Son birkaç yıl içinde TV teknolojilerinde dikkate değer ilerlemeler kaydedildi. Bunlardan hiçbir tanesinin HDR, yani Yüksek Dinamik Aralık kadar görüntü kalitesine etkisi olmadı. Düzgün şekilde uygulandığı takdirde, HDR çoğu kullanıcı için 1080p Full HD’den 4K Ultra HD çözünürlüğe geçişten daha fazla anlam ifade ediyor. Çoğu üretici 4K ve hatta daha yüksek çözünürlük sunan 8K teknolojisini ön plana çıkarmaya çalışsa da, durum belirttiğimiz gibi oluyor.
Ancak önemli bir husus var, HDR sadece bir format. Farklı formatlar için kullanılan ortak isim bu olsa da, her bir formatın kendine has özellikleri ve yetenekleri bulunuyor. En fazla tartışılan ve bilinen HDR formatları arasında Dolby Labs’in Dolby Vision formatı yer alıyor. Dolby Vision nedir? Diğer HDR formatlarından ne gibi farkları var? En önemlisi, evinizde Dolby Vision teknolojisini nasıl kullanırsınız? Dosya yazısında söz konusu soruların cevaplarını veriyoruz.
HDR nedir?
Dolby Vision formatına dalmadan önce, HDR’yi genel olarak özetlemekte fayda var. Açılımı High Dynamic Range olan ve Türkçe’ye de Yüksek Dinamik Aralık olarak çevrilen HDR, film yapımcılarının ve içerik yapımcılarının eskisine göre artırılmış parlaklık, yüksek renk doğruluğu ve daha iyi kontrast seviyeleriyle videolar üretmesine izin veriyor.
HDR sıklıkla yüksek kaliteli sinema salonlarında kullanılsa da, evde film izlemek için de giderek daha popüler hâle geliyor. HDR içeriği HDR uyumlu bir TV’de izlendiğinde, aradaki farkı açık şekilde görebiliyorsunuz. Genel resim kalitesindeki artış dramatik seviyede oluyor, sinema kalitesini küçük bir ekran sığdırıyor.
Evde kullanım için beş ana HDR formatı bulunuyor. Bunlardan iki tanesi statik, üç tanesi ise statik formattan oluşuyor. İki statik format, HDR uyumlu her TV’nin desteklediği HDR10 ve yayıncılık uygulamaları için tasarlanmış bir versiyon olan HLG şeklinde sıralanıyor. Buradaki statik terimi, HDR içeriği göstermek için gerekli olan verinin tüm film veya diziye göre belirlenmesine dayanıyor. Video oynamaya başladıktan sonra, bu bilgi değişmiyor.
Üç dinamik format ise Technicolor’un Advanced HDR ve ev sinema sistemlerinde daha iyi bilinen HDR10+ ve Dolby Vision‘dan oluşuyor. HDR10+, lisans ücreti gerektirmeyen, Samsung’un da katkıda bulunduğu bir format olarak dikkat çekiyor. Statik formatlardan farklı olarak, dinamik formatlar sizin izlediğiniz içeriğe uyum sağlıyor, her bir sahneye veya çerçeveye göre HDR unsurlarını artırıyor veya azaltıyor. Bu şekilde HDR görüntüleri elde etmek daha fazla veri gerektiriyor. Her bir sahne için renk, kontrast ve parlaklığa ince ayar çekmenin HDR kalitesine büyük etkisi oluyor.
Dolby Vision formatını farklı kılan özellikler nelerdir?
Dolby Vision, yukarıda da belirtildiği gibi özel, dinamik bir HDR formatı ve Dolby Labs tarafından geliştirilmiş. Resmi sahne sahne ve hatta kare kare ayarlayarak daha doğru renklerle daha fazla detay görmenizi sağlıyor. Sürekli ayarlamalar yapıyor, bu sayede ekrandaki her bir sahne optimize edilmiş biçimde sunuluyor. Ancak bundan daha fazlası da var.
İçerik yapımcılarının resim ayarlarını çok küçük seviyelerde yapma imkanı elde etmesinin yanı sıra, Dolby Vision geleneksel ve statik HDR10 formatına göre daha geniş yelpazede ayar desteği sunuyor. Örneğin HDR10, TV’ler için en fazla 1000 nit resim parlaklığı destekliyor. Dolby Vision ise daha yükseğe, 10000 nit seviyesine kadar çıkabiliyor.
Aynı durum renk doğruluğu için de geçerli. HDR10 içerik yapımcılarının 10 bitlik verileri kullanarak renk tanımlaması yapmasına izin veriyor. Dolby Vision ise en fazla 12 bit desteği sunuyor. Bu özellik çok büyük bir özellik gibi görünmeyebilir, ne de olsa 2 bitlik bir farktan söz ediyoruz. Ancak bu, büyük bir fark oluşturuyor. 10 bit ile bir milyarın üstündeki muhtemel renk arasından her bir ana renk için 1024 ton arasından seçimi yapabilirken, 12 bit ile bu sayı 68 milyarı aşkın renk içinde 4096 tona çıkıyor.
Eğer bu saydıklarımız fazlalık gibi geliyorsa, söz konusu TV’niz olduğunda gerçekten durum bu şekilde. Şu anda Dolby Vision’ın sağladığı 10000 nit parlaklık veya 64 milyar renk desteği gibi özellikleri sunan ve satın alabileceğiniz bir TV bulunmuyor. Piyasadaki en parlak TV’ler bile en fazla 2000 nit parlaklık seviyesine ulaşabiliyor. LG’nin OLED E serisi bile 10 bit renk desteğinden daha üstüne çıkamıyor. Yine de, TV teknolojisinin hızla ilerlediğini söylemek gerekiyor. Dolby Vision’ın şu anda zamanın ötesinde gibi görünen özellikleri önümüzdeki beş yıl içinde sıradan hâle gelebilir.
HDR10+ nedir?
Samsung’un da desteklediği HDR10+ formatı Dolby Vision formatına benziyor. Bu da ekrandaki görüntüleri sahne sahne optimize eden dinamik bir format. HDR10’a göre daha yüksek parlaklık ve renk derinliğini destekliyor. Ancak spesifikasyonlar bakımından Dolby Vision’ın ötesine geçemiyor. Teoride bu durum, Dolby Vision ile daha iyi sonuçlar alabileceğinizi gösteriyor. Ancak şu an için bu iki standart arasındaki en büyük fark erişilebilirlikte yatıyor.
Şu anda nadir sayıda cihaz HDR10+ destekliyor. Hatta HDR10+ formatında var olan içerik sayısı da fazla değil. Ancak bu durum değişmeye başlıyor. HDR10+ standardının ücretsiz lisansa sahip olması sayesinde durumun değiştiğini görebiliriz. Bu iki rakip format için gelecek desteğine bakacak olursak, dikkat çekmemiz gereken bir husus var: Şu anda Dolby Vision destekleyen bir cihaz HDR10+ desteğine de sahip olabilir. Bir yazılım güncellemesiyle bunu gerçekleştirmek mümkün oluyor. Dahası, bunu gerçekleştirmek de üreticiler için çok küçük bir maliyetle gerçekleşiyor. Aynısı Dolby Vision için geçerli değil. Bu formatın lisans ücreti var ve aynı zamanda yazılımın da geliştirme ücreti bulunuyor.
Dolby Vision destekli TV modelleri
Dolby Vision HDR10+ formatına göre daha fazla öne çıksa da, yeni TV’lerin hepsi Dolby Vision uyumlu değil. Örneğin Samsung bu formatı desteklemiyor. Güney Koreli üretici tamamen HDR10+’a yatırım yapıyor.
Dolby Vision desteği sunan büyük markalar arasında LG, Sony, TCL ve Vizio bulunuyor. Dolby Vision desteği de modelden modele değişebiliyor. Bir TV satın almadan önce, almayı düşündüğünüz modelin tüm özelliklerini gözden geçirmelisiniz. Eğer Dolby Vision ile çalışıyorsa, bu destek açık şekilde belirtiliyor.
Dolby Vision için başka nelere gerek var?
Dolby Vision destekli bir TV’nin ya da akıllı telefon ve tablet gibi diğer cihazların yanı sıra, Dolby Vision içerik kaynağına da ihtiyaç var. Çoğu 4K Ultra HD Blu-ray disk Dolby Vision desteğine sahip. Aynı zamanda Netflix, Amazon Prime Video ve iTunes gibi servisler de hem sinema filmleri ya da orijinal içerikler için bu desteği sunuyor.
Disney+ ve Apple TV+ gibi yakında çıkacak içerik yayın servisleri de belirli bir seviyeye kadar Dolby Vision’ı destekleyeceklerini açıkladı. Dolby’nin popüler çevresel ses formatı Dolby Atmos da bu sözünü ettiğimiz yeni servisler tarafından desteklenecek.
Dolby Vision şu anda TV yayınlarında kullanılamıyor. Şu anda hava üzerinden HDR içeriğin iletimi işlemi nadiren görünüyor. HDR destekli TV yayınları ise daha düşük bant genişliğini yeterli bulan HDR10 veya HLG gibi statik formatların yardımıyla gerçekleştiriliyor.
Eğer bir set üstü cihaz, oyun konsolu ya da Blu-ray oynatıcı kullanarak video içeriği izleyecekseniz, o hâlde Dolby Vision uyumlu bir cihaza ihtiyacınız var demektir. Örneğin, Apple TV 4K cihazı Dolby Vision desteğine sahip. Ancak daha eski nesil Apple TV HD cihazı bunu desteklemiyor. Microsoft’un Xbox One S ve Xbox One X oyun konsolları da 2018 yılından beri Dolby Vision desteğine sahip. Sony’nin PlayStation oyun konsolları ise Dolby Vision desteğine sahip değil.
Son olarak, Dolby Vision destekli cihazı seçtikten sonra uyumlu bir HDMI kablosuna da ihtiyaç var. Dolby Vision destekli bir kablo seçtiğinize emin olmalısınız. “HDMI Premium Certified” etiketini taşıyan herhangi bir kablo ideal seçim olacaktır. Daha düşük hızlara sahip kablolar da çalışabilir, ancak bu tam olarak garanti edilemiyor. Premium sertifikalı HDMI kablolarının fiyatlarının çok yüksek olmaması ise iyi haber.
Dolby Vision teknolojisinde yenilikler meydana geldikçe, bu dosya yazısını da güncellemeyi sürdüreceğiz. Burası söz konusu görüntü teknolojisiyle ilgili en son değişiklikleri, ekipmanları ve destek durumunu yansıtan bir referans kaynak olacak.
Bu içeriğin oluşturulması sırasında Digital Trends sitesinden yararlanılmıştır.