Yaklaşık 6-7 yıl kadar önce Huawei akıllı telefon pazarına; Samsung, Sony, HTC gibi şirketlerin hakimiyetini kırmak amacıyla, oldukça agresif ve rekabetçi bir fiyat politikasıyla birlikte girmişti. Yıllar geçtikçe şirket, Android ekosisteminin önemli oyuncularından biri hâline geldi ve adı büyükler arasında anılır oldu. Ekim ayının ortalarında Londra’da gerçekleştirilen ve bizim de yerinde takip ettiğimiz Huawei Mate 20 lansmanı ise, Çinli üreticinin Android ekosisteminin liderliğine göz diktiğini gösteriyor. 16 Ekim Londra etkinliğinde Mate 20, Mate 20 RS Porsche Design ve Mate 20 X‘i de gördük. Ancak üzerinde en çok durulanı ve amiral gemisi niteliğindeki telefon Mate 20 Pro’ydu.
Huawei’nin hem tasarım, hem özellikler hem de performans tarafında ilerlemesini sürdürdüğünü gösteren Mate 20 Pro, Türkiye’de satışa sunuldu. Biz de bir süredir bu Android telefonu deneyimliyoruz. Huawei Mate 20 Pro inceleme yazısı ve videosunda bu amiral gemisi Android telefonla ilgili izlenimlerimizi ve merak ettiklerinizi bulacaksınız.
Huawei Mate 20 Pro video inceleme
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Tasarım
Normalde diğer üreticilerinin tasarım konusunda “tik-tok” yaklaşımını izlediğini, bir yıl radikal tasarım değişikliği yaptıkları takdirde, diğer yılda ufak tefek değişikliklerle bu tasarımı devam ettirdiklerini görürüz. Huawei ise her yıl, her amiral gemisi Android telefonunda farklı tasarımlarla karşımıza çıkıyor. Huawei Mate 20 Pro ile selefi Mate 10 Pro’yu karşılaştırdığımızda, arada büyük farkların bulunduğunu görüyoruz. Mate 20 Pro, bu yılın ilk yarısında çıkan ve tasarımıyla büyük beğenimizi kazanmış Huawei Mate 20 Pro’nun bazı çizgilerini alıp, bunları Samsung Galaxy S7 Edge ile birleştirmiş.
Mate 20 Pro da, son birkaç yılın olan her iki yüzü camla kaplı telefonlar eğilimine uyum gösteriyor. Ön ve arka camlar kenarlara doğru kavisli biçimde uzanarak simetrik bir yapı oluşturuyor. Ekran da buna uyum gösteriyor ve Samsung’un telefonlarındaki gibi uzun kenarları yana doğru kavis yapıyor. Bu da telefonun ekranının kenardan kenara bir görünüm kazanmasını sağlıyor. Öte yandan Huawei, Samsung’un yapmadığını yaparak çentiğe de yer veriyor. 19.5:9 görüntü oranlı ekran, bu sayede gövde ile yüzde 87.9 gibi çok yüksek bir oran yakalıyor. Huawei Mate 20 Pro’yu hemen hemen aynı büyüklükte ekrana sahip Galaxy Note 9 ile yan yana getirdiğimizde, bu telefonun biraz daha kısa ve dar olduğunu görüyoruz. 6.5 inç ekranlı iPhone Xs Max ile hemen hemen aynı uzunluğa sahip olmasına karşın, yine ondan da dar olmayı başarıyor.
Karşılaştıracak olursak, çentiğin kapladığı alan iPhone X’un çentiğiyle karşılaştırılabilir bir orana sahip. Huawei buraya ahize hoparlörü dışında ön kamerayı, LED durum lambasını ve üç boyutlu yüz tarama sistemini eklemiş. Büyük bir ekran barındırmasına karşın, ince profili ve dar yapısı sayesinde Mate 20 Pro’yu tek elle tutup kullanmak sanıldığı kadar zor değil. Ancak kavisli ekran zaman zaman yanlış dokunuşlara neden olabiliyor.
Mate 20 Pro, gayet sağlam duran ve bunu da başarıyla yansıtan bir cihaz. Elimizdeki alacakaranlık renkli versiyonun yüzey sürtünmesi, Galaxy Note 9’unkine göre biraz daha düşük. Yine de, telefonu tutup kullanırken elinizden kayıp gidecekmiş gibi bir his vermiyor. Cam yüzey parmak izi ve kiri tutma konusunda epey istekli görünüyor. Renklerden bahsetmişken, telefonun gece mavisi, siyah ve alacakaranlık gibi üç farklı renk seçeneği tüketicilerle buluşuyor. İlk etapta siyah renkli versiyonu kullandık ve bu renk seçeneği ağır duruşuyla beğenimizi kazanmıştı. Ancak favorimiz, Huawei Mate 20 Pro’da da kullanılan alacakaranlık. Bu renk, ışığın gelişine göre arka yüzün farklı renk tonlarında görünmesini sağlıyor ve Mate 20 Pro’yu daha da çekici kılıyor.
Bu arada hemen belirtelim, Huawei Mate 20 Pro suya ve toza dayanıklı bir telefon. Bu sayede telefonu sağanak yağış altında gönül rahatlığıyla kullanabilir, suya düşürürseniz bozuldu endişesi yaşamazsınız.
Mate 20 Pro’nun alt kenarında USB-C portu, nano SIM ve nano Memory kart tepsisi bulunuyor. Ayrıca alt kenarda iki adet mikrofon dikkat çekiyor. Hoparlör ise USB-C portunun olduğu bölüme yerleştirilmiş. Eğer parmağınızla USB-C portunu kapatırsanız, ses çıkışının iyice azaldığını fark edeceksiniz. İkinci hoparlör de ahize hoparlörüne yerleştirilmiş. Üst kenarda bir mikrofon daha var. Aynı zamanda diğer Huawei telefonlarında olduğu gibi, Mate 20 Pro’da da kızıl ötesi portunu görüyoruz. Böylelikle Mate 20 Pro ile evinizdeki TV ve diğer elektronik eşyaları uzaktan kumanda edebilirsiniz. Sol kenar temiz görünürken sağ kenarda ses ve güç tuşları bulunuyor. Güç tuşu kırmızı renkte tasarlanmış, bu da hoş bir detay olarak dikkat çekiyor.
Arka tarafta üç adet kamera ve flaş, bir matris görünümünde yerleştirilmiş. Kamera kümesi dışa doğru çok hafif çıkıntı yapıyor, ancak bu durum telefonun bir yüzey üzerinde kararlı şekilde durmasına engel teşkil etmiyor.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Donanım ve Performans
Huawei Mate 20 Pro’nun 6.39 inçlik kavisli AMOLED HDR ekranı 1440 x 3120 piksel gibi yüksek bir çözünürlük değerine sahip. Bu sayede 538 ppi gibi, gözün pikselleri fark edebileceği minimum değerden çok daha yüksek seviyede bir piksel yoğunluğu sunuyor. Ancak Huawei, ekran çözünürlüğünü pil tasarrufunu da göz önünde bulundurarak başlangıçta Full HD+ olarak ayarlanmış biçimde sunuyor. Bunu ekran ayarları içinden değiştirebilirsiniz. Doğrusunu söylemek gerekirse, yüzeysel bakıldığında arada çok dikkat çekici bir fark yok gibi görünüyor. Ancak daha dikkatli baktığınızda, en yüksek çözünürlükte yazıların ve fotoğrafların biraz daha keskinleştiğini anlıyorsunuz.
AMOLED ekranlar yüksek parlaklıkları, geniş görüş açıları ve parlak güneş ışığı altında bile rahat görüş sunmalarıyla büyük rahatlık sağlıyor. Tüm bunlar Mate 20 Pro’nun ekranı için de geçerli. Bunun yanı sıra ekran, derin siyah renk seviyesine sahip. Bu sayede Netflix ve benzeri, tam ekranda görüntüleme yaparken çentiği kullanmayan uygulamalarda, çentikli ekran alanının boş kalması göz için çok rahatsız edici olmuyor, sanki orada ekranın var olmadığı hissini alıyorsunuz. Yeri gelmişken, çentik hoşunuza gitmiyorsa, bunu ekran ayarları içinden kapatabileceğinizi ve çentiğin her iki tarafındaki alanı boş bırakabileceğinizi söyleyelim. Bunun dışında AMOLED ekran sayesinde sürekli açık ekran özelliğini de verimli şekilde kullanabilirsiniz. Bu özellik başlangıçta kapalı geliyor. Etkinleştirdiğiniz takdirde saat, tarih gibi bilgileri ekranda sürekli görebilirsiniz. Pile de çok büyük bir etkisi yok.
Huawei de Samsung gibi her iki kenarı kavisli ekranı tercih etmiş. Bu durum estetik açıdan cihazı hoş gösteriyor, ancak pratikte çok büyük bir fayda sağlamıyor. Hatta bazen tek elle kullanırken yanlış komutların girilmesine de neden olabiliyor. Ekranın renk canlılığı ve parlaklığı fazlasıyla tatmin edici. Zaten DCI-P3 renk gamını desteklediğini biliyoruz. HDR desteği tarafında ise durum biraz karışık. Netflix uygulamasında HDR desteği sunan cihazlar arasında yer almıyor. Kaldı ki, bu incelemeyi yazarken kontrol ettiğimizde, Netflix Android uygulamasının en son sürümü Mate 20 Pro’yu desteklemiyordu. Bunun geçici bir durum olduğunu düşünüyoruz. YouTube tarafında ise işler yolunda görünüyor. Bu telefon HDR desteği sunan telefonlar arasında. Zaten Huawei de lansman sırasında bu telefonun en iyi YouTube deneyimi sunan telefonlardan birisi olduğunun altını çizmişti. YouTube’da HDR desteği sunan çeşitli videolarla test ettiğimizde, Mate 20 Pro’nun ekranının sunduğu akıcılık ve renk canlılığına hayran kaldığımızı belirtmeliyiz.
Amiral gemisi Android telefonlarında genellikle Qualcomm’un en üst seviye Snapdragon işlemcilerini görüyoruz. Huawei ise sürünün dışına çıkarak kendi üretimi olan Kirin işlemcileri tercih ediyor. Mate 20 Pro’ya can veren Kirin 980 ise, 7 nm mimarisini temel alan ilk işlemcilerden bir tanesi olarak kayıtlara geliyor. Sekiz çekirdekli işlemciye 6 GB RAM ve 128 GB dahili hafıza eşlik ediyor. Bu arada Huawei, NM adını verdiği yeni bir bellek kartı formatını Mate 20 serisi ile birlikte tanıtmıştı. Alıştığımız microSD kartların yerini almaya gönüllü olan bu format sayesinde kullanıcılara daha fazla esneklik sağlandığı iddia ediliyor. Ancak şu anda piyasada bu bellek kartlarını her yerde bulmak mümkün değil. Nano bellek kartları performans ve esneklik açısından daha iyi olabilir, ancak yaygınlığı şu an için en büyük dezavantaj gibi görünüyor.
Kirin 980 işlemcili donanım paketi bir amiral gemisi telefondan beklenen performansı sunuyor. Telefon gayet akıcı, uygulamalar ve oyunlar hızlı şekilde açılıyor. Benchmark testlerinde de Mate 20 Pro, gücünü gösteriyor. GeekBench 4 ve AnTuTu Benchmark testlerinde başlarda gelen puanları almayı başarıyor.
Mate 20 Pro güçlü bir telefon gibi görünse de, her uygulama ve oyun Kirin 980’e göre optimize edilmemiş olabilir. Bu da performansı sınırlayan bir etken. Örneğin Mate 20 Pro ile PUBG oynarken, oyun görüntü ayarlarını otomatik olarak en düşüğe ayarladı ve bu şekilde oynadık. Neyse ki, oyun gayet akıcı şekilde oynanıyor. Isınma konusunda da Mate 20 Pro’nun aşırıya kaçmadığını görüyoruz.
Ses konusu telefonlar için önemli bir unsur. Mate 20 Pro’nun etkileyici ekranını yeterli bir ses sistemi tamamlıyor. Belki rakiplerinin gerisinde olabilir, ancak Mate 20 Pro’nun biri ahize hoparlörüne, diğeri de USB-C portuna yerleştirilmiş hoparlör sistemi yeterli bir ses çıkışı sunuyor. Her iki hoparlör aynı şiddette çıkış sunmuyor, ancak stereo ses etkisi öyle ya da böyle hissediliyor. Ancak oyun oynarken eliniz muhtemelen USB-C portunun olduğu bölümü kapatacak, bu da ses çıkışını bir hayli indirgeyecektir. Telefonda 3.5mm kulaklık jakının olmadığını söylemiştik. Kutudan USB-C kulaklık ile birlikte 3.5mm jak adaptörü de çıkıyor. Kulaklığın çoğu kullanıcı için yeterli bir ses kalitesi sunduğunu söyleyebiliriz.
Kablosuz bağlantı tarafında da Mate 20 Pro güçlü bir telefon. En güncel kablosuz bağlantı teknolojilerini bu telefonda görüyoruz. Bu açıdan da geleceğe dönük bir yatırım. Yakın gelecekte 5G servisleri faaliyete geçmeye başlayacak, ancak Türkiye’de bu servisleri görmeye başlayacağımız zamana kadar Huawei Mate 20 Pro sahipleri yeni bir akıllı telefona geçiş yapma fikrini değerlendirmeye başlayabilirler. Şimdilik 4.5G desteğine dönecek olursak, bu telefon Kategori 21 LTE desteği sunuyor. Yani saniyede 1 gigabiti aşan bir indirme hızına ulaşabiliyor. Pratikte bu değere ulaşmak zor, ancak telefonun yüksek potansiyelini ortaya koyuyor. 802.11b/g/n/ac Wi-Fi, Bluetooth 5.0, GPS, NFC gibi kablosuz bağlantı teknolojilerini de Mate 20 Pro’da görüyoruz. Wi-Fi performansının gayet iyi olduğu dikkatimizden kaçmadı.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Pil
Normalde incelemelerimizde pil için ayrı bir başlık açmayız. Ancak Huawei Mate 20 Pro’nun pili ayrı bir başlığı hak ediyor. Bu telefonda 4200 mAh gibi, aynı segmentteki akıllı telefonların daha üstünde kapasiteye sahip bir pil bulunuyor. Bu değerle 4000 mAh kapasiteli pile sahip Galaxy Note 9’u da geride bırakıyor.
Mate 20 Pro, sunduğu pil performansıyla yüzünüzü fazlasıyla güldürecek. Telefon müzik dinleme, mesajlaşma, fotoğraf ve video çekme, internette gezinme, telefon görüşmeleri yapma gibi ortalama işlerle dolu bir kullanımda tek şarjla bir buçuk ile iki gün arasında bir kullanım süresine ulaşabiliyor. Bir günün sabahında Mate 20 Pro’yu şarjdan aldıktan sonra ancak ertesi gün öğleden sonra veya akşam saatlerinde telefonu yeniden şarj etme ihtiyacı hissettik.
Oyun oynama, film izleme gibi daha yoğun kullanımlarda bile telefonun sabahtan akşama bir günü rahatlıkla çıkarabildiğini gözlemledik. Netflix’te 45 dakikalık bir dizi izleme yüzde 10-12 gibi bir pil tüketiminde bulunuyor. Wi-Fi ve hücresel bağlantı ise saat başına ortalama yüzde 1’lik bir pil tüketiminde bulunuyor. Bunlar oldukça güzel değerler, telefonun güç tüketiminde oldukça cimri davrandığını gözler önüne seriyor.
Pil tüketimi tarafındaki bu olumlu tablo şarj tarafında da devam ediyor. Huawei Mate 20 Pro, kutusundan çıkan özel şarj adaptörüyle çok hızlı şekilde şarj oluyor. Huawei, sadece yarım saatte yüzde 0’dan yüzde 70’e varan doluluğa ulaşılabildiğini iddia ediyordu. Pratikteki gözlemlerimiz ve testlerimiz de şirketin bu iddiasının boş olmadığını gösteriyor. Gerçekten de telefonu pili tamamen boşken şarj etmeye başladıktan yarım saat sonra, yüzde 70’lik bir doluluğa ulaştığını gördük. Tam doluluğa ise bir saatin biraz üzerinde bir sürede ulaşıyor.
Şarj ile ilgili maddeler bitmedi. Bu telefon da kablosuz şarj desteğine sahip. Her ne kadar kablolu şarj kadar hızlı olmasa da, pratiklik sağladığını belirtmek gerek. Bundan daha pratik ve etkileyici bir özellik ise, Mate 20 Pro’nun tersine kablosuz şarj desteği sunması. Yani bu telefon ile Qi kablosuz şarj protokolünü destekleyen akıllı telefon ve diğer cihazlarını şarj edebilirsiniz. iPhone veya Samsung Galaxy Note 9, S9 gibi akıllı telefonları bu yolla şarj etmek mümkün. Bu özelliği sayesinde Huawei Mate 20 Pro ile ortamlarda epey popüler olabilir, yeni arkadaşlar edinebilirsiniz. Tersine şarj işlemi çok hızlı çalışmıyor, örneğin iPhone 8 Plus’ın pilinin yarım saatte yüzde 20-25’lik bir kısmını dolduruyor. Yine de, pil biteceği için endişe edilen durumlarda imdada yetişecektir.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Güvenlik
Apple’ın iPhone X’da çentikli ekrana sadece ahize hoparlörü ve ön kamera için yer vermedi. Aynı zamanda Face ID adı verilen, çoğu akıllı telefonda gördüğümüz yüz tanımaya göre daha karmaşık ve güvenli bir sistemin elemanlarına da bu alanda yer veriyor. Huawei de Mate 20 Pro’da çentikli alanı aynı amaç için kullanıyor. Ahize hoparlörü, ön kamera ve LED durum lambasının yanı sıra Mate 20 Pro’ya özel yüzde 3D Yüz Tanıma sisteminin elemanları da bu alanda yer alıyor.
Huawei de, yüzün üç boyutlu haritasını çıkarıyor ve bu şekilde yüzle ekran kilidi açma işleminin daha güvenli şekilde çalışmasını sağlıyor. Bu yöntem sayesinde bir fotoğrafı telefona göstererek ekran kilidini açmak mümkün olmuyor. Sistemin güvenilir olmadığına dair bazı haberler çıktı, ancak biz buna dair bir sıkıntıya rastlamadık. Pratikteki duruma bakarsak, yüz tanıma işlemi hızlı şekilde gerçekleştiriliyor. Sonrasında da yüzle kilit açma işlemi oldukça hızlı şekilde işliyor. Karanlık ortamlarda veya gözlükle telefonu kullanırken bile sistemin iyi şekilde işlediğini gördük.
Huawei, Apple gibi sadece yüz tanıma sistemiyle yetinmiyor, parmak izi okuyucusuna da yer veriyor. Üstelik bunu Samsung gibi parmak izi okuyucusunu cihazın arkasına yerleştirerek yapmıyor. Mate 20 Pro’da parmak izi okuyucusu ekrana yerleşik biçimde bulunuyor. Ekranın, normal kullanımda baş parmakların doğal biçimde temas ettiği, orta noktanın biraz altında bir yerlere parmak izi sensör alanı yerleştirilmiş. Kurulum sırasında veya daha sonra parmak izinizi, sanki fiziksel bir sensöre tanıtırmış gibi ekleyebilirsiniz.
Parmak izi sensörü daha önce alıştığımız fiziksel sensörlerden farksız biçimde çalışıyor. Hızı gayet iyi. Test amaçlı kullandığımız Mate 20 Pro’da hem yüz tanıma hem de parmak izi okuyucusu aktif. Çoğu durumda parmak izi okuyucusuna ihtiyaç duymuyoruz, çünkü yüz tanıma ile telefona bakar bakmaz ekran kilidi açılıyor. Bu arada ekran kapalıyken, parmak izi okuyucusunun bulunduğu bölümde bir parmak izi işareti görülüyor. Bu şekilde sensörün nerede olduğunu görüp ekran kilidini açabilirsiniz. Özellikle telefon masada dururken, yüz tanıma için telefonu elinize almak istemediğiniz durumlarda parmak izi sensörünü kullanmak epey kullanışlı oluyor.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Yazılım
Huawei, Mate 20 Pro’yu tanıtmadan yaklaşık bir buçuk ay önce, Mate 20 Lite’ı tanıttığı zaman, özelleştirilmiş kullanıcı arayüzü EMUI’nin en son versiyonunu duyurmuştu. EMUI 9, Android 9 Pie sürümünü temel alıyor ve ilk kez Mate 20 Pro ve onunla birlikte tanıtılan telefonlarla birlikte geliyor. Görünüş açısından baktığımızda EMUI 9, seleflerine göre aynı hissi ve düzeni sunmayı sürdürüyor. Huawei’nin göz alıcı duvar kağıtları, yuvarlatılmış köşelere sahip ikonlar, özel uygulamalar ve araçlar, kilit ekranında değişen duvar kağıtları ve yararlı araçlar… Tüm bunları Mate 20 Pro’da da görüyoruz.
Yine de, EMUI 9’un getirdiği birtakım yenilikler var. Örneğin, Android 9 Pie ile kullanılmaya başlanan dokunmatik hareket tabanlı navigasyonu bu telefonda da görüyoruz. Android’in alıştığımız navigasyon çubuğuyla gezintinize devam edebilirsiniz. Ancak daha fazla aktif ekran alanı istiyorsanız, iPhone X’dakine benzer şekilde dokunmatik hareketlerle navigasyon seçeneğini tercih edebilirsiniz.
Parmağınızı ekranın alt kısmından ortasına doğru sürüklediğinizde ana ekrana erişiyorsunuz. iPhone X ve sonrası modellerde olduğu gibi, ekranın alt kısmından ortasına doğru sürükleyip basılı tuttuğunuzda son uygulamalar ekranı çıkıyor. Geri gitmek için ekranın sağ veya sol kenarının alt kısmından ortaya doğru sürüklemeniz gerekiyor. Özellikle geri gitme işleminin hareketine alışmak zaman alıyor. Ne var ki, bu kontrollere bir kez alıştıktan sonra Mate 20 Pro’da gezinmek epey kolay ve akıcı oluyor.
Google uygulamaları deneyimin başrolünde yer almaya devam ediyor. Google, Gmail, Haritalar, Drive, Fotoğraflar, Dokümanlar, E-Tablolar, Slaytlar gibi birçok uygulamayı yüklü olarak görüyoruz. Bunun dışında istediğiniz uygulamayı Google Play’den yükleyebilirsiniz. Huawei’nin AppGallery adında bir uygulaması da yüklü olarak geliyor, ancak Türkiye’deki kullanıcılar için pek işe yaramıyor. Araçlar klkasörü altında Hesap Makinesi, El Feneri ve Kayıt Cihazı gibi araçlar var. Aynı zamanda Akıllı Kumanda uygulaması var. Huawei, kızıl ötesi portundan vazgeçemeyenlerden. Huawei P20 Pro’daki gibi, Mate 20 Pro’daki kızıl ötesi portu ve Akıllı Kumanda uygulaması yardımıyla TV, ses sistemi, klima ve diğer cihazları uzaktan kumanda edebilirsiniz.
Bildirim tepsisi içinde bulunan Hızlı Ayarlar paneline baktığımızda, burada Huawei’nin çeşitli ek kontrollere yer verdiğini görüyoruz. Ekran görüntüsü ve Ekran kaydı araçları ilk dikkat çekenlerden oluyor. Huawei Share da Wi-Fi Direct aracılığıyla paylaşım imkanı sağlıyor, ancak bunun kullanımı genel olarak Huawei cihazlarıyla sınırlı. Mate 20 Pro’nun en güzel özelliklerinden bir tanesi de, Hızlı Ayarlar paneli içinde de gördümüz Kablosuz projeksiyon. Samsung’un zamanında DeX adaptörüyle gerçekleştirdiği, telefonun kullanıcı arayüzünü daha büyük ekranlarda masaüstü görünümüne taşıma işini Huawei, Kablosuz projeksiyon ile gerçekleştiriyor.
Artık çoğu evde bulunan TV’lerde Wi-Fi desteği var, aynı zamanda Google Cast, Miracast ve bunun gibi kablosuz görüntü aktarım teknolojileri de destekleniyor. Huawei Mate 20 Pro’nun Kablosuz projeksiyon özelliğini evdeki Samsung markalı TV ile denedik ve pürüzsüz biçimde çalıştırdık. Bağlantı kurulduğu anda TV ekranına kullanıcı arayüzünün masaüstü görünümü yansıtılıyor. Elinizdeki Mate 20 Pro ise bir izleme dörtgenine dönüşüyor. Aynı zamanda cihazı bir klavye olarak da kullanabilirsiniz. Eğer isterseniz, bir Bluetooth klavye ve fareyi Mate 20 Pro’ya bağlayarak küçük bir masaüstü bilgisayar elde edebilirsiniz. Fotoğrafları ve videoları görüntüleme, web sitelerinde gezinme, sunum gibi işlerde bu özellik epey kullanışlı oluyor. Web sitelerinin otomatik olarak masaüstü versiyonlarının gösterildiğini de belirtmeden geçmeyelim.
Android 9 Pie ile birlikte gelen yeniliklerden bir tanesi olan Dijital denge’yi Huawei Mate 20 Pro’da da görüyoruz. Apple’ın iOS 12 ile birlikte getirdiği Ekran Süresi özelliğine benzeyen bu özellik sayesinde, Mate 20 Pro’da en çok hangi uygulamalarda vakit geçirdiğinizi görebilir, telefon kullanımınıza veya uygulamalara sınırlamalar getirebilirsiniz.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Kamera
Huawei P20 Pro ile birlikte arka tarafta üç kameraya geçiş yapmış ve sektörün öncülerinden biri olmuştu. Mate 20 Pro’da da aynı çizgiden gidildiğini görüyoruz, ancak detaylara inildiğinde bazı farklılıklar dikkat çekiyor.
Öncelikle Huawei ile Leica’nın iş birliği devam ediyor. Arkada 40 megapiksel (f/1.8) geniş açılı, 20 megapiksel (f/2.2) ultra geniş açılı ve 8 megapiksel (f/2.4) telefoto olmak üzere üç kamera yer alıyor. Bu lensler, flaş ile birlikte bir matris görünümünü oluşturuyor. Bu yapı sayesinde kameraların birbirine yakın görüş açısı sunması mümkün kılınıyor. Önceki amiral gemisi Huawei telefonlarında gördüğümüz monokrom lens, yerini ultra geniş açılı lense bırakıyor ki, Mate 20 Pro’da da esas farkı bu lens oluşturuyor.
Huawei, monokrom lens sayesinde nesnelerin kenarlarının daha belirgin biçimde ortaya çıkarıldığını öne sürüyordu. Ancak şirket, standart lenslerin bile bunu iyi biçimde yerine getirdiğine ikna olmuş olmalı ki, Mate 20 Pro ile bu politikadan vazgeçiyor, kullanıcıların daha fazla tercih ettiği ultra geniş açılı fotoğraflara yoğunlaşıyor.
Mate 20 Pro ile 40 megapiksel çözünürlüklü fotoğraflar çekebilirsiniz. Ancak Kamera uygulaması varsayılanda 10 megapiksel çözünürlüklü fotoğraflar çekecek biçimde ayarlanmış. Dört pikselin bilgisi tek pikselde birleştiriliyor, böylelikle daha iyi düşük ışık performansı elde ediliyor. Daha fazla detayın olduğu fotoğraflar isterseniz, 40 megapiksel çözünürlüklü fotoğraflar çekmekte özgürsünüz.
8 megapiksel telefoto kamera sayesinde en fazla 5 kat optik yakınlaştırma yapılabiliyor. Böylelikle kaliteden ödün vermeden uzaktaki bir nesnenin fotoğrafını iyi şekilde çekebilirsiniz. Ultra geniş açılı lens sayesinde 0.6 kat yakınlaştırma da yapılıyor. Yani nesneden daha da uzakmışsınız gibi hissettiren, daha geniş bir alanı fotoğraflamanıza imkan sağlayan imkan Mate 20 Pro’nun kamera sisteminde mevcut durumda.
Mate 20 Pro’nun ultra geniş açılı lensi daha geniş bir alanın fotoğrafını veya videosunu çekmeye olanak sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda makro çekimlerde nesneye daha fazla yaklaşmanızı, buna rağmen netliğin bozulmadığı, istediğiniz noktaya odaklanılan fotoğraflar çekmenizi sağlıyor. Huawei, bunu “Süper Makro” olarak adlandırıyor. Süper Makro modu aktifken nesneye 2.5 santimetreye kadar yaklaşıp fotoğraf çekebilirsiniz.
Süper Makro modunun etkinleştirilmesi otomatik olarak yapılıyor. Eğer başlangıçta kapalı olarak gelen Uzman AI seçeneğini kamera ayarları içinden etkinleştirirseniz, bu takdirde Süper Makro moduna geçiş de otomatik olarak yapılacaktır. Kamera uygulamasını açtıktan sonra Mate 20 Pro’yu çekeceğiniz nesneye iyice yaklaştırdığınızda Süper Makro modu otomatik olarak açılıyor, ultra geniş açılı moda geçiliyor. Bu sayede nesneye epey yakın olan, ancak netliğin de korunduğu fotoğraflar çekebilirsiniz. Süper Makro moduna geçişte, açının değiştiğini ve nesneden biraz uzaklaşıldığını dikkat edeceksiniz. Ancak sonuç olarak, etkileyici makro çekimler sizi bekliyor.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Huawei Uzman AI modunu kapalı olarak sunuyor. Bu mod açık olduğunda yapay zekâ yardımıyla sahnenin tanımlaması yapılıyor ve görüntü ayarları buna göre yapılıyor. P20 Pro’da gördüğümüz kadarıyla yapay zekâ destekli çekim modları renk doygunluğunu daha da artırıyordu ve daha çok Instagram kitlesinin beğeneceği fotoğraflar çekiyordu. Bu ayar kapalı olduğunda bile Mate 20 Pro’nun çektiği fotoğraflar epey etkileyici görünüyor.
Mate 20 Pro’nun kamera sisteminin detaylarından epey bahsettik. Pratikteki durumdan bahsedecek olursak, bu Android telefon ile her koşulda sizi fazlasıyla tatmin edecek fotoğraflar ve videolar çekebileceğinizi söyleyebiliriz. İçeride ve dışarıda aydınlatma koşulları ideal olduğunda elde edilen fotoğrafların fazlasıyla tatmin edici olduğunu görüyoruz. Düşük ışıkta da gürültüsü düşük ve detayların epey ön planda olduğu, aydınlık kareler yakalayabilirsiniz. P20 Pro’da olduğu gibi, uzun pozlamalı fotoğraflar çekmeyi sağlayan Gece modu mevcut. P20 Pro’dakinden daha da iyi çalıştığını, renkler bakımından daha gerçekçi, bununla birlikte gürültü ve bulanıklığın yok denecek kadar az olduğu fotoğrafların çekilebildiğini görüyoruz. HDR da mevcut, ancak bunu çekim modları içinden etkinleştirmek gerekiyor. HDR ile yapılan çekimlerde de aydınlık ve karanlık bölgelerin bir arada bulunduğu fotoğraflarda, aydınlatmanın dengeli biçimde dağıtıldığı fotoğrafların elde edildiğini görüyoruz.
Galeri: Huawei Mate 20 Pro ile çekilen fotoğraflar
[tg_gallery_slider gallery_id=”187116″]
Önde 24 megapiksel, f/2.0 diyafram açıklıklı ve geniş açılı bir kamera bulunuyor. Ön kamera düşük ışıklı ortamlarda gayet aydınlık ve net fotoğraflar çekmeye izin veriyor. Yüz güzelleştirme araçları sayesinde daha çekim yapmadan önce görüntünüz üzerinden çeşitli oynamalar yapabilirsiniz. Bunlar sayesinde fotoğraflarda daha iyi görünebilirsiniz, ancak doğallıktan ulaştığınızı da kabul etmeniz gerekiyor.
[tg_youtube width=”” height=”” video_id=”Jx4PsLjzUrg”]
Video tarafında da Huawei Mate 20 Pro beklentileri sunuyor. Telefonda 4K video kayıt özelliği mevcut. Aynı zamanda saniyede 960 kare hızında süper ağır çekim video özelliğini de bu telefonda görüyoruz. Süper ağır çekimde çözünürlük 720p’ye düşüyor, detaylar kayboluyor. Ancak sosyal medyada paylaşacağınız videolar için bu çözünürlük yeterli olacaktır. 4K videolara gelecek olursak, optik görüntü sabitlemenin de yardımıyla durağan, titreşimden arındırılmış video çekimler elde ediliyor. Ses kalitesi de iyi seviyede. Özel günlerinizde videol çekimleri için Mate 20 Pro’yu rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Huawei Mate 20 Pro inceleme: Sonuç
Huawei, Mate 20 Pro ile ne kadar iddialı olduğunu bu telefon ve kardeşleri için gerçekleştirdiği lansman ile göstermişti. Şirketin bu telefon ile akıllı telefon piyasasında gördüğümüz Apple-Samsung ikilemini kırmak istediğini açık şekilde görüyoruz. Bazıları Huawei’nin Mate 20 Pro ile Samsung’un stratejisini izlediğini ve aklına gelen ne varsa sepete attığını söylüyor. Durum görünüşte bu şekilde olabilir, ancak sunulan özelliklerin çoğunun gerçek hayatta bir karşılığının olduğunu bu telefonu deneyimlediğimiz süre boyunca görüyoruz.
Huawei Mate 20 Pro, tasarımı ile büyük ekranlı telefon kullanımını büyük bir zahmet hâline getirmiyor. Büyük ekranı internette gezinme, video izleme gibi işler için ideal. Çentik, deneyimi bozmuyor. Kirin 980 işlemci ise bir amiral gemisi telefondan beklenen performansı sunuyor. EMUI 9 kullanıcı arayüzü, saf Android deneyimini sevmeyenlerin hoşuna gitmeyebilir, ancak yararlı birçok özelliği de beraberinde getiriyor. Üçlü arka kamera sistemi ile sizi fazlasıyla memnun edecek, sosyal medyada bol beğeni toplayacak kareler yakalayabilirsiniz. Pil performansı telefonu en son ne zaman şarj edeceğinizi unutturacak seviyede. Tersine kablosuz şarjı bile, ihtiyaç duyduğumuz birden fazla durumda kullandığımızı ve bu özellikten fazlaca memnun kaldığımızı söylemeliyiz. Bunlarla birlikte, telefonun stereo ses sisteminin biraz daha iyi olması, multimedya deneyimini daha iyi hâle getirirdi. Aynı zamanda Huawei’nin, Netflix ile var olan uygulama ve HDR uyumluluk sorunlarını bir an önce çözmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Huawei Mate 20 Pro’yu tercih edenler, bu seçimlerinden dolayı pek pişmanlık duymazlar gibi görünüyor. Ancak özellikler ve performans kadar önemli olan bir unsur var ki, o da fiyat. Huawei Mate 20 Pro’nun yurt dışı fiyatı, daha lansman sırasında 1000 avro civarında açıklanmıştı. Türkiye’ye de 8499 TL’lik bir fiyattan sunuldu. Günümüz şartlarına ve Mate 20 Pro’nun niteliklerine baktığımızda, bu fiyat çok da uçuk görünmüyor. Ne var ki, Android tarafından Huawei Mate 20 Pro’yu karşılaştıracağımız ilk telefon Samsung Galaxy Note 9. Tersine kablosuz şarjı saymazsak, bu telefonla hemen hemen aynı özellikleri Samsung’un akıllı telefonunda da görüyoruz. Ancak fiyata bakarsak, Samsung’un telefonu daha düşük bir fiyattan satılıyor. Rekabette daha fazla avantaj kazanmak için Huawei, fiyatı 8499 TL’nin biraz daha altına düşürebilirdi.