Apple’ın birinci nesil tableti piyasaya çıktıktan sadece birkaç ay sonra mevcut modele göre daha küçük ekranlı bir alternatifin çıkacağı dedikoduları ortalıkta dolaşmaya başlamıştı. Ne var ki, şirketin kurucusu ve o zamanki CEO’su Steve Jobs’un 7 inç’lik ekran boyuna sahip tabletlerin gerçek bir tablet deneyimi yaşatmadığına dair sözleri bu dedikodular sonucunda artan beklentileri biraz olsun boşa çıkarmıştı.
Ne var ki, bu beklenen iPad modeline dair dedikodular ara ara azalsa da geçen aya kadar varlığını korumaya devam etti. Geçtiğimiz yaz ise doruk noktasına ulaştığı söylenebilir. Sır tutma konusunda pek de başarılı olmayan Apple’ın daha küçül ekranlı bir tablet çıkaracağı 23 Ekimde düzenlenen resmi lansman öncesinde artık neredeyse kesin gibiydi. Öncesinde çıkan fotoğraf ve videolardakinden çok da farklı olmayan bir cihaz bizi karşıladı. Apple’ın tanıttığı iPad mini, büyük kardeşinin sahip olduğu 9.7 inç’lik boyuta karşılık 7.9 inç’lik ekran boyutuyla aslında güzel bir uyum yakalamış durumda. Yaptığı çalışmalar sonucunda bu boyutta karar kılan Apple’ın yeni mini tableti beklentileri ne kadar karşılıyor? Yazının devamında bulacağınız detaylı Wi-Fi destekli iPad mini incelemesiyle bu sorunun cevabını arayacağız.
Video İnceleme
Galeri: iPad mini
[nggallery id=1103]
[one-third]
İnceleme Başlıkları
[/one-third]
Tasarım
iPad mini tanıtılmadan önce bu ürünün tasarımıyla ilgili çok şey yazıldı, çizildi, ortalıkta çeşitli videolar ve fotoğraflar dolaştı. Bunların doğru çıktığını görmek artık pek de şaşırtıcı sayılmıyor, ne de olsa Apple’ın sır tutma konusunda beceriksizliği artık aşikar durumda. Bunu söyleyerek söze başlayalım ve devam edelim. Apple’ın mini tableti 200 x 134.7 x 7.2 mm.’lik boyutlara ve 308 gr. ağırlığa sahip. Bu ayın ortalarından itibaren çıkacak hücresel şebeke destekli iPad mini ise sadece 4 gr. daha ağır olacak, boyutlarında ise herhangi bir değişim olmayacak. Retina ekranlı iPad ile karşılaştırıldığında yüzde 23 oranında bir kalınlık ve yaklaşık yüzde 53 oranında bir ağırlık azalışı söz konusu. Durum böyle olunca iPad mini’yi tek elle rahatlıkla tutmak ve kullanmak mümkün oluyor.
iPad mini’nin 7.9 inç’lik, tek elle rahatlıkla tutulup kullanılan 7 inç’lik tablet kümesinin üyelerine göre daha büyük ekranına karşın aynı şartları sağlamasında tabii ki inceliğinin büyük bir rolü bulunuyor. Buna bir de ürünün normale göre dar tutulmasını ekleyin. Apple normal iPad’de olduğu gibi ekranın altını ve üstünü geniş tutmaya devam etmiş, ancak ekranın sağı ve solunda kalan bölgenin bir hayli daraltıldığını görüyoruz. Böylelikle iPad mini tek elle tutulup kullanılabilen bir tablet olma sıfatını elde ediyor. Tabletin bir kenarını baş parmakla, diğer kenarını da işaret parmağıyla destekleyip tutmak biraz rahatsız edici olabiliyor, ancak işaret parmağıyla tabletin arkasına destek yapıp orta parmak ve kalan diğer parmaklarla tabletin sağ kenarını kavrayarak tableti tek elde rahatlıkla tutmak mümkün oluyor. Üstelik bu şekilde kullanımda, tabii ki daha hafif olmasının etkisiyle iPad’de sıklıkla gördüğümüz, ellerin uyuşması gibi bir durum gözlenmiyor. Sonuç olarak iPad mini daha geniş alan kaplamasına rağmen Apple’ın tasarım seçimleri sayesinde ergonomik bir tablet haline gelmiş.
Apple, iPad mini’yi daha ince ve dar yapmanın yanı sıra oldukça çekici olacak şekilde tasarlamış, bunu söylemek gerek. Kenar ve köşeler Retina ekranlı iPad’e göre daha düşük açı yapıyor, ancak bu durum iPad mini için bir avantaj olarak nitelendirilebilir. iPad’deki gibi bir kenar tasarımı bu tabletin elde rahat tutulmasına bir engel teşkil edebilirdi. Bunun dışında Apple’ın alıştığımız yekpare tasarımı yeniden karşımızda. Bununla birlikte iPhone 5’te gördüğümüz ön ve arka panel ile metal şeridin buluşma noktasındaki işçiliğin iPad mini’de de tekrarlandığını görüyoruz. Ön panel ile arka panelin buluştuğu hatta gördüğümüz eğik düzlem yapı sayesinde ön bölüm sanki bir çerçeve içine alınmış hissi uyandırılıyor. Bu arada söz konusu çerçevenin parmak izlerini bir hayli tuttuğunu söylemek gerek. Ne kadar çizileceğini ise belli bir süre kullandıktan sonra göreceğiz.
iPad mini’nin iPad ve iPhone’da olduğu gibi siyah ve beyaz olmak üzere iki farklı renk seçeneği bulunuyor. Hangi rengi seçeceğiniz konusunda bir tavsiyede bulunmamız zor. Biz tercihimizi beyazdan yana kullandık, ancak siyah renkte de aklımızın bir o kadar kaldığını söylememiz gerek. iPhone 5’in siyah renkli versiyonunun grafit renkli arka kasası siyah iPad mini’de de bir hayli çekici duruyor. Ne var ki, her Apple ürününde olduğu gibi beyaz rengin de iPad mini’de bir hayli çekici durduğunu söylemeliyiz. Bir iPad mini satın almayı düşünenlerin her ikisini de çıplak gözle inceleyip o şekide bir seçim yapmalarında fayda var gibi görünüyor.
iPad mini’nin 7.9 inç’lik ekranının üstünde 1.2 megapiksel FaceTime HD kamera yer alırken altta da her zaman olduğu gibi ana ekran tuşu yerleşmiş durumda. Yukarıda belirttiğimiz gibi ekranın sağı ve solunda kalan alan dar tutulmuş. Daha önce test ettiğimiz bazı tabletlerde iPad mini’deki gibi ince kenarlardan cihaz tutulduğunda baş parmakların ekrana temas etmesi ve bu durumda istenmeyen hareketlerin gerçekleşmesi gibi durumlarla karşılaştık. iPad mini’nin tasarımına baktığımızda da böyle bir sorunun olabileceğini düşünmüştük, ancak tanıtımdan sonra ortaya çıktığı gibi Apple bu tarz problemleri engellemek için özel bir sistem geliştirmiş, böylelikle tabletin dikey oryantasyonda kullanımı sırasında istenmeyen dokunuşların önüne geçiliyor. Sistemin oldukça iyi çalıştığını söyleyebiliriz, gerçekten tableti kullanırken baş parmaklar ekrana fazlasıyla çıkıntılık ediyor, ancak bu durum arzu edilmeyen dokunuşlara neden olmuyor.
Normal iPad’de siyah renkli ve plastik olan tuşlar iPad mini’de kasayla aynı renkte ve materyalle geliyor. Bunun kasa genelinde bir bütünlük yarattığını söyleyebiliriz. Giriş çıkış elemanlarının dizilişine baktığımızda normal iPad’den farklı bir durumun olmadığını görüyoruz. Üstte güç butonu, küçük bir delik içine yerleştirilmiş mikrofon ve 3.5 mm’lik kulaklık jakı yer alırken sağda düşey yön kilidi veya ses kapatma işlevini gören anahtar ve ses kademe tuşları yer alıyor. Alt bölümde en ortada Lightning portu yer alırken bunun her iki yanında hoparlör barındıran ızgaralar yer alıyor. Alttaki yapının iPhone 5’teki yapıyı fazlasıyla andırdığını söylemeliyiz.
iPad mini’nin alüminyum arka paneli çizilmelere karşı dayanıklı gibi görünüyor. Birkaç günlük kullanımımızda herhangi bir çiziğin varlığına rastlamadık, ancak arka panelin leke tutma konusunda bir hayli hünerli olduğu dikkatimizden kaçmadı. Arkada en ortada yer alan Apple logosunun ise diğer Apple cihazlarında alıştığımız şekilde belirli bir süre sonra çiziklerle dolması ihtimali bulunuyor olabilir. Bu logo da parmak izlerini söz konusu olduğunda bir hayli dirençsiz. Arka bölümde sol üst köşede 5 megapiksel çözünürlüklü iSight kamera bulunuyor. Bu kameraya flaşın eşlik etmediğini belirtelim.
iPad mini’nin de sol kenarı normal iPad’deki gibi mıknatıs barındıyor. Bu sayede iPad mini için özel olarak çıkarılmış Smart Cover kapaklar da bu tablete rahatlıkla tutunuyor. Retina ekranlı büyük iPad’den alıştığımız Smart Cover’ın işlevlerinin benzerini iPad mini’ye özel kapak da sağlıyor. Üçgen prizma hâline gelebilecek şekilde katlanabilen bu aksesuar tablet için bir ayak vazifesi de görüyor.
Video: iPad mini Kutusundan Çıkıyor
Donanım
iPad mini’nin tasarımında gösterdiği cazibeyi içinde barındırdığı donanımda göstermeyi pek de başaramadığını görüyoruz. 7.9 inç’lik IPS dokunmatik ekran parlaklık, kontrast ve görüş açısı konusunda beklentileri karşılıyor. Ancak iş çözünürlüğe geldiğinde ortada Retina ekranlı iPad’in yükseğe koyduğu bir çıta var ve iPad mini buna ulaşmaktan uzak. 1024 x 768 çözünürlük iPad mini’nin ekranının kendisiyle aynı çözünürlüğe sahip olan iPad 2’nin 9.7 inç’lik ekranına göre daha yüksek bir piksel yoğunluğuna sahip olmasını sağlıyor. Buna rağmen iPad mini’nin ekranına baktığımızda sanki iPad 2’nin ekranına bakıyormuş gibi bir hisse kapılıyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Retina ekranı deneyimledikten sonra böyle bir ekrana dönüş yapmak bir hayli rahatsız edici.
Apple tabii ki daha yüksek bir ekran çözünürlüğü tercih edebilirdi, ancak bu durum da yazılımcıların iPad için geliştirdikleri uygulamalarını üçüncü bir çözünürlük değeri için daha ölçeklemeleri anlamına gelecekti. Sonuç olarak Apple kendisini sağlama alarak hareket etmek istedi, böylelikle iPad mini için de binlerce uygulama kullanıma hazır hâle gelmiş oldu. Gelecek yıl piyasada görebileceğimiz ikinci nesil üründe daha yüksek çözünürlüklü bir ekran görmenin ihtimal dahilinde olduğuu belirtelim.
iPad mini’nin içine baktığımızda da ekran gibi beklentilerin karşılanmadığı çeşitli noktaların olduğunu görüyoruz. iPad mini 2012’nin sonlarına doğru çıkan bir ürün olsa da, Apple bu ürüne 2011’in başında çıkan iPad 2’de de yer alan 1 GHz’lik çift Cortex A9 çekirdekli Apple A5 işlemciyi eklemeyi uygun görmüş. Bu işlemciye yine iPad 2’de olduğu gibi PowerVR SGX543MP2 grafik işlemci eşlik ediyor. Her ne kadar RAM tarafında Apple pek konuşkan olmasa da cihazın 512 MB RAM barındırdığı belirtiliyor. Anlayacağınız karşımızda iPad 2’nin sahip olduğu paketin daha küçük boyutlara sığdırılmış bir türevi bulunuyor. iPad mini de 16, 32 ve 64 GB’lık farklı depolama seçenekleriyle sunuluyor. Tüm Apple iOS cihazları gibi bu tablet de herhangi bir genişleme yuvası barındırmıyor. Bu nedenle Apple ne veriyorsa onunla yetinmeniz gerekiyor.
Apple ilk olarak iPad mini’nin Wi-Fi destekli versiyonunu piyasaya sürdü ve elimizde de bu model bulunuyor. 802.11b/g/n Wi-Fi destekli modele bu ayın ortalarından itibaren hücresel şebeke destekli modelin de eşlik etmesi bekleniyor. Henüz Türkiye’de piyasaya çıkmayan iPad mini’nin iki modelinin de aynı anda piyasaya girdiğini görmenin de ihtimaller dahilinde olduğunu düşünmemek elde değil. Sadece Wi-Fi versiyonunda GPS desteği bulunmuyor, ancak Wi-Fi bağlantısı aktif olduğu durumda konum bulma işlevi yerine getirilebiliyor. Bluetooth 4.0 desteğinin de tabletin barındırdığı kablosuz bağlantı özellikleri arasında yer aldığını belirtelim. Böylelikle iPad mini’yi Bluetooth destekli kulaklık, hoparlör, klavye gibi aksesuarlarla düzgün bir şekilde kullanmak mümkün hâle geliyor. Bu arada iPad mini’nin ivmeölçer, jiroskop ve pusula gibi sensörleri barındırdığını da belirtelim.
Yazılım
iPad mini ön inceleme yazısında da belirttiğimiz gibi iPad mini iOS 6.0 ile yüklü geliyor. Bu ürünü satın alanların cihazlarını en güncel sürüm olan iOS 6.0.1’e yükseltmeleri gerekiyor. Tabii ki, ürünün henüz belirli olmayan bir gelecekte Türkiye’de piyasaya çıkacak olan versiyonlarının iOS 6.0.1 ile ön yüklü gelmesi kuvvetle muhtemel.
iOS 6 ile birlikte sunulan ve detaylı incelemesinde paylaştığımız özelliklere iPad mini aracılığıyla ulaşmak mümkün. Mesajlar, FaceTime, Harita, Saat, Photo Booth, Notlar, Gazete Bayisi, Game Center gibi uygulamalar cihazda yüklü geliyor. Bunun yanı sıra Apple’ın geliştirdiği, ancak cihazlarda yüklü olarak sunulmayan iBooks, Podcast’ler gibi ücretsiz uygulamalara veya iPhoto ve iMovie gibi ücretli uygulamaları da App Store üzerinden indirmek mümkün. Tabii ki, Apple uygulamaları dışında da binlerce uygulamayı iPhone ve iPad’e indirmek mümkün.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi iPad mini’nin 7.9 inç’lik ekranının 1024 x 768 piksel çözünürlüğü koruması bu tabletin birinci ve ikinci nesil iPad’lerde düzgün olarak görüntülenen iPad uygulamalarını düzgün bir şekilde göstermesine olanak sağlıyor. Böylelikle iOS uygulama geliştiricilerinin uygulamalarını, daha iyi görüntülenmesi için farklı bir çözünürlüğe ölçeklemesine gerek kalmıyor. Halbuki iPhone 5’in ekranı 1136 x 640 gibi yeni bir çözünürlükle gelmiş, bu durum iPhone uygulama geliştiricilerinin uygulamalarını bu yeni çözünürlüklü Retina ekrana uyumlu hâle getirmesini zorunlu kılmıştı. Aksi takdirde altta ve üstte gösterilen siyah bantlarla uygulamaların bu cihazlarda, pek de hoşa gitmeyecek şekilde görüntülenmesi sağlanıyordu. iPad mini’nin ekranının geleneksel çözünürlüğü koruması sayesinde hem uygulama geliştiricileri hem de kullanıcılar için can sıkıcı bir durum oluşmuyor.
iPad mini’ye sadece iPad değil iPhone uygulamaları da yüklenebiliyor. Bu uygulamalar tam ekranda görünecek şekilde işletim sistemi tarafından ölçeklenebiliyor. Retina ekranlı iPad, iPhone uygulamalarını daha yüksek bir çözünürlükte ölçekliyor, böylelikle iPhone uygulamaları tam ekranda görüntülendiğinde yazılar daha net bir görünüme sahip oluyordu. Halbuki daha düşük çözünürlüklü iPad mini’de de eskisine benzer bir durum olduğunu görüyoruz. Yani, iPad mini’ye yüklediğiniz iPhone uygulamalarını tam ekran görünümünde açtığınızda özellikle yazılardaki pikselleşmeler dikkat çekiyor. Görüntü kalitesi çok iyi olmadığı için iPhone uygulamalarını tablette kullanmak pek tercih edilesi durum gibi görünmüyor.
Performans ve Batarya
Donanım bölümünde de belirttiğimiz gibi iPad mini ile iPad 2 aşağı yukarı aynı donanım özellikleriyle birlikte geliyor. 1 GHz’lik çift çekirdekli Apple A5 işlemci artık eskimiş olsa da standart çözünürlüklü iPad uygulamalarını düzgün bir şekilde gösterme fırsatı sunuyor. iPad mini ile geçirdiğimiz kısa süre boyunca yararlandığımız gazete ve dergi uygulamalarında ciddi bir performans sorunu veya takılmayla karşılaşmadık. iBooks uygulaması üzerinden kitap okurken de sayfa geçişlerinin tatmin edici bir hızda olduğunu söyleyebiliriz.
Özetleyecek olursak iPad mini, iPad 2’nin altından kalkabildiği her türlü yükün altından kalkabilecek nitelikte. Zaten iOS cihazlarının performansını ölçmek için sıklıkla başvurduğumuz Geekbench testinden iPad mini’nin aldığı 757 puanlık skorun, geçen yıl gerçekleştirdiğimiz iPad 2 testinde ve bu yılın başlarındaki iPad 3 testinde elde ettiğimiz sonuca yakın çıkması bizi şaşırtmadı. iPad mini boyutları itibariyle rahatlıkla taşınabilen ve kullanıcılarına her yerde mobil internet keyfi yaşatmayı amaçlayan bir cihaz. Hâl böyleyken cihazın Safari internet tarayıcısı da ayrı bir önem kazanıyor. Ekran çözünürlüğünün nispeten düşük olması masaüstü web sitelerinin genel görünümünde küçük boyutlu yazıların okunmasını biraz zorlaştırıyor. Bu nedenle kıstırarak yakınlaştırma yapmanız gerekebilir. Performans açısından baktığımızdaysa iPad mini’nin fazlasıyla tatmin edici bir performans sunduğu söylenebilir. 1489.7 ms +/- %0.3’lük sonuçla iPad mini’de yüklü olan Safari performans listesinin üst sıralarında kendisine yer bulmayı başarabiliyor.
Geekbench | SunSpider Benchmark | |
iPad mini | 757 | 1489.7 ms +/- %0.3 |
iPad 2 | 763 | 1806.6 ms +/- %0.5 |
iPad 3 | 767 | 1801.0 ms +/- %0.2 |
iPad mini’de 16.3 watt-saat’lik kapasiteye sahip bir batarya bulunuyor. Bu batarya dördüncü nesil iPad’de bulunan bataryanın neredeyse üçte biri oranında bir kapasiteye sahip. Buna rağmen ekranının küçük, aynı zamanda daha düşük çözünürlüğe sahip olması sayesinde iPad mini’nin tek bir şarjal 10 saate kadar Wi-Fi üzerinden internette gezinme, video izleme veya müzik dinleme fırsatı sunuyor. Pratikte bu katalog değerlerin tutturulduğunu söyleyebiliriz. Normal iPad gibi iPad mini’yi de 2-3 günde bir şarj etmek yeterli oluyor. Bu arada iPad için 10 veya 12 Watt’lık şarj adaptörünün kullanılmasına karşın iPad mini’nin kutusundan 5 Watt’lık bir şarj adaptörü çıkıyor, bunu da belirtmeden geçmeyelim.
iPad için çıkarılmış olan kamera adaptörleri iPad mini için de kullanılabiliyor. iPad mini Lightning portu barındırdığı için eski kamera aksesuarlarına sahip olanların Lightning-30pin adaptöründen edinmeleri gerekebilir. Gerekli aksesuarlar sağlandıktan sonra iPad mini’ye SD kartı üzerinden yapılan fotoğraf veya video transferinin hızlı bir şekilde gerçekleştiğini belirtelim. Bu durum fotoğraflarını paylaşmak veya düzenlemek isteyenlerin bilgisayarlarına olan ihtiyaçlarını ortadan kaldıran bir etken olabilir.
Kamera
iPad mini’nin arkasında 5 megapiksel çözünürlük destekli iSight kamera yer alıyor. Otomatik odaklı kamera arkadan aydınlatmalı, beş elementli, f/2.4 diyafram açıklıklı bir lens barındırıyor. iPhone ve iPod touch’ta yer alan flaşa karşın iPad mini de Retina ekranlı iPad gibi flaş barındırmıyor. iPad mini de cihazda yüklü gelen Kamera uygulaması yardımıyla çekim işlemlerini gerçekleştiriyor. Diğer iOS cihazlarında alıştığımız bu kamera arayüzünü kullanmak oldukça pratik. Bu arada iPad mini’nin boyutları da onunla fotoğraf ve video çekmeyi normal iPad’e göre daha kolay hâle getiriyor.
iPhone 5 ve iPod touch gibi güncel iOS cihazlarında panorama modu yer alsa da, iPad mini bu özellikten mahrum kalıyor. Benzer şekilde HDR modu da yok. Anlayacağınız karşımızda epey yalın hâlde bir kamera var. Buna karşın dokunarak odaklama ve pozlama ayarı yapma, çekilen fotoğraf ve videolara coğrafi konum etiketi ekleme özelliği iPad mini’nin 5 megapiksellik iSight kamerasında yer alıyor.
Galeri: iPad mini Kamerasından Fotoğraflar
[nggallery id=1104]
iPad mini ile çekilen fotoğrafların bir tabletten beklenen seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Renk doğruluğu açısından sonuç başarılı görünüyor. Parlaklık açısından da çok kötü olduğu söylenemez, yine de normale göre biraz solgun fotoğraflar çıktığını söylemek gerek. f/2.4 diyafram açıklıklı lens sayesinde iç ortamlarda da düzgün sonuçlar elde etmek mümkün. Ancak pozlama konusunda kamera bazı durumlarda pek de iyi sonuç vermeyebiliyor. Örnek fotoğraflarda da göreceğiniz gibi dış ortamda yaptığımız bazı çekimlerde fazla güneş ışığı fotoğraflarda istenmeyen sonuçların doğmasına neden olabiliyor. Kameranın makro performansı da fena sayılmaz. Nesneye bir hayli yaklaşarak net çekimler yapmak mümkün oluyor. Gece gerçekleştirilen manzara çekimlerinde de gürültünün fazla varolmadığı dikkat çekiyor.
Video: iPad mini Kamerasından 1080p Video
iPad mini de 1080p HD video kaydı yapabiliyor. Her ne kadar iPhone 5’teki kadar dengeli bir çekim olmasa da, iPad mini’nin barındırdığı optik stabilizasyon özelliği normale göre daha düzgün ve dengeli çekimlerin gerçekleştirilmesine olanak sağlıyor. Ortam sesleri de kaliteli bir şekilde kaydediliyor, ancak ortamdaki rüzgar seslerinin ara ara patlama yaptığı da dikkatimizden kaçmadı. Her ne olursa olsun, iPad mini’nin sahip olduğu kamera ihtiyaç duyulan durumlarda yaptığı Full HD video kaydıyla epey iş görecektir.
iPad mini’nin önünde yer alan FaceTime HD kamera da 1.2 megapiksel çözünürlükte fotoğraflar çekebiliyor. Aslında bu kamera genellikle görüntülü görüşmeler ve diğer uygulamalar için ayrılmış ancak arka aydınlatma ve dokunarak odaklama gibi özelliklerle de iş görüyor. Arka kamera varken bu kameraya pek iş düşeceğini düşünmüyoruz, ancak kendi kendisinin fotoğrafını çekmek isteyenler için bu FaceTime HD kamera yardımcı olacaktır. Üstelik bu kamera da 720p HD video kaydı yapabiliyor.
Multimedya
iPad mini de video ve müzik kodlayıcıları açısından diğer iOS cihazlarıyla aynı nitelikleri taşıyor. Yani, bu cihazın desteklediği format o kadar geniş değil. Cihaz .avi veya .mkv uzantılı dosyaları doğal olarak oynatmıyor. Bunun yerine H.264, MPEG-4, Motion JPEG formatları doğal olarak destekleniyor, biraz daha açık olacaksak genellikle uyumlu şekilde kodlanmış .m4v, .mp4 ve .mov dosyaları cihazda yer alan Videolar uygulaması tarafından oynatılıyor. Bu durumda desteklenmeyen formatlardaki videoların çeşitli yazılımlarla desteklenen formatlara dönüştürülmesi mümkün. Ancak bu zahmetli işlemle uğraşmak istemeyen için App Store’da çeşitli alternatifler bulunuyor.
Ancak bu alternatiflerin son zamanlarda AC3 ses eklentisi nedeniyle birtakım sorunlar yaşadığını söylemek gerek. Dolby’nin bu kodlayıcı için lisans ücreti talep etmesinin ardından bazı uygulamalar ses kodlayıcısını desteklemeyi bıraktı, bazıları App Store’dan kaldırıldı. Bu nedenle AC3 ile kodlanmış .mkv uzantılı yüksek çözünürlüklü dosyaların iOS cihazlarında oynatılmasında problem çıkabiliyor. Neyse ki, kullanıcıların App Store’dan satın alabilecekleri bir uygulama bu sorunları yaşamıyor. Kardeş sitemiz iPhoneTurkey’nin burada belirttiği gibi, CineXPlayer uygulaması AC3 kodlayıcısını destekliyor, bu sayede AC3 ses kodlayıcısı içeren videolar sorunsuz şekilde izlenebiliyor. Cihazlarında farklı formatta videoları izlemek isteyenlere bu paralı uygulamayı öneririz.
Müzik tarafında da farklı bir durum uyok. AAC, Korumalı AAC, HE-AAC, Audible, Apple Lossless, AIFF, MP3, MP3-VBR ve WAV formatları destekleniyor. Müzik aktarım işlemi iTunes üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu arada iPad mini de Airplay desteği barındırıyor. Bu sayede aynı ağa bağlı bir ses aygıtı veya Apple TV gibi Airplay desteği barındıran multimedya cihazı varsa, oynatma işlemi bu cihazlar üzerinden gerçekleştiriliyor.
iPad mini’nin alt kısmında yer alan hoparlörlerin epey iyi ses verdiğini söyleyebiliriz. Üstelik en yüksek seste bir bozulma veya patlama da gözlemlemedik. Cihazın kutusundan her zaman olduğu gibi herhangi bir kulaklık çıkmıyor.
Smart Cover
iPad küçülüp iPad mini hâline gelirken bu ürün için çıkarılmış olan Smart Cover kapak da boş durur mu? O da boyut küçülttü ve iPad mini’yi örtmeye uygun şekilde karşımıza çıktı. iPad mini’ye özel Smart Cover alıştığımız mantıkla çalışıyor. Parçalı kanatları sayesinde bir üçgen prizma formuna sokulabiliyor, böylelikle iPad mini için bir ayak veya yükseltici vazifesi görüyor. iPad mini’ye mıknatıslar yardımıyla tutunan bu kapağın için ekranı temizleme özelliği bulunan özel bir malzemeyle kaplı. Aynı zamanda kapak kaldırıldığında ekranın uyanması özelliği de mevcut.
Sonuç
iPad mini gerçekten uzun zamandır beklenen ve nasıl olacağı merak edilen bir cihazdı. Ürün tanıtılmadan çıkan sızıntılar sayesinde ürünün neye benzediği, ne gibi nitelikler barındıracağı hakkında az çok bilgimiz vardı. Ortaya çıkan ürün de bu nedenle pek şaşırtıcı olmadı. iPad mini tasarım ve ergonomi açısından oldukça tatmin edici, kullanımı da zevkli bir cihaz. Bu şekilde her yere rahatlıkla götürülebilecek bir ürün. Normal iPad belirli bir süre kullanıldıktan sonra, özellikle tek elde tutulurken, yorgunluk hissi verebiliyor. iPad mini’de böyle bir durum söz konusu değil. Bu durum iPad mini’yi sürekli ayakta olup gezenler için tercih edilebilir bir ürün kılıyor. Çantalarda da fazla ağırlık yapmayacağı kesin. Üstelik normal bir iPad’in barındırdığı her türlü unsuru barındırması da verimlilik açısından herhangi bir eksikliğe neden olmayacak gibi görünüyor.
Ne var ki, iPad mini’nin 1024 x 768 piksel çözünürlüklü ekranı biraz hayalkırıklığı yaratıyor, bu kadar çekici görünen bir cihaza pikselleri belli olan bir ekran doğrusu yakışmıyor. Belki Retina ekranlı iPad kullanmamış olanlar için bir sorun olmayabilir, ancak eğer Retina ekranın tadına bir kez vardıysanız, bundan sonrasında standart çözünürlüklü ekranı görmek oldukça rahatsız edici oluyor. Bu açıdan bakıldığında iPad mini biraz tad kaçırıyor. Her ne kadar performans açısından herhangi olumsuz bir durum görmemiş olsak da, Apple’ın 2012’nin sonlarına doğru çıkan bir cihazda 2011 model işlemciye yer vermesi de iPad mini gibi bir ürüne yakışmıyor.
Apple’ın Retina ekranı ikinci nesil iPad mini’ye sakladığına dair söylentilerin ortalıkta dolaşmaya başladığı söyleniyor. Zaten bizim de tahminimiz ikinci nesil üründe donanım bileşenleri tarafında daha fazla iyileştirme yapılacağı yönünde. Bu durumda iPad mini için şimdilik acele etmemek daha iyi gibi görünüyor. Özellikle de hâlihazırda bir iPad’i bulunanlar için. İlk kez iPad satın alacak olanların ise ihtiyaçlarını, beklentilerini iyice düşünüp ona göre karar vermelerinde fayda var. Eğer sürekli gezen, taşınabilirliğe performanstan daha önem veren biriyseniz o hâlde seçiminiz iPad mini olabilir. Ancak iPad’i daha çok evde kullanmak istiyorsanız, fazla bir yere götürmek istemiyorsanız, o hâlde tercihinizi Retina ekranlı iPad’den, özellikle dördüncü nesil iPad’den yana kullanmanızı tavsiye ederiz.