HTC, uzayın sonsuz boşluğundaki yalnız astronotlara bir nebze olsun rahatlama ve moral kazandırmak amacıyla, VR (Sanal Gerçeklik) başlıklarını Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS)’ne gönderiyor. HTC, bu inovatif projesinde XRHealth ve mühendislik firması Nord Space ile güçlerini birleştirerek, astronotların zihinsel sağlıklarını korumak ve uzaydaki görevlerini daha konforlu bir hale getirmek amacıyla VIVE Focus 3 VR başlıklarını ISS’ye gönderiyor.
Bu proje kapsamında ISS’ye gönderilen VIVE Focus 3 VR başlıkları, astronotların zihinsel sağlıklarını koruyarak, uzaydaki görevlerini daha verimli bir şekilde sürdürmelerini sağlamak üzere özel yazılımlarla donatılmış. Başlıklar, astronotların zihinsel sağlık durumlarını daha iyi değerlendirebilmek amacıyla göz izleme sensörleri gibi yeni kamera takip teknolojilerini içeriyor. Bu sensörler, “yörüngede zihinsel sağlığı koruma” amacıyla geliştirilen yazılımlarla bir araya getirilmiş.
HTC Vive Focus 3 mikro yerçekimi koşullarında çalışabiliyor
VIVE Focus 3 başlıklarının bir diğer önemli özelliği ise mikro yerçekimi koşullarında stabil bir şekilde çalışabilmesi. Başlıklar, hareket hastalığı riskini azaltacak şekilde optimize edilmiş ve böylece astronotların uzaydaki deneyimlerini daha da konforlu bir hale getirmeyi amaçlıyor.
Danimarkalı astronot Andreas Mogensen, altı aylık görevi boyunca bu VR başlıklarını kullanacak ilk ISS mürettebat üyesi olacak. HTC, astronotların uzayda “aylar ve yıllar boyu” izole edildiğini ve bu nedenle zihinsel sağlıklarını korumanın büyük önem taşıdığını belirtiyor.
Uzay İstasyonu’ndaki internet bağlantısı konusu ise, bu VR başlıklarının kullanımını bir adım daha ileriye taşıyor. Geçmişte oldukça yavaş olan internet bağlantısı, son güncellemelerle birlikte 600 megabit/saniye (Mbps) hızına ulaştı. Bu bağlantı hızı, VR başlıklarının gereksinim duyduğu veri akışını rahatlıkla sağlayabilecek düzeyde.
VIVE Focus 3 başlıklarının ISS’ye gönderilmesi ve bu projenin, astronotların uzaydaki yaşamını daha verimli ve konforlu bir hale getirecek inovatif çözümleri beraberinde getirmesi, teknolojinin uzay araştırmalarına olan katkısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür iş birlikleri, gelecekte uzay misyonlarının daha verimli ve güvenli bir şekilde sürdürülmesi için önemli adımlar atılmasına olanak sağlıyor.