iPad, 27 Ocak 2010 tarihinden düzenlenen bir Apple etkinliğinde, o zaman hayatta olan Steve Jobs tarafından tanıtılmıştı. iPad, yepyeni bir ürün segmentinin başlangıcını yaptı. Aslında Microsoft, 2000’li yıllarda tablet bilgisayar konseptini yaygınlaştırmaya yönelik bazı adımlar atmıştı, ancak iPad ile birlikte her şey sil baştan yeniden tasarlandı. iPad, yeni bir pazar oluşturdu, Apple’ın arkasından diğer üreticiler de geldi. Ancak geldiğimiz noktaya baktığımızda, tablet pazarında fazla oyuncunun kalmadığını, Apple’ın da iPad ve türevleriyle hâlâ liderliği elinde bulundurduğunu görüyoruz.
Orijinal iPad modeli, 3 Nisan 2010 tarihinde yurt dışında satışa sunulmuştu. Bu tabletin Türkiye’de resmi olarak satışa sunulması epey tartışmalı oldu. O zamanlar Apple Türkiye’de bizzat faaliyet göstermiyordu, iPhone dışındaki ürünler yetkili satıcı Bilkom tarafından pazara sunuluyordu. Bilkom, iPad’i resmi olarak satışa sunmakta epey gecikti. 2010’un sonuna geldiğimizde iPad’in resmi olarak ülkemizde satışa çıktığını gördük. Bundan önce paralel ithalat yoluyla, aralarında Migros’un da bulunduğu birçok satış noktasında iPad satılmıştı. Tabii ki, yurt dışından iPad satın alan birçok tüketici de oldu.
Videoda birinci nesil iPad’i en son nesil iPad Pro ile karşılaştırıyoruz. Aradan geçen uzun zaman boyunca iPad’in nereden nereye geldiğini açık şekilde görmek mümkün oluyor. Apple, iPad’i ilk kez tanıtırken “post-PC”, yani PC sonrası deyimini sıklıkla kullanıyordu. Şimdiyse iPad Pro’nun PC’nin yerini alan güçlü bir alternatif olarak sunulduğunu görüyoruz.
Ekran çözünürlüğü, tasarım ve bunun gibi birçok unsur bakımından iPad’in geliştiği videoda açık şekilde görünüyor. Örneğin, kalınlığa baktığımızda, orijinal iPad’in 13 mm’yi geçen kalınlığına karşın iPad Pro 11’in sadece 5.9 mm kalınlığa sahip olduğunu görüyoruz. Benzer durum ağırlık için de geçerli. İlk iPad’in ağırlığı 700 gr’ye yakın iken, iPad Pro’da 500 gr’nin altındaki ağırlığıyla tabletlerin ne kadar hafiflediğini gözler önüne seriyor.
2010 model iPad sayesinde, bir zamanlar ne kadar geniş ekran çerçeveli tabletler kullandığımızı da hatırlıyoruz. Halbuki şimdi, ince ve neredeyse sıfır denebilecek kalınlıkta çerçeveler moda. iPad Pro da, değişen tasarımıyla birlikte bu eğilime uyum gösteriyor. Orijinal iPad’de ekran gövde oranı yüzde 63 seviyesinde iken, iPad Pro 11’de bu oran yüzde 83’e çıkıyor. Tabii ki, ana ekran düğmesi de bu uğurda feda ediliyor.
Kamera da birinci nesil iPad’de bulunmayan bileşenlerden bir tanesiydi. Ne önde ne de arkada kamera yoktu. Ancak tabletle fotoğraf veya video çekme fikri, ya da görüntülü görüşme yapma o zamanlar o kadar öncelikli değildi. Zaten Apple, FaceTime’ı da henüz tanıtmamıştı. Kamera ancak iPad 2 ile birlikte Apple’ın tabletine gelmişti.
Video sayesinde iPad’in yaklaşık on yılda nereden nereye geldiğini görüyoruz. Bakalım, bir on yıl kadar sonra nasıl bir iPad göreceğiz? Katlanabilir ekranlı mı, rulo yapılabilir türden mi? Yorumlarınızı aşağıya bekliyoruz.
