Bilim ve teknolojinin buluştuğu noktada, New York şehrinin simgesel Union Meydanı üzerinde devasa bir saat bulunuyor. Bu saat, İklim Saati olarak adlandırılan ve dünyanın, iklim değişikliğinin felaket boyutlara ulaşmasını durdurmak için ne kadar süresi kaldığını gösteren bir uyarı mekanizması.
Güncel hava durumunu yaşayanlar, durumun ne kadar kötü olduğunu zaten biliyor olmalı. Ayın başında dünyanın tarihindeki en sıcak hafta yaşandı ve Kuzey Yarımküre genelinde hâlâ sıcaklık rekorları kırılıyor. Ve bu, iklim değişikliğinin tehlikeli yeni aşırılıklara yol açmasının yalnızca bir yolu olarak nitelendiriliyor.
Günümüzde, fosil yakıtların yanması sonucu oluşan karbondioksit salımları nedeniyle, dünya, Sanayi Devrimi öncesine göre ortalama 1.1 santigrat derece daha sıcak. Bu artış, daha yoğun sıcak hava dalgaları, orman yangınları, fırtınalar ve deniz seviyesindeki yükselmeyi tetikliyor. İşte bu nedenle, Paris Anlaşması’nın bir parçası olarak, dünya liderleri gezegenin ısınmasının daha fazla artmaması konusunda anlaştı.
İklim Saati, sürekli CO2 salımlarının en az 1.5 derecelik küresel ısınmayı tetikleyeceği sürenin ne kadar kaldığını gösteriyor. Bu 1.5 derecelik ısınma, Paris Anlaşması kapsamındaki küresel iklim hedeflerinin kilit bir eşiği. Bugün itibariyle, saatteki kalan süre altı yıla düştü. Yani, insanlar önümüzdeki beş yıl boyunca kabaca aynı miktarda CO2 salımına devam ederse, iklim değişikliğini sadece 1.5 derecelik bir ısınmaya sınırlayamayacağız.
İklim Saati: Küresel iklim hedeflerine dikkat çeken bir simgesel uyarı
İklim Saati’nin kurucuları, düşen süreye dikkat çekmek amacıyla beş kıtada etkinlikler düzenliyor ve bunu bir İklim Acil Durum Günü olarak adlandırıyor. Bu etkinlikler, 2020 yılından bu yana Union Meydanı’na bakan dev dijital saatin altında bir anma töreni de içeriyor.
Yukarıda belirtildiği gibi, İklim Saati bir aktivizm formu olarak başladı ve insanların bir “kıyamet saati” olarak gördüğü bir sembol haline geldi. Union Meydanı’ndaki İklim Saati, aslında sadece 2020 yılındaki New York İklim Haftası sırasında görüntülenmesi planlanan bir sanat enstalasyonuydu. Ancak bu saat, 1999 yılında Metronome adlı bir sanat enstalasyonu olarak açılan 24 saatlik saati kalıcı olarak yerine geçmiş durumda.
Saat, Berlin’deki Küresel Topluluk ve İklim Değişikliği üzerine Mercator Araştırma Enstitüsü’nün (MCC) verilerini yansıtıyor. Tam olarak küresel ortalama sıcaklıkların 1.5 derece Celsius üzerine çıkabileceği tarihe doğru geri saymıyor. Bunun yerine, insanların en az 1.5 derecelik bir ısınmayı tetikleyecek kadar karbondioksit kirliliği üretmeden önce ne kadar sürenin kaldığını tahmin ediyor.
Tüm bunlar, global emisyonların 2019’daki hızına benzer bir hızda sürmesi varsayımına dayanıyor. Ne yazık ki, kirlilik, pandemi öncesi seviyelere geri döndü. Geçen yıl, enerjiyle ilgili CO2 emisyonları için bile rekor bir yükseklikteydi.
Bu durum, İklim Saati’nin her dakikasını önemli kılıyor. Ayrıca Union Meydanı’ndaki ekran, dünyayı küresel ısınmayı 1.5 dereceye sınırlamak için gereken “hayat hattı”na tutunabilecek kilit referans noktalarını da gösteriyor. Bu hayat hatlarından biri yenilenebilir enerjiye geçiş ve saat, dünya enerji tüketiminin ne kadarının yenilenebilir enerji kaynaklarından geldiğini periyodik olarak gösteriyor. Bugün itibarıyla bu oran yaklaşık yüzde 14.
İklim Saati’nin kurucularından olan Matt Peterson, “Hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Enerji altyapısı ve yapısal değişiklik, birkaç ay içinde yapılabilecek bir şey değil. Bu, on yıllar alabilecek bir süreç” diyor. Ayrıca, “Sadece hükümetlerin ve büyük şirketlerin değil, herkesin bu sürece katkıda bulunması gerekiyor” diye ekliyor.
Yenilenebilir enerjiye geçişin rolü
İklim değişikliği ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiştir. Bugün, rüzgar ve güneş enerjisi, elektrik üretiminin önemli bir parçası haline gelmiştir ve bu oranın daha da artacağı öngörülüyor.
Örneğin, Türkiye, güneş enerjisini maksimum seviyede kullanmak için mükemmel bir konuma sahip. Türkiye’nin bu alanda yaptığı çalışmalar, enerji tüketiminin büyük bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamasını mümkün kılabilir. Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerji miktarını artırmak yer alıyor. Bu hedefler, iklim değişikliğinin önüne geçmek ve İklim Saati’ni durdurmak için büyük önem taşıyor.
Bu süreçte, yenilenebilir enerjiye geçişte, her birimiz önemli bir rol oynayabiliriz. Kendi yaşam tarzlarımızı değiştirmek, enerji tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek ve daha sürdürülebilir seçeneklere yönelmek, bu durumda büyük bir fark yaratabilir.
Sonuç: Zaman daralıyor
İklim Saati, dünyanın karşı karşıya olduğu acı gerçeği ifade ediyor: Zaman daralıyor. Ancak, bu durum aynı zamanda, her birimizin bu mücadelede önemli bir rol oynayabileceği ve iklim değişikliğini durdurmak için çözümler geliştirebileceği anlamına da geliyor.
Önümüzdeki beş yıl, dünyanın kritik 1.5 derecelik ısınma eşiğini aşmaması için belirleyici olacak. Bunu başarmanın tek yolu, hükümetler, iş dünyası ve bireylerin birlikte hareket etmesi ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratma konusunda kararlı olmalarıdır.