Apple’ın yeni akıllı telefonları iPhone 6 ve iPhone 6 Plus için fazla beklemedik. 19 Eylülde ABD’de ve Apple’ın aynı derecede önem verdiği birkaç pazarda satışa sunulan yeni iPhone’lar sadece bir hafta sonra Türkiye’de de piyasaya sunuldu. Satışa sunulduğu her kanalda büyük ilgi gören ve satın almak isteyenlerin kuyruklar oluşturduğu iPhone 6 ve iPhone 6 Plus test merkezimize de ulaştı. Çok yakında iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ın detaylı incelemelerini Teknoblog’da bulacaksınız, ancak düşüncelerimizi merak edenler için bir ön inceleme yapalım istedik.
Boyutlarının artışına bağlı olarak, iPhone 6 ve iPhone 6 Plus daha önceki Apple telefonlarına göre daha büyük hacimli ambalajlarda geliyor. Beyaz renkli ambalajlar oldukça sade, üstte iPhone kabartması belli belirsiz duruyor. Kenarlardaki iPhone markasıysa telefonun rengine uygun şekilde yazılmış. Kutuyu açmak biraz zor, elinizle kutuyu silkeleyerek açmanız sizi tıpkı Avustralya’nın bir şehrindeki Apple mağazasında iPhone’u ilk satın alan müşterip olup, yepyeni iPhone’unu kamera önünde yere düşüren kişinin durumuna düşürebilir. Bu nedenle kaşık ve benzeri bir cisimle kapağı genişletmeniz iyi olacaktır.
Elimize ulaşan iPhone 6 uzay grisi, iPhone 6 Plus ise altın renginde. Doğrusu, uzay grisi iPhone 6 altın renkli iPhone 6 Plus’a göre daha çekici görünüyor. Ayrıca altın renkli modelin arka yüzündeki şeritlerin rengi fazla açık yapılmış, bu durum cihazın estetiğini biraz olsun gölgeliyor. Bu nedenle ön yüzü beyaz bir telefon isteyenlerin gümüş rengi seçmesi daha iyi olabilir. Ancak üç modeli karşılaştıracak olursak, tercihimiz uzay grisi olurdu.
Daha önceki iPhone’ları kullanmaya alışanlar için 4.7 inç iPhone 6 daha uygun olacaktır. Bu cihaz nispeten daha küçük boyutları nedeniyle elde daha kolay kavranıyor, ekranın çoğu noktasına ve kenarlardaki tuşlara rahatlıkla ulaşmak mümkün oluyor. iPhone 6 Plus gerçekten büyük duruyor ve ekranın baş parmağınızın ulaşmadığı noktalarına erişmek için cihazı elinizde hareket ettirmeniz gerekiyor. Apple, iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ta gezinmeyi biraz daha kolaylaştırmak için bir hareket eklemiş. Parmağınızı ana ekran tuşuna hızlı şekilde art arda iki kez tıklattığınızda kullanıcı arayüzünün üstte kalan bölümü aşağı doğru kayıyor, böylelikle normalde ekranın üstünde kalan ve parmakla erişimin zor olduğu noktalara dokunmak mümkün oluyor. Bu çift tıklatma hareketine alıştıktan sonra özellikle iPhone 6 Plus’ı daha rahat kullanabilirsiniz.
Her iki cihazın tasarımı aynı, farklı olan tek şey ekran büyüklüğüne bağlı olarak boyutlar. Sol kenarda ses kapatma anahtarı ve ses tuşları bulunurken daha önceki iPhone’larda üst kenarda bulunan güç butonunun kullanım kolaylığı amacıyla her iki modelde de sağ kenara alındığını görüyoruz. nano-SIM kart yuvası da güç butonunun hemen altında bulunuyor. Alt kenarda daha önce olduğu gibi 3.5 mm. kulaklık jakı, mikrofon, Lightning portu ve hoparlör yer alıyor. Hoparlör ve mikrofon ızgaralarının tasarımı değiştirilmiş, daha büyük boyutlu ve az deliklerle yeni tasarıma daha uygun bir yapı oluşturulmuş.
Arka tarafta 8 megapiksel iSight kamera sol üst köşede yer alırken Dual Tone flaş ile bu kameranın arasına ikinci mikrofon giriyor. Aşağı doğru ilerlediğimizde Apple logosunu görüyoruz. Apple’ın bu logoyu önceki modellere göre daha farklı bir maddeden ürettiği ve çizilmelere karşı daha dayanıklı olduğu söyleniyor. iPhone 6’nın 6.9 mm., iPhone 6 Plus’ın 7.1 mm.’lik kalınlıkları ve buna eşlik eden yuvarlak hatlar sayesinde her iki telefon da oldukça şık ve kibar görünüyor, ergonomik açıdan önemli avantaj sağlanıyor.
iPhone 6’da 750 x 1334 piksel, iPhone 6 Plus’ta ise 1080 x 1920 piksel çözünürlüklü ekran bulunuyor. iPhone 6’nın ekranının piksel yoğunluğu 326 ppi ile daha önceki iPhone’ların Retina ekranlarının yoğunluğunu yakalıyor. iPhone 6 Plus’ın ekranının piksel yoğunluysa 400 ppi’nin üstüne çıkıyor. Aradaki yoğunluk farkına rağmen görüntü kalitesi ve keskinlik açısından arada çok fark yok gibi görünüyor. IPS LCD ekranlar yine yüksek görüş açılarına ve tatmin edici parlaklığa sahip.
iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ta henüz bu cihazların ekranlarına göre optimize edilmeyen uygulamalar büyütülmüş olarak çalışıyor. Facebook, Instagram gibi uygulamalar bu şekilde işliyor ve bu uygulamaları kullanırken klavye de normalden büyük görünüyor. Bu tür uygulamalarda görüntü kalitesinin düşüklüğü göze çarpıyor, ancak durum yine de o kadar kötü değil, bu uygulamaları gayet güzel şekilde ve herhangi bir rahatsızlık hissetmeden kullanabiliyorsunuz. Tabii ki, iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ın ekranları için optimize edilmiş uygulamaları kullanmak daha fazla zevk veriyor; Twitter, Evernote, Pinterest gibi uygulamaları bunlar arasında sayabiliriz.
iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’ı başlangıçta kurarken ekranı standart mı yoksa büyütülmüş şekilde mi kulanmak istediğiniz soruluyor. Eğer standardı seçerseniz, kullanıcı arayüzündeki ikonlar standart büyüklükte gösteriliyor, ekranda daha fazla içeriği göstermek mümkün oluyor. Büyütülmüş modunda ise, adı üstünde ikonlar ve yazılar büyütülüyor. Bu, özellikle görme konusunda sorun yaşayanlar için yararlı oluyor, ancak iPhone 6 Plus’ta Büyütülmüş mod açıldığında cihazın ana ekranı yatay yöne uyumlu hâle gelmiyor.
En iyisi burada keselim, daha fazlasını incelemelere bırakalım. Ancak ilk izlenimlere göre, iPhone 6’nın iPhone 6 Plus’a göre bizi daha fazla etkilediğini söyleyebiliriz. iPhone 6 gerçek anlamda bir telefon gibi dururken iPhone 6 Plus ise biraz tablet deneyimine kaçıyor, iPad mini’den rol çalmaya çalışıyor.