Evrenin sürekli genişlemesi teorisi, Einstein’ın izinden giden bilim insanları tarafından uzun yıllardır kabul görmüş bir gerçek olarak kabul edilirken, Cenevre Üniversitesi’nden bir grup teorik fizikçi bu genel kabulü sorgulamaya başladı. Grubun lideri Lucas Lombriser ve ekibi, Einstein’ın genişleyen evren teorisinin yanıltıcı olabileceğini ileri sürdüler. Bu yenilikçi çalışma, bu ayın başında Classical and Quantum Gravity dergisinde yayınlandı.
Uzun süredir geçerli olan teoriler, ışığın spektrumun kırmızı ucuna doğru gerilmesi olan ‘kırmızıya kayma’ fenomenini, evrenin sürekli genişleyerek nesneleri bizden daha da uzaklaştırdığına bir işaret olarak kabul eder. Buna ek olarak, son araştırmalar evrenin genişleme hızının giderek arttığını öne sürdü. Bu süreç genellikle ‘kozmolojik sabit’ olarak adlandırılır ve aynı zamanda lambda olarak da bilinir.
Ancak bu konsept, Einstein’ın ilk kez tarif ettiği zamandan beri problemli olmuştur çünkü gözlemler, astronomların ve astrofizikçilerin evrenin ne kadar hızla genişlemesi gerektiği hakkında yaptıkları tahminlerle uyuşmamaktadır. Bu nedenle, bazıları bu tutarsızlığı açıklamak için başka parçacıkların veya güçlerin olabileceğini öne sürmüştür.
Lombriser ve ekibi, evrenin genişlemesi fikrine bağlı kalmak yerine, Einstein’ın evrenin düz ve durağan olduğuna dair orijinal teorisinin aslında doğru olabileceğini öne sürdüler. Yeni teori, evrenin kütlesinin yüzde 80’ini oluşturduğuna inanılan karanlık maddeye dayanmaktadır ve karanlık madde, bir aksiyon alanı gibi hareket etmektedir.
Aksiyon alanı, birçok kişinin karanlık maddenin kimliği için en iyi seçenek olarak düşündüğü varsayımsal bir parçacıktır ve astronomlar henüz keşfetmeyi başaramamışlardır. Bu yeni teori, genişleyen evren teorisinin ne kadar kökleşmiş olduğunu göz önüne alındığında biraz hayal gücünü zorlayabilir. Ancak, bu teori astronomların aradığı yanıtları sağlayabilir.
Bu ilginç araştırmanın ışığında, belki de Einstein’ın evren hakkındaki düşünceleri tamamen doğru değildi. Kim bilir, belki de evren gerçekten genişlemiyor ve biz bunu anlamak için yalnızca doğru lensle bakmamız gerekiyor.
