Apple’ın geçen hafta duyurusunu yaptığı iPad mini bugün itibariyle yurt dışında piyasaya çıkmaya başladı. Biz de sabahın köründe New York’ta, beşinci caddede bulunan ikonik Apple mağazasının önünde sıraya girdik ve bu yeni Apple tabletine hemen ulaşanlardan biri olduk. Satışlar yerel saatle sabah 10’da başladı. Yaklaşık üç buçuk saat bekledikten sonra ürünü dakikalar içinde satın almayı başardık. Apple’ın iPod touch barındıran el terminalleriyle gerçekleştirdiği satış yöntemi bir hayli başarılı, bu sayede kasa önünde de kuyrukların önüne geçiliyor.
Gelelim Apple’ın daha küçük ekranlı mini tabletine. Cihazla ilgili detaylı incelemeyi çok yakında burada bulacaksınız, şimdilik ön izlenimlerimizi aktarmakla yetinelim. Doğrusunu söylemek gerekirse, Apple bu tableti ilk tanıttığında çok çekici gelmemişti, ancak kendi gözlerimizle gördüğümüzde bu hissin değiştiğini söylemeliyiz. Özellikle beyaz renkli iPad bir hayli çekici görünüyor. Normal iPad’de siyah renkli olan düşey yön kilidi /ses anahtarının ve ses tuşlarının kasayla aynı renkte ve malzemede yapılması da kasada bir bütünlük oluşturmuş. Altta yer alan Lightning portunun her iki yanında hoparlör ve mikrofonun yer aldığı ızgaralar yerleştirilmiş, buranın iPhone 5’teki yapıyı fazlasıyla andırdığı söylenebilir.
iPad mini’nin mantığı tek elle tutulup rahatlıkla kullanılabilmesi. Bir kere hafif oluşu sayesinde tek elle kavramakta bir problem yok; ince yapısı sayesinde de cihazı avucunuzun içinde, baş parmağınız ile işaret parmağınız arasında açı çok açılmayacak ve ikisinin arası gerilmeyecek şekilde tutabiliyorsunuz. Apple’ın ekranı büyük tutmasına karşın ekranın her iki uzun kenarını yeteri kadar ince yapması da düzgün bir şekilde kavramaya yardımcı oluyor. Bu ince kenarlar özellikle baş parmağın kazara ekrana dokunmasına yol açabilir, ancak bildiğiniz gibi Apple bunu önlemek için yazılım tabanlı bir çözüme başvurmuş durumda. Tabii ki, bunun ne kadar düzgün çalıştığını görmek için detaylı incelememizi beklemek zorundasınız.
iPad mini’nin 7.9 inç’lik ekranı 1024 x 768 piksel çözünürlüğe sahip. Bu durum iPad 1 ve iPad 2’deki uygulamaların herhangi bir optimizasyona gerek olmaksızın iPad mini’de de düzgün bir şekilde görüntüleneceği anlamına geliyor. 7.9 inç’lik ekran daha küçük bir alana sahip olduğu için doğal olarak iPad mini’nin ekranının piksel yoğunluğu iPad 2’ninkinden daha fazla. Yine de, ekrandaki her bir piksel rahatlıkla seçilebiliyor. Doğrusu, iPad 3 ve iPad 4’teki Retina ekranı gördükten sonra iPad mini’nin ekranı biraz bayağı ve sıkıcı kaçıyor. Bu arada Safari uygulamasında bir web sitesinin genel görünümünde küçük yazıların okunaklı şekilde görüntülenmediği de dikkatimizi çekti. Yine de, bu IPS ekranın iyi bir görüş açısına sahip olduğunu ve bu cihazı satın alanları yeteri kadar tatmin edeceğini söyleyebiliriz.
iPad mini kutusundan iOS 6.0 ile çıkıyor. Cihazı bugün satın alanların dün akşam yayınlanan iOS 6.0.1’e güncelleme yapması gerekecek. iOS’ten alıştığımız Safari, FaceTime, PhotoBooth, Siri gibi uygulamalar iPad mini’de de yüklü geliyor.
iPad mini ile ilgili ilk izlenimlerimiz bunlar. Cihazın tasarımı gerçekten göz alıcı, kullanmak insana zevk veriyor. Ancak Apple’ın bu kadar estetik bir tasarıma 1024 x 768 çözünürlüklü ekran eklemesi az da olsa hayalkırıklığı yaratıyor. iPad mini’nin en büyük rakiplerinden olan, ondan daha küçük ekranlı ve daha ucuz Nexus 7’nin çok daha iyi bir ekrana sahip olduğunu söylemeliyiz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi cihazın detaylı incelemesini ilerleyen günlerde Teknoblog’da bulacaksınız.