Facebook, Instagram, WhatsApp ve Facebook Messenger kullanıcıları, dün uzun süre boyunca kullandıkları platformlardaki fotoğrafları görmemişti. Platformlar üzerinden fotoğraf ve video alışverişini de etkileyen bu durum, gece saatleri itibarıyla çözüme kavuşmuştu. Yaşanan problem, Facebook’la ilgili küçük ama dikkat çekici bir detayı da gözler önüne serdi.
Facebook’ta fotoğraflar yüklenemese de, şirketin yapay zekâsı tarafından fotoğraflara otomatik olarak eklenen etiketleri görmek mümkün oldu. Örneğin, bir tatil fotoğrafını açmaya çalışanlar, “Bu resim şunları içerebilir: deniz, güneş, gülen insanlar” şeklinde ifadelerle karşılaştı. Kısacası, kullanıcılar bilgisayarların hayatlarını nasıl algıladığını görmüş oldu.
Aynı resim etiketleri, bazı Instagram kullanıcılarının da karşısına çıktı. Instagram’daki etiketlerde genel sahne ve nesne tanımları da yer alırken; Facebook’un yüz tanıma sisteminden hareketle fotoğrafta kimlerin olabileceği konusunda da önerilerde bulunuluyor. Sosyal ağ, kullanıcıların etiketli olmadığı fotoğraflar için bu yöntemi 2017’den beri kullanıyor.
Resimleri “okumak” için 2016’nın nisan ayından bu yana özdevinimli öğrenme teknolojisinden yararlanan Facebook, bu projeyi “erişilebilirlik” çalışmalarının bir parçası olarak da görüyor. Fotoğraf ve videoları tanımlamak için kullanılan etiketler, görme konusunda sıkıntı yaşayanlara ciddi bir yardım sağlıyor.
Facebook’un bu bilgilerden reklam hedefleme için yararlanıp yararlanmadığı ise belirsizliğini koruyor. Kullanıcıların fotoğrafları, kullanıcıların yaşamları hakkında Facebook’a yazılı olarak sunduklarından daha fazla bilgi barındırıyor. Bu da fotoğraflardaki bilgilerin reklam verenler açısından daha kıymetli hâle gelmesini sağlıyor.
Sosyal ağın elindeki bilgileri nasıl ve hangi amaçla kullandığı uzun süredir tartışılıyor. Bu tartışmanın kısa süre içinde sona ermesi de muhtemel görünmüyor. Yine de; yaşanan kesinti, dünyanın en büyük veri toplama operasyonlarından birinin perde arkasını göstermesi açısından ayrı bir önem taşıyor. Facebook, görsel dünyanın aslında ne kadar okunabilir olduğunu da gözler önüne sermiş oluyor.