Samsung’un yıllardır amiral gemisi serilerinde kendine özgü bir çizgi tutturduğu Ultra Galaxy modeli, bu kez bazı önemli değişikliklerle geliyor. Telefonun tasarımı ve özellikleri her zamanki gibi üst düzey olsa da, Ultra’nın “her şeyi sunma” felsefesi biraz törpülenmiş gibi görünüyor. Yine de bu cihaz, ekran kalitesinden kamera performansına kadar birçok alanda güçlü bir deneyim vaat ediyor. Ne var ki, Samsung’un geçmişte Ultra modellerinde sunduğu ekstra özelliklerin yavaş yavaş azaltılması, bazı kullanıcılar için soru işaretleri yaratabilir.
Galaxy S25 Ultra, özellikle yapay zekâ (AI) entegrasyonlarıyla dikkat çekmek istiyor. Google’ın Gemini asistanı ve çeşitli yazılım özellikleri sayesinde daha akıllı bir kullanıcı deneyimi hedeflenmiş. Ancak bu yapay zekâ çözümlerinin pratikte ne kadar işlevsel olduğu, kullanıcıların farklı beklentilerine göre değişebilir. Öte yandan, cihazın güçlü Snapdragon 8 Elite işlemcisi, büyük bataryası ve geliştirilmiş kamera sistemi, Galaxy S25 Ultra’yı piyasadaki en güçlü telefonlardan biri hâline getiriyor. Galaxy S25 Ultra inceleme yazısında, Samsung’un getirdiği değişikliklerin detaylarına ve bunların deneyimdeki yansımalarına bakıyoruz.
![galaxy s26 ultra satın al](https://productimages.hepsiburada.net/s/777/424-600/110000884853966.jpg/format:webp)
Samsung Galaxy S25 Ultra
- 6.9 inç Dinamik AMOLED 2X ekran
- Snapdragon 8 Elite işlemci
- 200 MP arka kamera
- Galaxy AI
Tasarım
Samsung, Galaxy S25 Ultra ile tasarım konusunda ufak ama etkili bazı değişiklikler yapmış. Önceki modellerin keskin ve köşeli hatları bu sefer daha yuvarlatılmış bir yapıya bırakılmış. Bu, cihazın elde daha ergonomik ve rahat bir tutuş sağlamasına yardımcı oluyor. Elde rahatlık artmış olsa da, bu tasarım değişikliğinin bazı kullanıcılar için görsel olarak heyecan verici olmadığını belirtmek gerek. Samsung, tasarım konusunda fazla farklılaşmak yerine diğer S serisi modelleriyle uyumlu bir çizgi benimsemiş. Bu durum, Ultra’nın karakteristik tasarımını bir ölçüde kaybetmesine yol açsa da genel ergonomiyi iyileştirdiği için olumlu karşılanabilir.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-5-1024x682.jpeg)
Telefonun boyutları büyük olsa da ağırlık dengesi iyi bir şekilde sağlanmış. 8.2 mm kalınlık ve 218 gram ağırlık, bu denli büyük bir cihaz için makul seviyelerde tutulmuş. Ancak cihazın arka paneli, parmak izi tutmaya oldukça meyilli olduğu için dikkat çekiyor. Mat kaplama yerine daha parlak bir çerçeve tercih edilseydi, belki biraz daha üst sınıf cihaz hissiyatı yaratılabilirdi. Yine de arka panelin dayanıklılığı artırılmış ve Corning Gorilla Glass Victus 2 koruması ile güçlendirilmiş. Bu sayede telefon hem şık hem de günlük kullanıma uygun bir sağlamlık sunuyor.
Telefonun çerçevesinde metalik bir yapı tercih edilmiş ve kenar kısımlarda düzleştirmeler yapılmış. Samsung’un bu tercihinin, cihazı masadan veya düz bir yüzeyden kaldırmayı kolaylaştırdığı açık. Ancak bu düzleştirilmiş kenar yapısı, bazı kullanıcılar için kayganlık hissi yaratabiliyor. Samsung’un, Apple’ın iPhone modellerinde kullandığı gibi daha tutuş dostu bir çerçeve malzemesi tercih etmesi kullanıcı deneyimini geliştirebilirdi. Buna rağmen, S25 Ultra’nın tasarımında genel olarak titanyum malzeme kalitesinin oldukça iyi olduğu söylenebilir. Telefonun tasarımında işlevsellik ve estetik arasında bir denge kurulmaya çalışılmış ancak bu denge, bazı kullanıcılar için tam anlamıyla yeterli olmayabilir.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-4-1024x682.jpeg)
Cihazın ön yüzünde 6.9 inç büyüklüğünde ve çerçevesiz bir AMOLED ekran yer alıyor. Samsung’un ekran teknolojilerinde rakipsiz olduğu düşünülürse, bu ekranın da oldukça etkileyici olduğu şüphesiz. Çerçeve oranının iyice düşürülmesi, cihazın daha geniş bir görüntüleme alanı sunmasını sağlamış. Ayrıca ekranın kenarlardaki eğimi tamamen ortadan kaldırılmış, bu da daha düz ve kullanımı kolay bir yüzey oluşturmuş. Ekranın dayanıklılığı artırılmış ve ekran yüzeyine Gorilla Armor 2 adlı özel bir koruma katmanı eklenmiş. Bu ekran, yoğun güneş ışığı altında bile rahatlıkla görülebilecek bir parlaklık seviyesine sahip.
Tasarım tarafında bir diğer dikkat çeken detay ise S Pen yuvası ve stil kaleminin kendisi. Bu yılki modelde Samsung, Bluetooth bağlantılı hava hareketi kontrol özelliklerini kaldırmış. Bu özelliklerin az kullanıldığı belirtilse de, bazı kullanıcılar bu değişikliği eksiklik olarak görebilir. Yine de S Pen’in temel işlevlerinde herhangi bir sorun bulunmuyor ve cihazla entegre bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Samsung, kullanıcıların S Pen’den maksimum verim alabilmesi için yazılım tarafında da çeşitli iyileştirmeler yapmış. Ancak tasarımın sadeleşmesi, S Pen’in eskisi kadar “akıllı” bir aksesuar olmamasına sebep olmuş.
Son olarak, cihazın renk seçeneklerinden bahsetmek gerekirse, Samsung bu yıl da farklı ve özel renk tonları sunmuş. Titanyum Siyah, Titanyum Gümüş, Titanyum Mavi ve Titanyum Gri gibi klasik renklerin yanı sıra Samsung’un çevrimiçi mağazasına özel olarak Yeşil, Pembe ve Gece Siyahı seçenekleri bulunuyor. Bu geniş renk yelpazesi, kullanıcıların tarzına uygun bir model seçmesine imkân tanıyor. Ancak bu renklerin çoğu, parmak izi ve kir tutma eğilimi nedeniyle kılıf kullanmadan uzun süre temiz görünmeyebilir. Samsung, tasarımda şıklık kadar işlevselliğe de odaklanmaya çalışmış, ancak detaylar konusunda daha farklı dokunuşlar yapılabilirdi.
Ekran ve Ses
Samsung, Galaxy S25 Ultra ile ekran konusunda beklentileri yine üst düzeyde tutmayı başarıyor. 6.9 inç büyüklüğünde, QHD+ çözünürlüklü AMOLED panel, 120 Hz adaptif yenileme hızına sahip. Bu ekran, renk doğruluğu ve parlaklık açısından sınıfının en iyileri arasında yer alıyor. Özellikle dış mekan kullanımlarında ekranın parlaklığı ve yansıma önleyici kaplaması sayesinde Güneş ışığı altında dahi net bir görüntü elde edilebiliyor. Samsung’un AMOLED ekranları, yüksek kontrast oranları ve canlı renkleriyle bilinir, bu durum S25 Ultra’da da değişmemiş. Görsel kalite konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınız bu ekran, içerik tüketimi ve oyun deneyimi için mükemmel bir platform sunuyor.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-14-1024x768.jpeg)
Ekranın 120 Hz yenileme hızı, adaptif yapıda olduğu için kullanım senaryosuna göre otomatik olarak değişebiliyor. Bu sayede hem akıcı bir deneyim sağlanıyor hem de enerji tasarrufu yapılmış oluyor. Ekranın dokunmatik hassasiyeti oldukça yüksek ve özellikle oyun oynarken ya da hızlı geçişler yaparken bu fark hissediliyor. Renk profilleri arasında “Canlı” ve “Doğal” olmak üzere iki farklı seçenek sunulmuş. Canlı modda ekranın renk doygunluğu bir miktar artırılıyor, ancak doğal mod daha gerçekçi bir görüntü isteyenler için ideal. Kullanıcılar kendi tercihlerine göre bu ayarları özelleştirebilir, ancak her iki modda da görüntü kalitesi son derece etkileyici.
Samsung’un bu mükemmel ekran deneyimini tamamlamak için stereo hoparlörler kullandığını görüyoruz. Hoparlörlerin ses çıkışı yüksek ve berrak, ancak bazı frekanslarda derinlik eksikliği fark edilebiliyor. Öte yandan, cihazın ses seviyesi günlük kullanım için fazlasıyla yeterli. Müzik dinlerken ya da video izlerken hoparlörler stereo efektini iyi bir şekilde sunuyor. Ancak bas frekansları konusunda daha iyi bir performans bekleyen kullanıcılar için bu hoparlörler tam anlamıyla yeterli olmayabilir. Kulaklık jakının yine yer almaması ise, kablolu kulaklık kullananlar için küçük bir hayal kırıklığı yaratabilir.
Cihazın ses deneyimi yalnızca hoparlörlerle sınırlı değil. Samsung, Dolby Atmos desteği ile daha geniş ve etkileyici bir ses deneyimi sunmayı hedeflemiş. Bu özellik, özellikle film izlerken ya da oyun oynarken çevresel ses etkisini artırıyor. Kulaklık ile kullanımda bu fark daha belirgin hale geliyor ve ses kalitesinde önemli bir iyileşme sağlanıyor. Ancak Dolby Atmos özelliğinin, bazı içeriklerde aşırı yapay bir his verebildiğini belirtmek gerek. Ses ayarlarında bu özelliği devre dışı bırakmak veya özelleştirmek mümkün. Bununla birlikte, ses profilleri arasında oyun, film ve müzik gibi farklı seçenekler sunulmuş, bu da kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-16-1024x576.jpeg)
Son olarak, ekranın PWM (Pulse Width Modulation) hassasiyeti konusunda dikkat edilmesi gereken bir detay var. Samsung, bu konuda rakip markaların sunduğu özel filtre çözümlerine sahip değil. Özellikle göz yorgunluğu yaşayan kullanıcılar, ekran parlaklığı düşük seviyelere çekildiğinde bu durumdan etkilenebilir. Rakip cihazlarda PWM sorununu azaltmaya yönelik bazı teknolojiler geliştirilmiş olsa da, Samsung’un bu alanda henüz bir adım atmamış olması bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Her şeye rağmen, ekranın genel performansı ve sunduğu görsel kalite, cihazın en güçlü yönlerinden biri olarak öne çıkıyor. Ses ve görüntü deneyimini bir arada değerlendirdiğimizde, Galaxy S25 Ultra’nın içerik tüketimi için ideal bir cihaz olduğu söylenebilir.
Performans ve Pil
Galaxy S25 Ultra, Samsung’un Qualcomm ile yaptığı özel iş birliği sayesinde Snapdragon 8 Elite for Galaxy işlemcisine sahip. Bu işlemci, yüksek performans gerektiren uygulama ve oyunlar için optimize edilmiş. Samsung, yapay zekâ işlemlerinin büyük bir kısmını cihaz üzerinde gerçekleştiren bu işlemci ile çevrimdışı AI deneyimini geliştirmeyi hedefliyor. Cihazın günlük performansı oldukça akıcı, uygulamalar arasında geçişler hızlı, çoklu görevlerde ise herhangi bir takılma gözlenmiyor. Özellikle yüksek grafik gerektiren oyunlarda kare hızları stabil kalmayı başarıyor. Genel olarak, S25 Ultra’nın günlük kullanımda sunduğu performansın fazlasıyla tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-15-1024x768.jpeg)
Samsung’un bu yeni işlemcisi yalnızca hız değil, enerji verimliliği konusunda da iyileştirmelerle geliyor. 3 nm üretim sürecine dayanan bu işlemci, önceki nesillere kıyasla daha az enerji tüketiyor. Bu da cihazın pil ömrüne olumlu katkı sağlıyor. Cihazda 12 GB RAM bulunması da performansın sürdürülebilir olmasını destekliyor. Aynı anda birçok uygulama açık olsa bile RAM yönetimi oldukça başarılı bir şekilde işliyor. Özellikle çoklu görevlerde ve büyük boyutlu dosyalarla çalışırken performansın düşmediğini görmek mümkün. Bu performans seviyesinin yalnızca günlük işlemler için değil, profesyonel kullanım senaryolarında da yeterli olduğu açık.
Galaxy S25 Ultra, depolama tarafında da farklı seçenekler sunuyor. 256 GB, 512 GB ve 1 TB olmak üzere üç farklı depolama kapasitesi seçeneği mevcut. Üstelik her depolama seçeneğinde 12 GB RAM sabit olarak sunuluyor, yani daha fazla depolama isteyen kullanıcılar ekstra RAM için ek ücret ödemek zorunda kalmıyor. Samsung bize inceleme için 256 GB’lık temel versiyonu gönderdi. Bu temel kapasitenin de birçok kullanıcı için yeterli alanı sunacağını söyleyebiliriz. Özellikle fotoğraf ve video çekimlerinde tercih edilebilecek yüksek verimlilikli dosya formatları sayesinde bu alan, cihazı kullanacağınız süre boyunca size yetebilir. Cihazın UFS 4.0 standardını desteklemesi, veri okuma ve yazma hızlarını önemli ölçüde artırmış. Bu sayede büyük boyutlu dosyaların taşınması ya da yüklenmesi son derece hızlı gerçekleşiyor. Ancak microSD kart desteğinin artık tamamen kaldırılmış olması bazı kullanıcılar için bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Yine de cihazın sunduğu dahili depolama seçenekleri, birçok kullanıcı için fazlasıyla yeterli olacaktır.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-6-1024x682.jpeg)
Isınma yönetimi konusunda ise Samsung’un oldukça iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Yoğun kullanım altında cihazın yüzey sıcaklığı belirli bir seviyeyi aşmıyor. Oyun oynarken veya video düzenlerken hafif bir sıcaklık artışı hissedilse de, bu rahatsız edici bir seviyeye ulaşmıyor. Samsung, bu konuda termal yönetim sistemini geliştirmiş ve işlemcinin ısınmasını minimumda tutmayı başarmış. Özellikle yaz aylarında uzun süreli kullanım senaryolarında bu termal denge büyük bir avantaj sağlıyor. Cihazın bu özelliği, hem performans düşüşünü önlüyor hem de daha konforlu bir kullanım deneyimi sunuyor. Performansın sürdürülebilir olması, bu tür amiral gemisi cihazlar için büyük önem taşıyor.
One UI 7.0 arayüzünün performans üzerindeki etkisinden bahsetmek gerekirse, bu arayüzün oldukça optimize edilmiş olduğu dikkat çekiyor. Kullanıcı deneyimini hızlandıran animasyonlar ve geçiş efektleri son derece akıcı. Özellikle menü geçişlerinde veya uygulama açılışlarında herhangi bir gecikme yaşanmıyor. Yapay zekâ destekli performans iyileştirmeleri, arka planda aktif olarak çalışarak cihazın hızını ve tepkiselliğini artırıyor. Ancak bazı kullanıcılar, fazla yoğun animasyonların pil tüketimini etkileyebileceğini düşünebilir. Bu gibi durumlar için Samsung, arayüz ayarlarından animasyonları özelleştirme veya tamamen devre dışı bırakma seçeneği sunmuş. Genel olarak Galaxy S25 Ultra, hem performans hem de pil verimliliği açısından beklentileri karşılayan bir cihaz olmayı başarıyor.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-18-1024x768.jpeg)
Pil tarafında ise 5.000 mAh kapasiteli bir batarya kullanılmış. Samsung, bu bataryanın bir günü rahatlıkla çıkartabileceğini vaat ediyor ve pratikte de bu durum doğrulanıyor. Yoğun kullanım senaryolarında bile cihazın gün sonunda %30-40 civarında şarjı kalabiliyor. Orta seviyede bir kullanımda ise şarjın yaklaşık iki gün dayanması mümkün. Samsung’un pil yönetimi yazılımı sayesinde kullanım alışkanlıklarınıza bağlı olarak pil ömrü optimize ediliyor. Bu da özellikle arka planda çalışan gereksiz uygulamaların pil tüketimini minimize etmesini sağlıyor. Şarj konusunda cihazın hâlâ 45W hızlı şarj desteği sunduğunu belirtelim, ancak kutu içeriğinde hızlı şarj adaptörü bulunmuyor.
![](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-13-1024x768.jpeg)
Samsung, kablosuz şarj konusunda da cihazı güncel teknolojilere uyumlu hale getirmiş. Qi2 standardı desteği ile artık daha verimli kablosuz şarj deneyimi sunuluyor. Ancak bu özelliğin etkinleşmesi için telefonun manyetik bir kılıfla kullanılması gerekiyor. Telefonun gövdesinde entegre mıknatıslar bulunmadığı için, aksesuar kullanmadan Qi2’nin tüm avantajlarından faydalanmak mümkün değil. Bu durum, kılıf kullanmayı sevmeyen kullanıcılar için bir dezavantaj olabilir. Öte yandan, Samsung’un kendi manyetik kılıflarının yanı sıra birçok üçüncü parti üreticinin de uyumlu aksesuarlar sunduğunu belirtelim. Buna rağmen, entegre bir mıknatıs çözümü sunulmuş olsaydı daha pratik bir deneyim sağlanabilirdi.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-3-1024x682.jpeg)
Yazılım
Samsung Galaxy S25 Ultra, yazılım tarafında One UI 7.0 arayüzüyle kullanıcıların karşısına çıkıyor. Bu yeni arayüz, Android 15 tabanlı olarak geliştirilmiş ve hem görsel hem de işlevsel anlamda birçok yeniliği beraberinde getiriyor. En dikkat çeken özelliklerden biri, Samsung’un önceki modellerde başlattığı Galaxy AI entegrasyonunun bu modelde daha da geliştirilmiş olması. Bu yapay zekâ tabanlı özellikler arasında not özetleme, yazılı belge oluşturma, çağrı çevirisi ve fotoğraf düzenleme araçları yer alıyor. Ana ekran ve kilit ekranında yer alan Now Brief özelliği, günlük programınıza ve konumunuza göre bilgi sunmayı amaçlıyor. Now Brief’e kenardaki Edge panelden erişebileceğiniz gibi, Ana ekrana widget da yerleştirebilirsiniz. Günün farklı zamanlarına göre burada sunulan içerikler değişiklik gösteriyor ve telefonu kullandıkça sunulan içeriklerin zenginleştiğini söyleyebiliriz. Her ne olursa olsun, sürekli ziyaret edilen bir yer olup olmayacağı tartışılır.
![](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-12-1024x768.jpeg)
Galaxy S25 Ultra’da en büyük değişikliklerden biri, dijital asistan tarafında yaşanıyor. Samsung’un yıllardır geliştirdiği Bixby, artık birincil asistan konumundan geri çekilmiş. Yerine, Google’ın Gemini asistanı devreye alınmış. Bu asistan, cihazdaki birçok uygulama üzerinde işlem yapabilme yeteneğine sahip. Örneğin, ekranınızdaki bir etkinlik bilgisini algılayıp bunu doğrudan takviminize ekleyebiliyor. Ancak bazı durumlarda daha karmaşık taleplerde sorun yaşanabiliyor ve asistan yanlış bilgiler sunabiliyor. Bu, yapay zekânın hâlâ düşük riskli görevlerde güvenilir olduğunu ancak daha karmaşık işlemler için geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor. Buna rağmen, birçok kullanıcı için temel görevlerde hızlı yanıt alabilmek önemli bir artı olarak değerlendirilebilir.
Samsung’un yapay zekâ entegrasyonu sadece dijital asistanla sınırlı değil. Galaxy AI, işletim sistemi genelinde çeşitli işlevlere entegre edilmiş durumda. Örneğin, cihaz günlük kullanım alışkanlıklarını öğrenerek pil ve performans yönetimini optimize edebiliyor. Fotoğraf ve video düzenleme sırasında yapay zekâ desteğiyle daha doğru renk ayarları ve kompozisyon önerileri sunuluyor. Aynı zamanda kaldırılan nesnelerin yerinin doldurulması işlevinde daha fazla doğallık var. Fotoğraf üzerinde üretken yapay zekâ ile düzenleme yapıldığını anlamak için daha dikkatli bakmak gerekecektir. Diğer yandan, cihazın arka planda çalışan uygulamaları izleyip gereksiz kaynak tüketimini azaltması sağlanmış. Bu tür yapay zekâ destekli iyileştirmeler, hem cihazın hızını hem de enerji verimliliğini artırıyor. Ancak yapay zekânın bazı özelliklerinin yıl sonunda ücretli olabileceğine dair bir uyarı, kullanıcılar arasında endişe yaratabilir.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-1-1024x682.jpeg)
Bir diğer önemli güncelleme, bildirim ve hızlı ayarlar menüsündeki değişiklikler. Samsung, bu alanda iOS cihazlardan esinlenen bir yapı oluşturmuş. Bildirim merkezi ve hızlı ayarlar artık daha erişilebilir bir düzene sahip. Dinamik bilgi gösteren Now Bar, zaman duyarlı bildirimleri ve etkinlik hatırlatmalarını doğrudan sunabiliyor. Bu özellik sayesinde geleneksel takvim veya hatırlatıcı uygulamalarını açmaya gerek duymadan hızlıca bilgi alabilirsiniz. Öte yandan çalan YouTube videosu veya Spotify parçasını kontrol etmek de daha kolay olacaktır. Yine de, bazı kullanıcılar bu değişikliklerin fazla karmaşık olduğunu düşünebilir. Neyse ki Samsung, bu yenilikleri isteğe bağlı olarak kapatma veya özelleştirme imkânı sunuyor.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-2-1024x682.jpeg)
Galaxy S25 Ultra’nın yazılım güncelleme desteği konusunda da iddialı olduğunu görüyoruz. Samsung, bu cihaz için yedi yıl boyunca güncelleme garantisi veriyor. Bu, cihazın uzun vadeli kullanımını destekleyen önemli bir avantaj. Pek çok Android üreticisi yalnızca iki veya üç büyük güncelleme sunarken, Samsung’un bu süreyi uzatması kullanıcılar için büyük bir artı. Güncellemeler, özellikle yeni özelliklerin entegrasyonu ve güvenlik açıklarının kapatılması açısından kritik önem taşıyor. Samsung’un bu güncelleme politikası, cihazın rekabet gücünü artıran faktörlerden biri. Dolayısıyla Galaxy S25 Ultra’yı tercih eden kullanıcılar, uzun yıllar boyunca güncel bir deneyim yaşamayı bekleyebilir.
One UI 7.0 ile gelen kişiselleştirme seçenekleri de oldukça zengin. Kullanıcılar arayüzde simge düzenini, tema renklerini ve animasyonları kendi tercihlerine göre ayarlayabiliyor. Samsung’un tema mağazası, hem ücretli hem de ücretsiz seçeneklerle geniş bir içerik yelpazesi sunuyor. Bunun yanı sıra, çeşitli erişilebilirlik özellikleri sayesinde görme veya işitme engelli kullanıcılar da daha rahat bir deneyim yaşayabiliyor. Edge Panel gibi işlevler, hızlı erişim ve çoklu görev kullanımını kolaylaştırıyor. Bu tür detaylar, Galaxy S25 Ultra’nın yazılım tarafında kullanıcı dostu olmasını sağlayan unsurlar arasında yer alıyor. Yazılımın genel performansı ve sunduğu özellikler, cihazın üst sınıf kimliğini destekliyor.
Kamera
Samsung Galaxy S25 Ultra, kamera sistemiyle amiral gemisi seviyesindeki beklentileri karşılamayı amaçlıyor. Bu modelde, toplam dört arka kamera bulunuyor: 200 MP geniş açılı ana kamera, 50 MP ultra geniş açı, 10 MP 3x telefoto ve 50 MP 5x telefoto. Özellikle ana kameranın yüksek çözünürlüğü sayesinde detay seviyesi oldukça etkileyici. Samsung, kamera sensörünü daha geniş bir diyafram açıklığı ile donatarak düşük ışık performansını iyileştirmiş. Ayrıca, düşük ışıkta daha az gren oluşmasını sağlamak için ISO seviyeleri daha verimli bir şekilde optimize edilmiş. Bu iyileştirmeler sayesinde hem gündüz hem de gece çekimlerinde daha net ve keskin görüntüler elde edilebiliyor. Galaxy S25 Ultra’nın bu güçlü kamera sistemi, özellikle fotoğrafçılıkla ilgilenen kullanıcılar için büyük bir artı.
![galaxy s25 ultra inceleme](https://www.teknoblog.com/wp-content/uploads/2025/02/galaxy-s25-ultra-inceleme-7-1024x682.jpeg)
Bir diğer önemli güncelleme ise 50 MP ultra geniş açılı kamera tarafında yapılmış. Önceki model olan Galaxy S24 Ultra, 12 MP çözünürlüğe sahip bir ultra geniş açı sensörü kullanıyordu. Bu yeni 50 MP sensör, sadece çözünürlük artışıyla değil, aynı zamanda daha geniş bir diyafram açıklığıyla daha fazla ışık yakalayabiliyor. Bu durum, özellikle kapalı mekanlarda ve düşük ışıkta yapılan çekimlerde detayların korunmasına yardımcı oluyor. Geniş açılı fotoğraflarda kenarlardaki bozulmalar minimum seviyeye indirilmiş. Ultra geniş açılı kamera ayrıca makro çekim işlevini de üstleniyor, bu da daha yüksek çözünürlükte makro detayları yakalayabilmenizi sağlıyor. S25 Ultra’nın bu kamera ile sunduğu esneklik, farklı çekim senaryolarında oldukça kullanışlı hale geliyor.
Telefoto kamera tarafında ise bazı kullanıcılar için tartışmalı olabilecek bir değişiklik söz konusu. Samsung, önceki modellerde bulunan 10x optik zoom özelliğini bu modelde kaldırmış ve yerine 5x optik zoom sunan bir sensör yerleştirmiş. Samsung, bu değişikliğin daha hızlı ve daha kararlı bir yakınlaştırma performansı sağladığını belirtiyor. Ancak bazı kullanıcılar, özellikle uzun mesafeden yapılan çekimlerde eski 10x zoom seviyesini arayabilir. Yine de yapay zekâ destekli hibrit zoom sayesinde 10x ve üzeri yakınlaştırmalarda detay kaybı minimuma indirilmeye çalışılmış. 5x telefoto kameranın performansı, özellikle iyi aydınlatılmış sahnelerde oldukça başarılı. Ancak aşırı zoom seviyelerinde hafif bir bulanıklık oluşabileceğini belirtmekte fayda var.
Samsung’un Kamera uygulaması da yeni özelliklerle güncellenmiş durumda. Arayüz daha sade ve kullanıcı dostu bir hale getirilmiş. Yapay zekâ destekli öneriler, çekim sırasında hangi modun daha iyi sonuç verebileceği konusunda kullanıcıyı yönlendirebiliyor. Örneğin, düşük ışıklı bir ortamda kamera otomatik olarak gece moduna geçmeyi öneriyor. Ayrıca, portre modu artık derinlik algılama konusunda daha gelişmiş bir yapıya sahip. Yüz tanıma algoritmaları sayesinde saç ve arka plan ayrımı daha başarılı bir şekilde yapılabiliyor. Bu tür yazılım iyileştirmeleri, özellikle portre fotoğraflarında profesyonel seviyede sonuçlar elde edilmesini sağlıyor.
Videografi konusunda da önemli geliştirmeler yapılmış. Samsung, 8K çözünürlükte 30 fps video kaydı yapabilme özelliğini korurken, düşük ışıkta video performansını artırmak için yeni bir algoritma geliştirmiş. Yapay zekâ tabanlı işlemci, hareketli ve sabit nesneleri daha iyi ayırt edebiliyor ve bu sayede daha doğal bir görüntü elde ediliyor. Ayrıca, HDR video kaydı özelliği sayesinde zorlu aydınlatma koşullarında bile parlaklık ve kontrast dengesi korunabiliyor. Log formatında video kaydı yapabilmek de bu modelde sunulan özelliklerden biri. Bu format, özellikle renk düzenleme aşamasında profesyonel kullanıcılar için büyük avantaj sağlıyor. Ses kayıt kalitesinde de iyileştirmeler yapılmış ve artık daha net ve temiz bir ses yakalanabiliyor.
Samsung, video modunda Super Steady (süper sabitleme) özelliğini daha da geliştirmiş. Bu özellik, özellikle hareket halindeyken yapılan çekimlerde titreşimleri minimize ediyor. Kullanıcılar, bu mod sayesinde aksiyon çekimlerinde daha stabil görüntüler elde edebiliyor. Super Steady modu hem 1080p hem de 4K çözünürlükte kullanılabiliyor. Ayrıca, yavaş çekim ve hiper hız (hyperlapse) gibi yaratıcı çekim modları da daha yüksek çözünürlük desteğiyle güncellenmiş. Kamera uygulaması içinde bulunan bu modlar, içerik üreticileri ve sosyal medya kullanıcıları için geniş seçenekler sunuyor. Samsung, bu geliştirmelerle S25 Ultra’nın video çekim kabiliyetlerini üst seviyeye çıkarmış durumda.
Samsung’un kamera sistemine entegre ettiği yapay zekâ özellikleri, fotoğraf ve video düzenleme aşamasında da devreye giriyor. Kamera uygulaması, çekilen görüntüler üzerinde otomatik olarak iyileştirmeler yapabiliyor. Örneğin, renk dengesi ve parlaklık ayarları yapay zekâ tarafından optimize ediliyor. Ayrıca, çekim sonrası fotoğraflara filtreler ve efektler uygulamak artık daha hızlı ve kolay hale getirilmiş. Samsung’un AI Studio adı verilen bu özellikleri, özellikle fotoğraf düzenleme konusunda deneyimsiz kullanıcılar için faydalı. Yine de bu otomatik ayarların bazı kullanıcılar tarafından fazla agresif bulunduğunu söylemek mümkün. Neyse ki bu tür ayarlar manuel olarak özelleştirilebiliyor.
Son olarak, ön kamera performansına değinmek gerekirse, 12 MP çözünürlüklü geniş açılı bir sensör kullanılıyor. Bu kamera, HDR portre modu ve yapay zekâ destekli güzelleştirme seçenekleriyle daha canlı ve net özçekimler sunuyor. Samsung, özellikle sosyal medya kullanıcılarının ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ön kamerada renk tonlarını ve cilt detaylarını optimize etmiş. Video görüşmeleri sırasında arka plan bulanıklaştırma özelliği de oldukça başarılı çalışıyor. Ön kamerayla yapılan çekimlerde, düşük ışık performansının geliştirilmiş olması da dikkat çekiyor. Galaxy S25 Ultra’nın kamera sistemi, hem ön hem de arka kameralarıyla premium bir deneyim sunmayı başarıyor. Fotoğraf ve video çekiminde en iyi sonuçları almak isteyen kullanıcılar için bu cihaz, güçlü bir seçenek olarak öne çıkıyor.
Sonuç
Samsung Galaxy S25 Ultra, hem güçlü özellikleri hem de yazılım yenilikleriyle piyasadaki en iyi Android telefonlar arasında yer almayı başarıyor. Ekranı, kamera sistemi, performansı ve yapay zekâ destekli yazılımı ile premium bir deneyim sunuyor. Ancak Samsung’un bu modelde bazı özelliklerden feragat ettiği de göz ardı edilemez. Örneğin, 10x optik zoom kamera yerine 5x zoom kamera tercih edilmesi, önceki modellerde bu özelliği sıkça kullananlar için hayal kırıklığı yaratabilir. Ayrıca, stil kalemi S Pen’in Bluetooth ve hava hareketi kontrol özelliklerinin kaldırılması da dikkat çeken bir diğer eksiklik. Yine de Galaxy S25 Ultra, genel kullanıcı kitlesi için gerek kamera gerek performans açısından fazlasıyla yeterli bir cihaz olarak öne çıkıyor.
Galaxy S25 Ultra’nın en büyük artılarından biri, Snapdragon 8 Elite işlemcisiyle sağladığı yüksek performans ve verimlilik. Günlük kullanımda cihaz son derece hızlı ve akıcı bir deneyim sunuyor. Pil ömrü de yoğun kullanımlarda bir günü rahatlıkla çıkarabilecek kapasitede. Ekran kalitesi, parlaklık ve renk doğruluğu açısından piyasanın en iyileri arasında yer alıyor. Özellikle dış mekân kullanımlarında ekranın rahatlıkla görülebilir olması önemli bir avantaj. Kamera sistemi ise düşük ışık performansı ve yüksek çözünürlüklü çekimleriyle dikkat çekiyor, ancak bazı kullanıcılar eski modellerdeki 10x zoom seçeneğini arayabilir.
Galaxy S24 Ultra ile karşılaştırıldığında, S25 Ultra’nın bazı iyileştirmeler sunduğunu ancak köklü değişiklikler yapmadığını söylemek mümkün. Özellikle ultra geniş açılı kamerada yaşanan çözünürlük artışı ve daha ergonomik tasarım bu modelin avantajları arasında yer alıyor. Ancak S24 Ultra’nın hâlâ oldukça güçlü bir cihaz olduğu göz önünde bulundurulduğunda, yalnızca bu yenilikler için bir üst modele geçmek her kullanıcı için gerekli olmayabilir. S24 Ultra kullanıcıları, özellikle çok sık fotoğraf çeken veya yeni yapay zekâ özelliklerini deneyimlemek isteyenler için bu güncellemeyi düşünebilir. Ancak günlük kullanımda çok büyük farklar bekleyenler için S25 Ultra’ya geçiş yeterince cazip olmayabilir.
Diğer taraftan, Galaxy S23 Ultra ve daha eski modellerden gelen kullanıcılar için durum biraz farklı. S23 Ultra sahipleri, özellikle daha iyi ekran deneyimi, geliştirilmiş yazılım özellikleri ve yeni kamera sistemi gibi avantajlar nedeniyle bu yükseltmeyi değerlendirebilir. S22 Ultra veya daha eski modelleri kullananlar ise, S25 Ultra’nın sunmuş olduğu gelişmelerle çok daha güçlü bir deneyim yaşayacaklardır. Samsung’un dört büyük Android güncellemesi ve beş yıllık güvenlik desteği sunması da bu cihazı uzun vadeli kullanım için cazip bir seçenek haline getiriyor. Eski modellerde güncellemeler sona erdiğinde, kullanıcılar S25 Ultra ile yıllarca güncel bir cihaz deneyimi yaşayabilirler.
Sonuçta Samsung Galaxy S25 Ultra, ileri düzey özellikler isteyen kullanıcılar için güçlü bir tercih olmaya devam ediyor. Ancak bu modelin bir önceki Ultra telefonlardan farklı olarak daha az “özel” hissettirdiği de bir gerçek. Samsung’un cihazın bazı ayrıcalıklı özelliklerinden vazgeçmesi, Ultra serisinin gelecekteki konumunu sorgulatabilir. Yine de cihazın genel performansı, ekran kalitesi, yazılım desteği ve kamera yetenekleri düşünüldüğünde, S25 Ultra piyasadaki en güçlü seçeneklerden biri olmayı sürdürüyor. Çok üst seviye bir Android deneyimi arayanlar için Galaxy S25 Ultra, beklentileri fazlasıyla karşılayabilecek bir telefon.
BİLGİLENDİRME
Galaxy S25 Ultra inceleme makalesi ve videoda yer alan ürün Samsung Türkiye tarafından ücretsiz olarak temin edilmiştir. Yayım karşılığında Samsung Türkiye’den herhangi bir ücret alınmamıştır. Yayımdan önce herhangi bir onay süreci bulunmamaktadır.
Teknoblog'un satış ortaklıkları vardır. Bunlar, editoryal içeriği etkilemez, ancak Teknoblog, satış ortaklığı bağlantıları üzerinden satın alınan ürünler için komisyon kazanabilir.