Huawei Mate X3 İncelemesi

Katlanabilir telefonlar giderek daha fazla ilgi çeken bir ürün segmenti hâline geliyor. 2019 yılında ilk örneklerini gördüğümüzden bu yana, bu ürünler tasarım, boyut, malzeme kalitesi ve kullanıcı deneyimi gibi birçok alanda gelişim gösterdi. Huawei, katlanabilir telefonlar denilince akla gelen ilk oyunculardan biri, hatta bundan dört buçuk yıl önce, bizim de bizzat lansmanında bulunduğumuz Mate X ile bu segmentte ilk başlangıç yapanlardan biri olmuştu. O zamandan bu yana pazara birçok oyuncu dahil oldu, ancak Huawei, ilk başlamanın vermiş olduğu avantajla birlikte farklı ve yeni işler ortaya koydu. Bu yılın başlarında tanıştığımız ve yakın zamanda Türkiye’de satışa sunulan Mate X3 bunun güzel bir örneği. İnceliğiyle etkileyen ve bir katlanabilir telefonda gelişmiş kamera sisteminin sunulabileceğini gösteren Huawei, pürüzsüz bir kullanıcı deneyimi için de önemli özellikler sunuyor. Huawei Mate X3 inceleme yazısı ve videosunda, yaklaşık 10 gündür ana telefonlarımızdan bir tanesi olarak kullandığımız bu katlanabilir telefonla ilgili yorumlar aktarıyoruz.

Huawei Mate X3 inceleme: Tasarım

Huawei, Mate X3’ü tasarlarken iki farklı deneyimi de en iyi şekilde sunmayı hedeflemiş. Cihaz kapalı durumdayken 11.8 milimetrelik kalınlık ile normal bir akıllı telefon ile karşılaştırılabilir değerlerde geziniyor. Açıldığında ise 5.3 milimetre ile, tablet kalınlıkları içinde ilk 10’a girmeyi başarıyor. Gerçekten de bu incelik, Mate X3’ü açık biçimde tutup kullanmayı çok kolay hâle getiriyor. Benzer şekilde, cihaz katlanmış durumdayken, öndeki dış ekranda kullanım, normal bir akıllı telefonu kullanmaktan farklı bir his vermiyor. Dıştaki ekranın boyunun çok uzun olmamasının da bunda bir etkisi var.

Zaten selefi Mate X2 ile karşılaştırıldığında, Mate X3 hem boy hem de en bakımından daha küçültülmüş değerlere sahip. Aynı şekilde kalınlığın da o modele göre dikkate değer oranda azaltıldığını görüyoruz. Aslında bu değerlerle Mate X3, şu anda pazardaki en büyük rakibi olan Galaxy Z Fold 4’ün de önünde gelmeyi başarıyor. Huawei’nin özenle belirlediği ebatlar sayesinde, yukarıda da belirttiğimiz gibi X3, kapalıyken bir akıllı telefon hissini, açıkken de tablet hissini iyi şekilde veriyor.

Benzer bir durum 239 gramlık ağırlığı için de geçerli. Bu değer sayesinde büyük ekranlı bir akıllı telefon için makul kabul edilen ağırlık sınırları içinde kalırken diğer yandan da bir tablet gibi kullanılırken de uzun süre boyunca yorgunluk hissi yaratmamış oluyor. Huawei, Mate X3’ün ağırlığını en uygun sınırda tutmak için yenilikçi malzemeleri tercih etmiş. Gövde tarafında ultra hafif ve güçlü alüminyum, çelik-alüminyum kompozit metal ve bakır-alüminyum kompozit metal kullanılmış. Ekran tarafında ise ultra hafif karbon fiber ve silikon bazlı nanomalzemeler tercih edilmiş. Bu malzemeler, ağırlığı düşük tutarken sağlamlığı da daha yüksek seviyeye çıkarmaya yardımcı oluyor.

Huawei’nin bu kadar ince bir telefon tasarlarken sınırlayıcı faktörleri de göz önünde bulundurmalıydı. Örneğin, USB-C portundan daha ince bir telefon yapamazsınız. Telefonun alt kenarına baktığınızda, USB-C portunun profille neredeyse tamamen aynı kalınlıkta olduğunu görürsünüz. Huawei, bunu başarmak için entegre yapıda bir tasarım geliştirmiş ve şimdiye kadarki en ince Tip-C modülünü elde etmeyi başarmış. Bunun dışında kenarda yer alan parmak izi okuyuculu güç düğmesi de telefonun profiliyle aynı kalınlığa sahip. Ses tuşları biraz daha ince olmasına rağmen rahat biçimde kullanılıyor. Bunun kalınlığı ve derinliği de iyi biçimde ayarlanmış.

Huawei’nin tasarıma kafa yorması burada bitmiyor. Şirket, Mate X3 için yepyeni, yeni nesil ve çok boyutlu bir menteşe tasarımı geliştirmiş. Kullanılan hafif ve dayanıklı malzemeler, telefonun ağırlığını artırmadan sağlamlık sağlarken telefonun katlanabilir ekranının kararlı biçimde açılıp kapanmasını sağlıyor. Ekran tamamen katlanmış durumdayken Mate X3, normal bir akıllı telefonun sağlamlığını, kararlılığını hissettiriyor. Açıldığında ise bir tablet gibi duruyor, menteşeyle bağlanmış iki kanat da birbirinden bağımsızmış gibi oynama yapmıyor.

Menteşenin en büyük artılarından bir tanesi, su damlası biçiminde yapıya sahip olmasına bağlı olarak, telefon katlı hâldeyken iki kanat arasında boşluğun kalmaması oluyor. Samsung’un katlanabilir telefonlarına baktığımızda, bunların katlı durumdayken arasında boşluk kaldığını görüyoruz. Bu durum telefon cepte taşınırken, cepte bulunan ufak toz partiküllerinin ekran tarafından çekilmesine neden oluyor. Mate X3’te ise iki kanat birbiriyle sıkı biçimde buluştuğu için araya toz veya başka bir parçacık girmiyor. Böylelikle daha temiz bir iç ekran her zaman kullanımda oluyor, özellikle ekranın kenarlarında veya köşelerinde toz tabakası görmüyorsunuz.

Katlanabilir telefonlarda aradığımız özelliklerden bir tanesi de içerideki katlanabilir ekranın tamamen düz biçimde açılmasının yanı sıra farklı açılarda da kullanıma izin vermesidir. Huawei Mate X3 bu alanda gereksinimleri fazlasıyla karşılıyor. Huawei’nin Flex-Stop olarak adlandırdığı özellik, menteşenin dik, 45 derece veya 110 derece gibi, sık kullanılan açılarda kararlı biçimde durmasını sağlıyor. Aslında 110 derecenin ötesindeki açılarda da menteşe kararlı biçimde duruyor, ancak belirli bir açıdan sonra fizik kuralları devreye giriyor ve telefonun ağırlık merkezi diğer tarafa kaydığı için telefon yüzeye menteşe doğrultusunda oturuyor. Bu da pek pratik bir kullanım oluşturmuyor. Herne olursa olsun, Flex-Stop menteşe sayesinde, örneğin video izlerken bir stant kullanmanıza gerek kalmıyor. Ya da arka kamerayı kullanarak hızlı çekim yapmak istediğinizde bir tripoda ihtiyaç duymazsınız. Bu gibi farklı kullanım senaryoları için Flex-Stop büyük sağlamlık ve esneklik sunuyor.

Huawei Mate X3’ün dikkat çeken önemli özelliklerinden birisi de IPX8 ile belgelenen suya dayanıklılığı oluyor. Bu telefon, 1,5 metre derinlikte suda 30 dakika boyunca hiçbir şey olmadan kalabiliyor. Böylelikle yazın deniz veya havuz kenarında telefonu rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ya da sağanak yağış altında telefonu kullanmak zorunda kalırsanız, telefonun üstüne sıvı dökülürse, herhangi bir şey olmayacağını bilmek güzel olacaktır. Bu arada Mate X3’ün hem iç hem de dış ekranını ıslak ellerle kontrol edebilirsiniz.

Arka tarafa baktığımızda, bu bölümün tasarımının da Huawei’nin üst sınıf akıllı telefonlarıyla aynı çizgide olduğunu görüyoruz. Özellikle kamera modülünün simetrik tasarımı dikkat çekiyor. Aslında Huawei’nin Mate serisi bazı telefonlarından bildiğimiz klasik kamera modülü tasarımı, yeni bir dille sunuluyor. Üç tane kamera ve lazer odak sensörü bir matris oluşturacak biçimde yerleştirilmiş. Bunların merkezinde ise ayrı bir sensör ve flaş yer alıyor. Bu kamera modülü 29 adımlı bir işlemle hazırlanmış, elmas bıçakla hassas biçimde kesilmiş ve şekillendirilmiş, 12 saat boyunca rafine parlatma işleminden geçmiş bir yapıyla tamamlanıyor. Bu ince ve titiz işçilik sadece kamera modülüne değil, telefona da ayrı bir hava katıyor.

Kamera modülünün dışında arka yüzün diğer özelliklerine baktığımızda, iki farklı rengin iki farklı malzemeyle sunulduğunu görüyoruz. Eğer bizim elimizdeki test ürünü gibi Siyah rengi tercih ederseniz, iz bırakmayan kumlu yüzey cam tasarımına sahip bir arka yüz bulunacak. Koyu Yeşil renk seçeneğinde ise ince vegan deri kullanılıyor. Siyah rengin arkasındaki kumlu yüzey, gerçekten de mat yüzeyiyle kiri, parmak izini fazla tutmuyor ya da göstermiyor. Sürtünme çok değil, ancak ergonomik tutuşa katkısı hâlâ mevcut. Aslında kutudan arka kapağa ve ön bölüme ayrı ayrı yerleştirilebilen kapaklar çıkıyor, ancak Mate X3’ü test ettiğimiz süre boyunca bunları kullanmadık. Telefonun ince, kaliteli ve sağlam yapısı, onu çıplak biçimde kullanmayı daha zevkli hâle getiriyor.

Mate X3’ün sağlamlığı sadece menteşede veya gövdede kullanılan hafif, ancak dayanıklı materyallere bağlı değil. Huawei, daha önce Mate 50 Pro ve P60 Pro gibi amiral gemisi telefonlarında kullandığı dayanıklı Kunlun Glass camı dış ekranda da kullanıyor. Bu camın kullanımı, Huawei’nin belirttiğine göre Mate X3’e, selefi Mate X2’ye göre 10 kat daha yüksek düşme direnci getiriyor. Dış ekran için yüksek koruma sunmakla sınırlı kalmayan Huawei, içteki ekranda darbe direncini Mate X2’dekine göre 4 kat artırmış. Yepyeni bir kompozit ekran yapısı var. Dıştan içe doğru koruma, tampon, bariyer ve görüntü katmanlarıyla bu katlanabilir ekranın darbelere dayanıklılığı garanti altına alınıyor. Gerçekten de içteki ekranı kullanırken elde ettiğimiz his ve deneyim, normal bir ekrandan çok farklı görünmüyor.

Huawei Mate X3 inceleme: Ekran ve Ses

Bir önceki bölümü ekranların dayanıklılığı artıran koruma sistemleriyle kapatmıştık. Şimdiyse Mate X3’ün içte ve dışta yer alan ekranları hakkında biraz daha detaylı bir şekilde konuşalım. Mate X3’ün içte yer alan katlanabilir OLED ekranı 7.85 inçlik köşeden köşeye uzunluğa sahip. 2496 x 2224 piksel çözünürlükle 426 ppi gibi, büyük ekranda Full HD+ çözünürlüğün sundğundan daha yüksek bir piksel yoğunluğu sunuyor. 120 Hz adaptif yenileme hızı ile kullanıcı arayüzü geçişlerinde akıcılık sağlarken oyunlarda da gerçekçiliğin artmasını sağlıyor. Ekran 1440Hz PWM Dimming ve düşük ışıkta göz koruma gibi özelliklere de sahip.

Katlanabilir ekranın yüksek parlaklığı ve geniş görüş açısı, her ortamda ve telefonun karşısında birden fazla kişi varken en iyi görüntüleme deneyimini elde etmeyi sağlıyor. Ekranın yansıması yüksek olmadığı için dışarıda, parlak güneş ışığı altında da telefonu kullanmak, kamera veya navigasyon gibi işler için büyük ekranı kullanmak mümkün oluyor. Ekranın sahip olduğu en-boy oranı, tabletlerde pek karşımıza çıkmayan bir oran, bu nedenle video izlerken altta ve üstte kalın siyah çubuklar oluşuyor. Ancak telefonu yataya çevirmeden de iyi bir video izleme deneyimi elde ediliyor. Yatayda ise görüntü boyutu daha da arttığı için daha ideal bir durum ortaya çıkıyor. Üstelik hoparlörlerin alt ve üst kenara yerleştirilmiş olması, sesin de yatayda daha iyi bir şekilde stereo etkisi yaratmasını sağlıyor.

Mate X3’ün büyük katlanabilir ekranı, telefondan bir tablet kullanım deneyimi elde etme konusunda büyük bir avantaj sağlıyor. Üstelik Huawei, kullanıcı arayüzünü de katlanabilir ekranla daha rahat kullanacak şekilde düzenlemiş. Ana ekran, telefon açık durumdayken iki paneli birlikte gösterecek biçimde yeniden düzenleniyor. Huawei’nin tabletlerinden bildiğimiz uygulama çoğaltıcı, Petal Klip gibi destekleyen uygulamalarda ikincil sayfaların ekranın diğer yarısında, bir akıllı telefon görünümünde ve rahatlıkla kullanım sağlayacak biçimde açılmasını sağlıyor. Öte yandan Notlar ve bunun gibi uygulamalarda da tabletlerdekine benzer bir düzen elde edilebiliyor. İki farklı uygulamayı aynı anda yan yana kullanma konusunda da Mate X3’ün ekranı büyük kolaylık sağlıyor. Örneğin bir yandan Zoom’da görüntülü görüşme yaparken bir yandan diğer pencerede gelen mesajlarınızı veya e-posta iletilerinizi kontrol edebilirsiniz.

Ekran ayarları içinden uygulamaların büyük ekranda nasıl davranacakları konusunda davranışlarını belirleyebilirsiniz. Örneğin, Twitter uygulaması varsayılan olarak ekrana genişletilmiş biçimde açılıyor, bu da resimli tweet’ler içinde dolaşmayı biraz daha zahmetli hâle getiriyor. Benzer bir durum Instagram için de geçerli. Bu gibi uygulamaları daraltılmış görünümde açarak biraz daha akıllı telefon uyumlu tasarıma doğru ilerleyebilir, katlanabilir ekranda bunları çok daha rahat biçimde kullanabilirsiniz.

Üstelik Huawei, iç ve dış ekranı kesintisiz kullanma konusunda da büyük bir başarı gösteriyor. Örneğin iç ekranda bir Netflix videosu izlerken telefonu kapattığınızda, video otomatik olarak dış ekrana aktarılıyor ve kesintisiz biçimde oynatılıyor. Benzer durum diğer uygulamalar için de geçerli. Ancak bazı uygulamalarda, düzen değişikliğinin desteklenmediği ve uygulamanın tekrar başlatılacağı şekilde uyarılar da gördük. Her ne olursa olsun, iç ve dış ekranlar arasında pürüzsüz geçiş, Mate X3’ü kullanmayı daha zevkli ve verimli hâle getiriyor.

Bir önceki bölümde Huawei Mate X3’ün menteşe yapısının sağladığı sağlamlık ve avantajlardan detaylı biçimde bahsetmiştik. Bu yapının sağladığı bir başka önemli katkı da katlanabilir ekrandaki katlanma izinin nispeten daha az görünmesi oluyor. Parmağınızı menteşe boyunca gezdirdiğinizde, oluğun daha sığ olduğunu hissedeceksiniz. Bunun getirisi, ekrandaki kat izinin daha belirsiz olması oluyor. Ekrana tam karşıdan bakarken kat izi neredeyse hiç farkedilmiyor. Ancak ekrana belli bir açıyla bakarsanız veya ekranda beyaz renkli bir arka plan hakimse, kat izi daha belirgin hâle geliyor.

Mate X3’ün dışındaki ekran 6.4 inçlik köşeden köşeye uzunluğa, 2504 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip. Burada da 426 ppi piksel yoğunluğunu görüyoruz. OLED ekran, 1440Hz PWM karartma ve düşük ışık göz koruma teknolojilerine sahip. 120 Hz maksimum yenileme hızı burada da var. Ancak içteki ekrandan farklı olarak LTPO teknolojisi kullanılmış. Yani ekranın yenileme hızı 1 Hz seviyesine kadar inebiliyor. Bu durum Mate X3’ün kapak ekranında Always-on, yani sürekli açık ekran özelliğinin pil ömrüne olumsuz etkide bulunmadan çalışmasına büyük katkısı oluyor.

Her iki ekranın renk modunu ve sıcaklığını Ekran ayarları içinden ayarlamanız mümkün. Normal renk modunda renkler biraz daha sıcak tarafa kayıyor gibi görünüyor. Canlı renk beyazları biraz daha olması gerektiği gibi gösteriyor ve bizim gibi birçok kişinin bu renk modu ayarından daha fazla memnun kalacağını düşünüyoruz.

Huawei Mate X3’ün iki ekranı da internette gezinme, sosyal medya uygulamalarını kullanma, video izleme gibi işler için kullanışlı. Yukarıda belirttiğimiz gibi, katlanabilir telefonda iki adet hoparlör var. Bunlar alt ve üst kenara yerleştirilmiş. Özellikle telefonu yatay biçimde tutup kullanırken stereo ses etkisini iyi biçimde veriyor. Ses çıkış şiddeti yüksek, baslar ve tizler dengeli, çevresel ses etkisi de yüksek. Bir amiral gemisi telefona yakışır ses sistemi var. Kulaklık için en güzeli ise Huawei FreeBuds serisi kulaklıklar olacaktır. Bu kablosuz kulaklıklar aynı zamanda, Huawei’nin deyimiyle birer Süper Cihaz. Mate X3 ile kolay eşleştirme ve sonrasında Kontrol Paneli içinde Süper Cihaz kutucuğu aracılığıyla her seferinde kolay geçiş imkanı sunuyor.

Huawei Mate X3 inceleme: Performans ve Pil

Huawei Mate X3’ün içerisindeki donanım bileşenlerine baktığımızda, bugün birçok amiral gemisi Android telefonda gördüğümüz işlemcilerden biri olan Snapdragon 8+ Gen 1 işlemcinin başrolde olduğunu görüyoruz. 4nm tabanlı bu yonga set, Mate X3’te 4G destekli olarak geliyor. Yüksek sınıf LTE desteği sayesinde Mate X3, 4.5G ağlarından yüksek hızlarda yararlanma imkanı sunuyor. Snapdragon 8+ Gen 1 işlemci; sekiz çekirdekli, 3.2 GHz hızında 1 adet Cortex-X2, 2.75 GHz saat frekansında 3 adet Cortex-A710 ve 2.0 GHz hızında 4 adet Cortex-A510 çekirdekten oluşuyor. Adreno 730 GPU da bu paketi tamamlıyor.

12 GB RAM ve 512 GB dahili hafıza, Türkiye’de satışta olan Huawei Mate X3’ün diğer donanım özellikleri arasında yer alıyor. Huawei’nin özel nano Memory (NM) bellek kartlarıyla depolama alanını daha da artırmanız mümkün oluyor. Bununla birlikte 512 GB dahili hafıza, üstüne üstlük ek olarak satın alabileceğiniz Huawei Cloud depolama alanı her türlü fotoğraf, video, müzik ve belge için fazlasıyla yeterli olacaktır.

Huawei Mate X3’ün sahip olduğu bu yüksek profilli donanım paketi, internette gezinmek, sosyal medya uygulamalarını kullanmak, e-posta iletişimi, kamera ile fotoğraf veya video çekimi gibi günlük işler için fazlasıyla yeterli. Bunun dışında fotoğraf veya video düzenleme gibi daha profesyonel işlerde de Mate X3 üstüne düşeni iyi şekilde yapıyor. Oyun konusunda da bir amiral gemisi telefondan beklenen performans sunuluyor. İki ekran arasında geçiş, uygulamalar arasında hızlı biçimde geçiş yapma ve bunun gibi detaylarda da, bir amiral gemisi telefona yakışan performansın varlığını görüyoruz.

Pil tarafında da Mate X3’ün selefi X2’ye göre ilerleme kaydettiğini görüyoruz. Pil kapasitesi 4800 mAh saate çıkmış. İnce bir katlanabilir telefonda bu kapasitenin nispeten yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Telefonun yüksek profilli bir işlemcisi, iki tane kaliteli ve parlak ekranı düşündüğümüzde, beklentimiz bu telefonun normal yoğunluklu kullanımda bir günü rahatlıkla çıkarmasıdır ki, tam dolu bir pille sabahtan akşama bir günü çıkarmak mümkün oluyor. Bununla birlikte özellikle içerideki ekranı en yüksek parlaklıkta kullanmak, pilin normale göre daha hızlı şekilde tükenmesine neden olabilir. Eğer yanınızda şarj cihazınız yoksa, bunu dikkate almanızda fayda olacaktır.

Huawei’nin amiral gemisi telefonları hızlı şarj performanslarıyla etkiler. Mate X3 için de durum pek değişik görünmüyor. Bu katlanabilir telefon da 66W hızlı şarj desteğiyle geliyor. Kutudan da bu desteği sunan bir adet Huawei SuperCharge güç adaptörü çıkıyor. Onunla yaptığımız testte yaklaşık 20 dakikada yüzde 46, 30 dakikada ise yüzde 60 doluluğa ulaşıldığını gördük. Bir saatte yüzde 94 seviyesine çıkılırken 70 dakikanın hemen altında ise pil tamamen doldu.

50W hızlı kablosuz şarj ve 7.5W ters kablosuz şarj desteklerini de unutayalım. Huawei Watch Ultimate, Watch 4 Pro ve bunun gibi kablosuz şarj destekli akıllı saatleri ya da Huawei FreeBuds serisi tam kablosuz kulaklıkların şarj kutusunu Mate X3 ile, çok zorda kaldığınızda şarj edebilirsiniz.

Huawei Mate X3 inceleme: Yazılım ve Güvenlik

Huawei Mate X3’te EMUI 13.1 sürümü yüklü olarak geliyor. Huawei’nin akıllı telefonlarından bilmiş olduğumuz, göze hoş gelen simgelerin, duvar kağıtlarının ve okunaklı yazı tipinin olduğu kullanıcı arayüzü yine karşımızda. Dış ekranda akıllı telefonlardan alıştığımız görünüm ve düzen mevcutken, içteki kapak ekranda Huawei’nin HarmonyOS tabletlerinde gördüğümüz bazı kullanıcı arayüzü unsurları mevcut.

Örneğin, Ana ekranın en altında gördüğümüz, dört ya da beş adet uygulama kısayolunu barındıran çubuk, içteki kapak ekranına geçiş yapıldığında, açık olan son beş uygulama kısayolunu gösterecek şekilde genişletilebiliyor. Böylelikle çok daha verimli bir çoklu görev deneyimi elde edilebiliyor. Çoklu görev demişken, Ekran ve Ses bölümünde de belirttiğimiz gibi, içerideki katlanabilir ekran, iki uygulamayı aynı anda, ideal akıllı telefon görünümünde gösterme konusunda çok başarılı. Bu durum, aynı anda iki işi bir arada yapma konusunda Mate X3’ü bir hayli elverişli hâle getiriyor. Üstelik daha fazla uygulamayı yüzen pencerelerde açabilirsiniz. İkili uygulama kombinasyonlarını kaydedebilir ve bunlara daha sonra Gezinti çubuğundan kolaylıkla erişebilirsiniz.

Super Hub olarak adlandırılan bölüm ise, metin veya fotoğraf gibi içerikleri bir uygulamadan diğerine taşıma konusunda yardımcı olan geçici kopyalama panosu gibi işliyor. Herhangi bir uygulamada metni seçin, daha sonra bunun üzerinde parmağınızı hafifçe bastırın, kaldırmadan ekranın sağ üst köşesine doğru götürün. Super Hub çekmecesini göreceksiniz ve bu çekmecenin küçük simgesi ekranda kalacak. İçeriği ekleyeceğiniz uygulamaya gittikten sonra tekrar bu çekmeceyi açabilir, içeriği kopyalayarak yeni alana yapıştırabilirsiniz.

Uygulama ekosistemi konusunda, daha önce Huawei P60 Pro inceleme yazısı ve videosunda bahsettiğimiz durum burada da geçerli. Huawei AppGallery, özellikle popüler yerli uygulamalar tarafında epey zengin. İş, finans, eğlence, alışveriş ve bunun gibi birçok alanda indirmeye ihtiyaç duyacağınız uygulamaları AppGallery’de kolaylıkla bulup indirebilirsiniz. WhatsApp, Facebook, Twitter, Instagram gibi popüler uygulamaları indirmek için de AppGallery’den çıkmanıza gerek yok. Bunları arama motoru üzerinden arayıp bularak hemen kurabilir ve sonrasında güncellemelerini de AppGallery içindeki güncellemeler bölümü üzerinden yapabilirsiniz. Bu arada güncellemeler için Petal Search uygulaması içindeki Ben sekmesini de ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Oradan yapılan güncellemeler eski usülde, elle kurulum gerektirse de, güncellemeler oraya daha erken düşebiliyor.

Geriye kalıyor Google uygulamaları ve servisleri. Daha önce GSpace adlı alternatif mağazadan bahsetmiştik. Onu kullanmaya devam edebilirsiniz. Özellikle geçen yıl yayınladığımız Huawei akıllı telefon incelemelerinde GSpace’in nasıl kurulduğunu ve uygulama yüklendiğini detaylı biçimde anlatmıştık. Daha sonra çıkan ve P60 Pro incelememizde de bahsettiğimiz GBox ise, GSpace’e göre biraz daha fazla destek ve imkan sunuyor. Bu nedenle öncelikli çözüm olarak bunu tercih etmenizi tavsiye ederiz. Yüklemesi de zor değil; AppGallery’de arama kutucuğuna YouTube yazdığınızda, karşınıza çıkan ilk sonuç sizi GBox’ın web sitesine götürecektir. Buradan GBox mağazasının kurulum dosyasını indirin ve Mate X3’e yükleyin. GBox’ı açtıktan sonra uygulamanın ana sayfasında YouTube, Gmail, Google Haritalar gibi popüler Google uygulamalarını göreceksiniz. Bunlara tıklayıp Google Play sayfalarına giderek yükleme işlemini başlatabilirsiniz. Tabii ki, bu esnada Google Hesabınız ile kullanıcı girişi yapmanız gerekiyor. Google uygulamalarının dışında Zoom, Uber, Microsoft Teams gibi uygulamalar da GBox üzerinden yüklenebilir uygulamalar arasında yer alıyor. Tıpkı GSpace’de olduğu gibi, GBoxta da indirilen uygulamaların Ana ekrana eklenmesi ve daha doğal bir deneyim sunması mümkün.

GBox içinde doğrudan Google Play Store erişimi olmasa da, bu araç sürekli gelişim hâlinde ve düzenli olarak yeni sürümleri yayınlanıyor. Burada da belirttiğimiz gibi, web sitesinden indirebileceğiniz en güncel sürümü Google Play Store’a doğrudan erişim sağlıyor. Sadece GBox ana sayfasında gördüğünüz üçüncü taraf uygulamalarla sınırlı değilsiniz. Google Play Store kısayolunu Huawei AppGallery’nin yanına yerleştirerek güzel bir ikili oluşturabilirsiniz, biz böyle yaptık. Daha sonra Shazam, Netflix, Disney+ gibi sık kullandığımız uygulamaları buradan Mate X3’e indirdik. GBox’ın avantajlarından biri Netflix’te HD veya HDR gibi daha yüksek kaliteli içerikleri izlemeye imkan tanıması. Bir başka avantajı ise Google Play Store’dan indirilmiş uygulamalar için düzgün bir bildirim desteği sunması. Uygulamaların ikonları üzerinden hızlı menülere veya widget’lara erişim olmasa da, GBox üzerinden düzgün bir uygulama veya oyun deneyimi sunulabiliyor. En önemlisinin de bu olduğunu düşünüyoruz.

Widget demişken, Huawei Mate X3’te Servis araçları olarak adlandırılan çeşitli özel widget’larla Ana ekranı daha verimli biçimde kullanabilirsiniz. Üstelik Servis araçlarından kombinasyonlar oluşturma imkanınız da var. Bunlar özellikle içteki katlanabilir ekranda gayet şık görünecektir.

Huawei MateBook X Pro (2023) veya bunun gibi bir Huawei dizüstü bilgisayarı ya da MatePad Pro 12.6 gibi tableti olanlar için Mate X3, verimliliği artıran önemli bir araç olacaktır. Çoklu Ekran İş Birliği özelliği sayesinde Mate X3’ün ekranını dizüstü bilgisayar veya tablete yansıtabilirsiniz. Özellikle çalışırken telefona erişmeden, telefon kontrolünü bilgisayar üzerinden yapmak çok pratik ve kolaylaştırıcı olabiliyor. Üstelik aynı anda üç farklı uygulama penceresinde çalışma, bunlar arasında içerik taşıma imkanı da var. Telefon ile bilgisayar arasında kopyalama panosu paylaşımını da unutmayalım. Çoklu Cihaz Dosyaları ise, Mate X3’ün saklama alanını Huawei MateBook dizüstü bilgisayarda bir dizin gibi görmeyi, Dosya Gezgini üzerinden hızlı, pratik ve kolay dosya transferi imkanı sağlıyor. Özellikle telefonun hafızasındaki fotoğraf veya videoları taşımak için bu yöntem bir hayli kullanışlı oluyor.

Bu arada Huawei Mate X3’ün kurulumu sırasında eski telefondan geçiş de zahmetsiz. Huawei’nin Phone Clone uygulaması işleri kolaylaştırıyor. Eğer daha önce bir Huawei telefonu kullandıysanız, Huawei Cloud üzerinden geçiş ise çok daha kolay oluyor. Daha önce kullandığımız Huawei P60 Pro’nun Cloud üzerinde tutulan yedeği sayesinde önceden kullandığımız tüm uygulamalar Mate X3’e indirildi. Dosyalar, fotoğraflar ve seçtiğimiz diğer içerikler de taşındı. Bu işlem sırasında telefonu Wi-Fi ağına bağlı tutmak ise en iyisi olacaktır.

Güvenlik tarafında ise işler sağ kenardaki güç düğmesine entegre edilmiş parmak izi okuyucusuna emanet. Bu birim hızlı şekilde çalışıyor ve kilitli ekranı kolaylıkla geçmeyi sağlıyor. Öte yandan ön kameralar yardımıyla yüz tanıma da mevcut. Bu yöntem parmak izi okuyucu kadar yüksek güvenlik seviyesine sahip olmasa da, daha pratik bir kimlik doğrulama yapma imkanı sunuyor.

Huawei Mate X3 inceleme: Kamera

Katlanabilir telefonların normal akıllı telefonlara göre daha karmaşık olan iç yapısı, onların kamera tarafında donanım açısından çeşitli ödünler vermelerine neden olur. Ancak Huawei Mate X3’te böyle bir durumun pek de var olmadığını görüyoruz. Cihazın sahip olduğu kameraların donanımsal özellikleri, daha önce incelediğimiz Mate ve P serisi akıllı telefonlardan geride kalmıyor.

Öncelikle, daha önce tasarımı hakkında bazı detaylar verdiğimiz, Huawei’nin klasik kamera modülünün izlerini yansıtan kamera modülü içinde üç tane kamerayı görüyoruz. Ana kamera 50 megapiksel Ultra Vision Kamera; RYYB sensör, f/1.8 diyafram gibi başlıca özelliklere sahip. Ultra geniş açılı kamera ise 13 megapiksel çözünürlük ve f/2.2 diyafram gibi özellikleri bünyesinde barındırıyor. Telefoto kamera ise periskop yapılı; 12 megapiksel çözünürlük, RYYB sensör, 5 kat optik yakınlaştırma, f/3.4 diyafram ve dahili optik görüntü sabitleme gibi özelliklere sahip. Bu üç kameranın yanında 10 kanallı çok spektrumlu sensör ve lazer otomatik odak sensörü de arkada mevcut.

İki tane ekran olduğu için her bir ekranda açılmış deliklere yerleştirilmiş birer kamera mevcut. Dış ekrandaki kamera ekranın üst kısmında ortalanmış. İçerideki kamera ise ekranın bir köşesine saklanmış. Siyah rengin hakim olduğu arka planlı duvar kağıdı ve çoğunlukla video izlerken altta ve üstte gördüğümüz çubuklar sayesinde çoğu zaman bu kamera dikkatimizi pek çekmedi. Her iki kamera da 8 megapiksel çözünürlük ve f/2.4 diyafram özelliklerini paylaşıyor.

Huawei Mate X3 ile farklı koşullarda ve ortamlarda birçok fotoğraf çektik. Çektiğimiz fotoğraflarda gördüğümüz parlaklık, netlik ve renk canlılığı bizi gerçekten etkiledi. Kamera sisteminin HDR performansı da gayet iyi. Işığın tersten geldiği sahnelerde patlamanın olmaması ve daha karanlık bölgelerdeki detayların yansıtılması etkileyici. Portre çekimlerinde ise arka planla ön planın ayrımı doğal biçimde yapılıyor. Ön kamera ile çekilen portre fotoğraflarda da benzer bir durum söz konusu. Ultra geniş açı ve telefoto kameraların ana kamera ile renk doğruluğu ve parlaklık açısından gösterdiği tutarlılık da yerinde. 100 kata kadar yakınlaştırma imkanı var. Belki bu kadar yüksek yakınlaştırma seviyesinde çok fazla detay olmaz, ancak uzakta neyin olduğu konusunda fikir vermesi açısından işe yarıyor. Düşük ışıkta da gürültünün düşüklüğü ve renklerin canlılığı ve doğruluğu etkiliyor. Gece modu ise etkileyici gece fotoğrafları elde etmeyi sağlıyor. Bu çekimlerde renkler biraz sıcak tarafa kaysa da, çıkan sonuçları fazlasıyla beğendik.

Ön kameralar da farklı ışık koşullarında iyi sonuçlar ortaya koyuyor. Ön kamera ile çektiğimiz portre fotoğraflarda da arka plan bulanıklığını doğal bulduk. Üstelik ışık arkadan gelse bile, fazla patlama yapmadan, iyi bir dağılım elde ediliyor. Düşük ışıkta da gürültü seviyesi düşük kalıyor.

Video tarafında ise saniyede 30 kare hızında 4K’ya kadar farklı çözünürlük ve kare hızlarında çekim yapılabiliyor. Hem ana kamera hem de telefoto kamerada optik görüntü sabitlemenin olması, çekimlerde durağanlığın yüksek olmasını sağlıyor. Bununla birlikte, telefoto kamera devreye girdiğinde görüntü sabitlemenin yapıldığına işaret eden birtakım dalgalanmalar görünüyor. Bu arada telefoto kamera, ancak 5 kat yakınlaştırmadan sonra devreye giriyor ve bu da açık biçimde anlaşılıyor. Ses kayıt kalitesi gayet iyi, bununla birlikte rüzgarlı havalardaki çekimlerde rüzgar sesinin bastırılmasını iyi bulduk. Katlanabilir formu sayesinde, Mate X3’ü bir yere rahatlıkla koyarak çekim yapabilmek de büyük avantaj. Sonuç olarak Huawei Mate X3, özel günleriniz ve profesyonel işleriniz için rahatlıkla kullanılabilecek bir ürün.

Katlanabilir yapısının getirdiği bir avantaj da arka kameralarla selfie fotoğraf veya video çekimi yapabilmek oluyor. Cihaz açık durumdayken Kamera uygulamasındaki özel simgeye tıklatarak vizör görüntüsünü öndeki ekrana aktarabilir ve kendinizi öndeki ekranda görerek çekimlerinizi yapabilirsiniz. Böylelikle selfie fotoğraflarda arkadaki kamera sisteminin yeteneklerinden en iyi şekilde yararlanabilirsiniz.

Huawei Mate X3 inceleme: Sonuç

Piyasada gördüğümüz katlanabilir telefonların sayısı artmaya başladı. Farklı üreticilerden farklı formlarda daha fazla ürün görüyoruz. Huawei Mate X3 ise, bu telefonlar içinde çıtayı daha da yükseğe koyan, geçilmesi gereken hedef ürün olarak dikkat çekiyor. Huawei’nin gövdede ve ekranda seçtiği malzemeler dayanıklılık ve hafiflik arasında iyi bir denge kurmuş. Hem açık hem de kapalı durumdayken cihaz fazlasıyla sağlam olduğunu iyi bir şekilde hissetiriyor.

Hem içte hem de dıştaki ekranlar yüksek parlaklık, renk canlılığı ve görüntü kalitesi sunuyor. İçteki ekran, bölünmüş pencerelerde iki uygulamayı verimli şekilde kullanma, geniş ekran alanını verimli şekilde değerlendiren uygulamalar ve bunun gibi diğer unsurlarla bir tablet deneyimini mümkün olduğu kadar elde etmeyi sağlıyor. Video izleme ve oyun oynama konusunda da katlanabilir ekranın deneyimi ve kullanım zevkini artırdığını görüyoruz. Dıştaki kapak ekranı da, geleneksel akıllı telefonlardan uzaklaşmayan görüntü oranı sayesinde daha fazla kullanım isteği uyandırıyor. Bu ekran sadece acil işler için değil, normal işler için de daha fazla kullanılacaktır.

Snapdragon 8+ Gen 1 işlemci, 12 GB RAM ve 512 GB dahili hafızadan oluşan donanım paketi, bir amiral gemisi telefondan bekleneni fazlasıyla sunuyor. 4800 mAh kapasiteli pil ise, bir katlanabilir telefonda görebileceğimiz yüksek bir seviye. İki ekranlı ve güçlü işlemcili bir cihaz için sunulan pil performansı da gayet iyi. 66W hızlı şarj desteği ise prize bağlılığı ortadan kaldırıyor. Kablosuz şarj ve ters kablosuz şarj da amiral gemisi telefonlarda eksik olmamasını beklediğimiz özellikler ki, onlar da sunuluyor.

Yazılım tarafında Huawei Mate X3, alışılmış düzenini sürdürmek isteyen kullanıcılar için birçok farklı araç ve imkanla bu isteği karşılıyor. GBox sayesinde YouTube, Gmail gibi uygulamaları rahatlıkla kullanabilirsiniz. Huawei AppGallery ise birçok yerli popüler uygulamayı yüklemek için yeterli oluyor. Instagram, WhatsApp gibi popüler uygulamalar için de burayı kullanabilirsiniz. Huawei MateBook Serisi dizüstü bilgisayarınız veya MatePad Serisi bir tabletiniz varsa, Mate X3 ile daha fazlasını yapmanız da mümkün. Sonuç olarak Mate X3, sağladığı yazılım ortamıyla yüksek verimliliği ve yüksek seviyede eğlenceyi vadediyor.

Kamera tarafında da Mate X3 fazlasıyla beğenimizi kazandı. Cihazın katlanabilir yapısı ve Flex-Stop menteşesi cihazı farklı biçimlerde konumlandırıp çekim yapmaya izin veriyor. Selfie kameralar ve arkadaki ana kameralar ise farklı koşullarda memnun edici ve etkileyici fotoğraflar çekmeye izin veriyor. Sadece özel günlerde değil, profesyonel işlerde de Huawei Mate X3’ü rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Huawei Mate X3, 79.999 TL’lik fiyat etiketiyle sunuluyor. Bu yüksek fiyatı öncelikle katlanabilir telefon kullanmanın bedeli olara düşünün. Bununla birlikte malzeme kalitesi, ince tasarımı, bir katlanabilir telefon için fazlasıyla yetenekli kamera sistemi, yüksek performanslı işlemcisi ve kaliteli ekranlarıyla, Mate X3 bu fiyatının hakkını vermeyi başarıyor.

Teknoblog'un satış ortaklıkları vardır. Bunlar, editoryal içeriği etkilemez, ancak Teknoblog, satış ortaklığı bağlantıları üzerinden satın alınan ürünler için komisyon kazanabilir.