Manşetler

Google’a göre “sürtünme iyidir”, Google+ tüm servisler için bir omurga işlevi görüyor

Google+ bir yılı aşkın bir zamandır faaliyette ve Google bu son sosyal ağ servis denemesinin başarıya ulaşması için daha öncekinden daha fazla çaba gösteriyor, her gün yepyeni özellikler bu servise ekleniyor. Servis hakkında çok fazla şey okuduk, yazdık, konuştuk; ancak hikayeyi bir de “Think with Google” etkinliği için Türkiye’ye gelen Google+ EMEA Pazarlama Sorumlusu Cristian Cussen’den dinledik.

Cussen insanların farklı ortamlarda farklı kişilerle ilişki kurduğunu, Google+’da da bu durumu göz önünde bulundurarak çevre yaklaşımını geliştirdiklerini kaydetti. Bildiğiniz gibi Google+ içinde yer alan Aile, Arkadaşlar gibi çevrelere farklı kişileri yerleştirmek, oluşturacağınız farklı çevreleri yine farklı çevrelere eklediğiniz kişileri ya da yeni kişileri eklemeniz mümkün. Google+ üzerinden yapacağınız paylaşımları da sadece belirli bir çevreye veya çevrelere yönelik yapabiliyorsunuz. Aynı şekilde sadece belirli çevre içindeki kişilerin paylaşımlarını da görüntüleme fırsatını Google+ veriyor. Bunun yanı sıra Google+ profiliniz altında paylaştığınız detayları hangi çevreler altında yer alanların görüntüleyebileceğini de belirlemeniz mümkün.

Google’ın sosyal ağında öne çıkardığı unsurlardan bir tanesi de görüntülü görüşme. Hangout adı verilen bu servis kapsamında ön yüzünde bir kamera barındıran dizüstü bilgisayar, akıllı telefon veya tablet sahipleri karşılıklı sohbet etme fırsatı veriliyor. Ayrıca sadece iki kişi arasında değil, birden fazla kişi arasında da bir oturum oluşturulabiliyor. Cussen bu noktada ABD Başkanı Barack Obama’nın Hangout üzerinden gerçekleştirdiği telekonferansı örnek gösterdi. Bu etkinlik sayesinde internet kullanıcıları oturdukları yerden başkana sorularını yöneltme fırsatı bulmuşlardı.

Google+’ın üye sayısı 400 milyon seviyesine ulaştı, ancak bu platformun aktif bir şekilde kullanılmadığına yönelik eleştiriler sürekli yöneltiliyor, Ancak Google, Cussen’ın da tekrarladığı gibi, durumun farklı olduğunu, sosyal ağın her ay 100 milyon kullanıcı tarafından aktif bir şekilde kullanıldığını söylüyor. İnsanlar günün ortalama 60 dakikasını Google üzerinde geçiriyor ve Google+ da arama devinin, arama da dahil olmak üzere farklı servislerini birbirine bağlayan bir omurga görevi görüyor.

Mark Zuckerberg’in “frictionless” denilen ve Türkçe’ye “sürtünmesiz” olarak çevirebileceğimiz, O’nun ise hızlı, pratik anlamında kullandığını düşündüğümüz bir terimi bulunuyor, kendisi Facebook üzerindeki paylaşımı bu şekilde tanımlıyor. Cristian Cussen ise “friction is good” yani “sürtünme iyidir” diyerek Google’ın Facebook’un tersini düşündüğünü gösteriyor. Cussen, insanların paylaşımda bulunmadan önce durup düşünmesi gerektiğine ve kiminle bu içeriği paylaşması gerektiğini değerlendirmesine inanıyor. Kendisine Twitter veya Facebook üzerinden gerçekleştirdiğimiz paylaşımların herhangi bir zahmet olmaksızın, neden otomatik olarak Google+’ya düşmediğini de sorduk. Cevap olarak ise Google’ın bu düşüncesini aktardı, paylaşımın değerli olması adına böyle bir bağı kurmadıklarını kaydetti. Bununla birlikte HootSuite gibi üçüncü taraf servislere Twitter ve Facebook üzerinde paylaşılan içeriğin aynı anda Google+ üzerinde de paylaşılması imkanının verildiğini de kaydetti.

Cussen, Google+ üzerinden para kazanma yollarının pek fazla öne çıkartılmadığını, ancak kurumların bu sosyal ağın nimetlerinden yararlanabildiğini kaydetti. Reklamların fazla ön plana çıkarılmamasının ana sebebi kullanıcı deneyimini sekteye uğratmamak, kullanıcıların haber kaynakları arasında reklam mesajları görmemesini sağlamak. Bununla birlikte örneğin AdWords reklam servisi altında sunulan sosyal eklentiler özelliği sayesinde Google platformu üzerinden verilen reklamlara sosyallik katmak, +1 butonu ekleme gibi işler yapmak mümkün. Cussen, Garanti Bankası’nın sosyal eklenti kullanımı sayesinde bir kampanyasında tıklama oranını yüzde 49 oranında artırdığını kaydetti.

Facebook ve Twitter’ın kullanıcıların kafasında yer etmiş belirli amaçları var. Örneğin Facebook arkadaş veya yakınların birbirlerinin neler yaptıklarını takip ettiği, fotoğrafların paylaşıldığı bir alan. Twitter ise insanların duygu ve düşüncelerini veya neler yaptıklarını 140 karakter ile anlatmalarını sağlayan bir ortam. Cussen’a göre Google+ ise insanların arama sonuçlarına sosyallik katıyor, böylelikle en çok kullandıkları arama motoru üzerinden daha isabetli sonuçlar almalarına olanak sağlıyor. Verdiği örneğe göre bir kullanıcı Google üzerinden yaptığı bir arama sonucunda ulaştığı siteyi +1 butonuna tıklayarak işaretlerse, daha sonra o kullanıcı ile Google+ üzerinden ilişki kuran başka bir kullanıcı o kullanıcının tavsiyesini arama sonuçları üzerinde görebiliyor. Tabii bunun için Tavsiyeli Arama özelliğinin aktif olması gerekiyor. Böylelikle arama işine biraz tanıdık katkısı katılmış oluyor, isabetli sonuca ulaşma olanağı artıyor.