Huawei geçen yıllarda amiral gemisi Android telefonunu tanıtmak için genellikle nisan aylarını beklerdi. Ancak şirket bu yıl daha erken davrandı ve yepyeni P serisi amiral gemisi telefonu Huawei P10’u daha büyük ekranlı ve biraz daha üstün özellikli P10 Plus ile birlikte duyurdu. Huawei P10 ve P10 Plus, günümüzün üst sınıf amiral gemisi akıllı telefon standartlarını tutturan tasarımlara ve genel özelliklere sahip.
Öncelikle tasarımdan başlayalım. Huawei son yıllarda sadece üst segmentte değil, orta segmentte de çıkardığı metal gövdeli ve kaliteli akıllı telefonlarla biliniyor. Huawei P10 ve P10 Plus’ta da bu çizgi korunuyor. Her iki telefonun da köşeleri yuvarlak, aynı şekilde kenar profilinde de hafif bir kavisli yapı söz konusu. Buna ince profili de ekleyin. 7 mm. ile her iki telefon da akıllı telefon standartlarının altında kalınlığa sahip. Ayrıca her iki telefonun ekranlarının uzun kenarlarını saran çerçeve kalınlığı çok düşük. Bu da kenardan kenara uzanan ekranın formunun elde edilmesini sağlıyor. Özellikle P10’a baktığınızda, tıpkı iPhone 5 ve 5s gibi, ince ve uzun bir akıllı telefon görünümünde olduğu dikkatinizi ilk çeken detaylardan biri olacaktır.
Huawei, P10’un 5.1 inç ekranı için Full HD çözünürlüğü yeterli görmüş. Gerçekten de, daha fazlasına gerek yok. Telefonun IPS-NEO LCD ekranı canlı renklere ve yeterli şiddette parlaklığa sahip. P10 Plus’ta ise 5.5 inç ekran 1440 x 2560 piksel çözünürlükle sunuluyor. Renk doğruluğu ve parlaklık için P10’un ekranı için sıraladığımız yorumlar bu ekran için de geçerli. Yüksek piksel yoğunluğu sayesinde gayet keskin ve net yazılar, grafikler eşliğinde Huawei P10 Plus’ın sunduğu görsel zevk daha üst seviyelere çıkacaktır.
Her iki telefonun arkasında da çift lensli kamera sistemleri görüyoruz ve yine Leica’nın imzası var. P9’a göre biraz daha geliştirilen kamera sistemleri daha keskin ve detaylı fotoğrafların çekilmesini sağlıyor. Bunun yanı sıra arka planı bulanık, bokeh fotoğrafların çekiminde de elde edilen sonucu daha iyi hâle getiriyor. Gerçekten de çektiğimiz birkaç kare hem bokeh efekti açısından, hem keskinlik ve detaylar açısından fazlasıyla doyurucuydu.
Huawei her iki telefonda da 20 megapiksel ve 12 megapiksel lenslere yer veriyor. Ancak 12 megapiksel çözünürlüklü sensörler iki telefonda da farklı diyafram açıklıklarına sahip. P10’da f/2.2, P10 Plus’ta ise f/1.8 lensler bulunuyor. Aradaki farkın ne olduğunu anlamak için karşılaştırmalı çekimler yapmak gerekiyor, ancak şu an için bu imkan bulunmuyor. Her ne olursa olsun, iki telefonun da düşük ışık koşullarında tatmin edici sonuçlar vereceğini tahmin ediyoruz.
Kamera arayüzü konusunda düşünceler biraz karışık… Kamera uygulamasını ilk açtığımızda hangi ikonun ne işe yaradığını anlamakta bir süre için zorlanabilirsiniz. Ancak daha sonra parmağınızı sağa veya sola kaydırdığınızda çekim modlarının ve kamera ayarlarının karşınıza çıktığını göreceksiniz. Bu pratiklik Kamera uygulaması için başlangıçta sahip olduğumuz olumsuz düşüncenin değişmesinde büyük br paya sahip oldu. Monokrom modu da mevcut, yani siyah-beyaz fotoğraflar çekebilirsiniz. Ne de olsa, Leica lenslerden bir tanesi monokrom niteliğe sahip.
P10 ve P10 Plus’ın önünde 8 megapiksel selfie kameraları bulunuyor. Huawei, eklediği artistik portre özelliği sayesinde arka planı bulanıklaştırılmış selfie fotoğrafları çekmeye izin veriyor. Geçen yılın modelleri ön kameralar bakımından epey başarılıydı. Huawei’nin bu başarıyı bu yıl da tekrarladığını düşünüyoruz.
İşletim sistemi tarafında; her iki telefonda da Android 7 Nougat yüklü olarak geliyor. Üstünde de Huawei’nin Emotion UI 5.0 kullanıcı arayüzü mevcut. Eskisine göre daha sade olan bu kullanıcı arayüzü özelleştirilebilir ve değiştirilebilir temalara, kullanıcı ikon küme seçeneklerine sahip. Saf Android kullanıcı arayüzünden hoşlananlar Emotion kullanıcı arayüzünün yoğun özelleştirmelerinden zevk almayabilir. Neyse ki, karşımızda Android telefonları var, her şeyin bir alternatifi rahatlıkla bulunabilir.
P10 ve P10 Plus’ın ekranlarının altında parmak izi okuyucusunun entegre edildiği ana ekran tuşları mevcut. Aslında bunlara tuş yerine dokunmatik alan demek daha doğru. iPhone 7’de ve HTC 10’daki ana ekran tuşlarına benzeyen dokunmatik alanların tepkiselliği bir hayli yüksek. Bir düğmeye basar gibi bastığınız anda, ana ekrana dönebilirsiniz. Bu tuşun iki yanında Android’in geri ve çoklu görev gibi diğer iki navigasyon unsurunu görmüyoruz.
Huawei, bu tuşların işlevlerini ana ekran tuşuna atadığı dokunmatik hareketlerle çözüyor. Örneğin parmağınızı ana ekran tuşunun sağından soluna doğru sürükleyerek çoklu görev ekranına ulaşabilirsiniz. Doğrusu bu navigasyon yöntemini pek kullanışlı bulmadık. Belki zamanla alışmak mümkün olabilir, ancak ne zaman çoklu görev ekranını açmak istesek, çoğu sefer kendimizi ana ekranda bulduk. Neyse ki Huawei, ekran üstü sanal navigasyon kontrollerini de kullanma fırsatı sunuyor.
Huawei P10 ve P10 Plus’ın yeşil gibi iddialı bir renk seçeneği de var. Diğer renkleri de gayet hoş görünüyor, ancak yeşilin gerçekten de telefona farklı bir hava kattığını söylememiz gerekiyor.
Huawei P10 ve P10 Plus, amiral gemisi telefonlara yakışır niteliklere sahip. Birçok açıdan sahiplerini tatmin edecek olan bu telefonlar, uygun fiyatlandırdıkları takdirde pazarda epey alıcı bulabilir.