloji, yüz ifadesi gibi unsurları da elde edebiliyor. Tüm bunlar gerçek zamanlı olarak kullanıcıya farklı uygulamalarla yansıtılıyor. Örneğin Snapchat uygulamasında iPhone X’a özel bazı yüz filtreleri bulunuyor. Gelecekte iPhone X’un bu unsurundan yararlanan daha fazla uygulama görebiliriz. Ayrıca App Store’da bulunan Artırılmış Gerçeklik uygulamalarına da bakmayı ihmal etmeyin. iPhone X’un yüksek işlemci gücü bunlardan da en iyi şekilde yararlanmayı sağlıyor.
iPhone X inceleme: Kamera
iPhone X’un arkasında da, iPhone 8 Plus’ta olduğu gibi iki adet 12 megapiksel çözünürlüklü kamera bulunuyor. Bunlardan bir tanesi f/1.8 diyafram açıklıklı ve geniş açılı lense sahip. Diğeriyse f/2.4 diyafram açıklığına sahip telefoto lens barındırıyor. iPhone X’un telefoto lensi, hem f/2.8 yerine f/2.4 gibi daha büyük bir diyafram açıklığına sahip olmasıyla, hem de geniş açılı lens gibi optik görüntü sabitleme sistemi barındırmasıyla iPhone 8 Plus’taki telefoto lensten farklılaşıyor.
iPhone X’un ana kamera sistemiyle çekilen fotoğraflar kalite bakımından iPhone 8 Plus’ın çektiği fotoğraflarla aynı seviyede bulunuyor. İster gün ışığı altında, ister yeteri kadar aydınlatılmış iç ortamlarda, ister düşük ışıkta; elde edilen fotoğraflar birbirine yakın seviyede. Yalnızca düşük ışıkta yakınlaştırma yaptığınızda veya Portre modunu kullandığınızda, iPhone X ile elde edilen fotoğraflar parlaklık ve netlik açısından biraz daha iyi seviyede olacaktır. Bunun en büyük nedenleri de, yukarıda bahsettiğimiz; daha geniş diyafram ve optik görüntü sabitleme sistemi oluyor.
iPhone X’un ana kamera sistemi de renk doğruluğu yüksek, canlı ve parlak fotoğraflar elde etmeyi sağlıyor. Özel günlerinizde yapacağınız çekimler için iPhone X’u rahatlıkla kullanabilirsiniz. Çift kameranın varlığı sayesinde Portre ve Portre Işığı modlarını kullanabilirsiniz. Ön plandaki süje, arka plana göre belirli mesafede olunca ve renk bakımından zengin bir arka plan bulununca, elde edilen sonuçlar da daha iyi oluyor. Portre Işığı modunun nasıl kullanıldığına dair hazırladığımız videoyu izlemenizi tavsiye ederiz.
Portre modunun temelinde derinlik algılama bulunuyor. Arkada bulunan çift lensli kamera sistemi sayesinde derinlik bilgisi kolaylıkla elde ediliyor. iPhone X’un ön kamerasının da Portre ve Portre Işığı modlarına kullanmaya imkan sağlamasını ise True Depth derinlik algılama sistemine borçluyuz. Apple, Face ID ve Animoji’de yararlandığı sistemi Portre ve Portre Işığı modlarında da kullanıyor. Zaten Portre modlarının temelinde kişi fotoğraflarının çekimi var. Bu tarz çekimler de artık genellikle ön kameralarla yapılıyor. Dolayısıyla Portre modları şimdi daha fazla anlam kazanıyor.
Tıpkı arka kamerada olduğu gibi, Portre modu ön kamerada da belirli bir uzaklıkta, yüzü ön plana alıp arka planı bulanıklaştırarak fotoğraflar çekmeye izin veriyor. Detaylara baktığımızda bulanıklaştırmanın çift kamerayla yapılanla aynı seviyede olmadığını görüyoruz. Buna rağmen sonuçlar hiç fena değil. Portre Işığı özelliğinden de yararlanmak, selfie fotoğraflara farklı ışık efektleri katmak da mümkün. Üstelik Portre modu açıkken çektiğiniz selfie fotoğraflarda sonradan düzenleme yapma imkanınız da bulunuyor.
Optik görüntü sabitleme sisteminin farkını gördüğümüz en önemli noktalardan bir tanesi de video çekimleri oluyor. Telefoto lenste de görüntü sabitlemenin yapılması, video çekimlerinde yakınlaştırma yapıldığında titremelerin gözle görülür oranda azalmasını sağlıyor. Bunun dışında iPhone X’un video çekim kalitesi, beklendiği üzere gayet yüksek seviyede. Ses kaydı da görüntü kaydındaki kaliteyi tutturuyor. Saniyede 60 kare hızında 4K video kaydı imkanının da sunulması, iPhone X’un kamerasının en güzel yanlarından bir tanesi. Bu mod etkinken yapılan video kayıtlarında üç kata kadar yakınlaştırma yapılıyor. 2 kattan sonrasında dijital yakınlaştırma devreye girse bile, kalite çok bozulmuyor. Öte yandan saniyede 30 kare hızındaki video çekimlerinde 6 kata varan yakınlaştırma yapılabiliyor. Bunlara ek olarak, saniyede 30 kare hızında 4K ve 1080p ve saniyede 60 kare hızında 1080p kayıt destekleri de mevcut. En gerçekçi çekimlerin saniyede 60 kare hızda gerçekleştirildiğini belirtelim. Eğer depolama yeri konusunda idareli davranmak istiyorsanız, o hâlde 4K yerine 1080p’yi de tercih edebilirsiniz. Bunun dışında 1080p ağır çekim video kaydı imkanı da sunuluyor.
iPhone X inceleme: Sonuç
Apple iPhone X için “geleceğin telefonu” nitelendirmesini yapıyor. Gerçekten de bu telefon, gelecekte iPhone deneyiminin nereye doğru ilerleyeceği noktasında bir ön bakış niteliğini taşıyor. Nasıl Apple 10 yıl önce çıkardığı ilk iPhone’da sunduğu deneyimi ilerleyen yıllarda sunduğu diğer tüm modellerde temel olarak kullandıysa, gelecekte Apple’dan göreceğimiz iPhone’larda iPhone X’un başlangıcını yaptığı deneyimlerin izleri bulunacaktır.
Diğer yandan Apple, kendisine birkaç yıldır aynı tasarım üzerinden ilerlediğini söyleyenlere iPhone X ile bir cevap vermiş oluyor. Ayrıca Samsung Galaxy S8, Note 8, LG V30 gibi neredeyse sıfır çerçeveli ekranlı telefonlarla rekabet edebilecek, onlarla aynı çizgide bir seçenek de sunuyor. Bunu yaparken sadece ekran büyüklüğüne değil, kalitesine de odaklanıyor. iPhone X’un OLED ekranı bir akıllı telefonda görebileceğimiz en etkileyici görüntüleri sunuyor. Her ne kadar bir kenarında çentik olsa da, ekranın sunduğu genel kullanım deneyimi düşündüğünüzün aksine oldukça iyi seviyede. Ses sistemi, performans, kameralar, yazılım gibi unsurlar da ekranın yüksek seviyesini tutturuyor, böylelikle iPhone X kullanıcılarına bir amiral gemisi telefonda bekledikleri deneyim sunuluyor.
iPhone X, yeniliklere açık olan, yeni deneyimlere girme konusunda çekingen davranmayan, cesur şekilde ilerleyen kullanıcıları hedefliyor. Eğer uzun zamandır iPhone kullanıyorsanız, telefonunuzu kullanırken alıştığınız bazı davranışları değiştirmeniz gerekiyor. Ana ekrana dönme, ekran görüntüsü alma ve hatta telefonu kapatma gibi işlevlerin uygulanma şekli bile değişiyor. Bunun yanı sıra Touch ID’ye alışmış olan kullanıcıların Face ID gibi, daha farklı bir kimlik doğrulama yöntemini kullanmaları gerekecek. iPhone X sahiplerini, yukarıda da bahsettiğimiz gibi bir alışma ve öğrenme dönemi bekliyor. Bu dönemin uzunluğu size bağlı olacak. Eğer iPhone X satın almayı düşünüyorsanız, bu dönemin sizi beklediğini göz önünde bulundurmalısınız.
Tabii ki, dikkate almanız gereken bir diğer unsur da fiyat. iPhone X’un başlangıç fiyatı 6 bin TL’nin üstünde. Bir akıllı telefon için bu kadar yüksek bir mali yükün altına girmek herkesin harcı değil. İnsan, bu kadar para ödeyince karşılığını da en iyi şekilde almayı isteyecektir. Bir iPhone X sahibi olmanın verdiği manevi tatmini bir kenara bırakırsak, iPhone X’un ekran, performans, pil, kamera, yazılım gibi unsurlar açısından sizi hayal kırıklığına uğratmayacağını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak; eğer alışkanlıklarınızı değiştirmek istemiyor ve fazla ödeme yapmak istemiyorsanız, o hâlde iPhone 8 ya da iPhone 8 Plus gibi seçeneklere yönelebilirsiniz. Ancak yeniliklere açık ve ayrıca bütçe konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayan kullanıcıysanız, o hâlde iPhone X ilerleyeceğiniz yol olabilir.