Mobil uygulamalarla 15 yıla yakın bir zaman önce, o zamanlar epey popüler olan Symbian işletim sistemli cep telefonları sayesinde tanışmıştım. Çoğu kişide Nokia markalı telefonlar vardı, ancak benim tercihim Symbian’lı nadir Siemens modellerinden, epey de problemli olan SX1 olmuştu. Çeşitli web sitelerinden SIS uzantılı kurulum dosyalarını bilgisayara indirip bunları kabloyla telefona aktardığımı ve daha sonra da büyük bir merak ve heyecanla çalıştırdığımı hatırlıyorum. İlk o zaman, mobil uygulamalar sayesinde cep telefonuna daha fazla anlam kazandırmanın mümkün olduğunun farkına varmıştım.
Nedendir bilinmez, bu potansiyelin farkına varıp değerlendiren Nokia yerine Apple oldu. Aslına bakarsanız, orası da ilginçtir. 2007 yılında iPhone’un ilk versiyonu çıktığında, sadece Apple’ın yüklediği birkaç uygulama, buna ek olarak Google’ın destek verdiği Haritalar, YouTube gibi uygulamalar vardı. Steve Jobs, her şeyin kontrolünü elinde bulundurma hevesiyle iPhone’a üçüncü taraf uygulamaların yüklenmesi fikrine kapıyı kapatmıştı. Ancak bu inat fazla uzun sürmedi. İlk iPhone’un piyasaya çıkışından birkaç ay sonra, Ekim 2007’de iPhone uygulamaları için bir geliştirici araç seti (SDK) yayınlanacağı duyuruldu. Daha sonra da Mart 2008’de iPhone için ilk SDK yayınlandı. Tam 10 yıl önce bu hafta, 10 Temmuz 2008’de de App Store faaliyete geçti.
iPhone o zamanlar haziran ayında tanıtılıyor, hemen arkasından da piyasaya sürülüyordu. Türkiye’ye ilk iPhone’un resmi olarak gelişiyse Eylül 2008’de çıkan iPhone 3G modeliyle olmuştu. Yani, Türkiye’deki kullanıcıların App Store ile resmen tanışmasını o tarih olarak vurgulasak yanlış olmaz. Ancak ben kendi adıma biraz daha önce, o yılın eylül ayının hemen başında sahip olduğum iPod touch sayesinde App Store ile tanışmıştım. Tabii ki, yaptığım ilk iş bir Apple kimliği oluşturup App Store’a girmek ve uygulamaları indirmeye başlamak olmuştu. Tabii ki, ilk indirdiğim uygulamalar arasında mesajlaşma uygulamaları ve Facebook bulunuyordu. Bir de radyo dinlemeyi sevdiğim için radyo uygulaması indirmiştim.
#AppStore 10. yaşında. Bu platformla tanışmam 10 yıl önce sahip olduğum 1. nesil iPod touch sayesinde olmuştu. Bunlar da App Store’dan indirdiğim ilk uygulamalardı. pic.twitter.com/YpkdRWdA4y
— Sabri Küstür (@sabrikustur) July 10, 2018
Apple, 2008 yazında piyasaya sürdüğü iPhone 3G’nin pazarlamasında üçüncü taraf uygulamaları sıklıkla kullanmıştı. Reklamlarda yer verdiği “There’s an app for that”, yani “Bunun için bir uygulama var bir slogana dönüşmüştü.
Gerçekten de alışverişten radyo dinlemeye, radyoda çalan şarkının kime ait olduğunu bulmaktan arkadaş bulmaya kadar, aklınıza gelebilecek birçok farklı konu veya işleve odaklı uygulamaların geliştirildiğini ve bunlardan bazılarının çok popüler olduğunu gördük.
Aradan geçen zaman zarfında elimden birçok iPhone ve iPad geçti. Tabii ki, işim gereği App Store’daki gelişmeleri yakından takip ettim. En başından beri bu platformun ve içinde barındırdığı uygulamaların nasıl bir değişimden geçtiğine tanık oldum. Örneğin, bir zamanlar nasıl bir Angry Birds çılgınlığının yaşandığını hatırlarım. Instagram’ın ilk çıktığı ve “daha dutluk olduğu” zamanları biliyorum. WhatsApp’ın SMS’e alternatif olarak çıktığı, telefon rehberimde sadece birkaç kişinin kullandığı günleri de unutmak mümkün değil. Günümüzün bu popüler uygulamalarının emekleme dönemlerini hatırlayınca, ne kadar büyük bir potansiyelin var olduğunu ve bunu değerlendirenin nasıl iyi bir şekilde değerlendirdiğini daha iyi anlıyoruz.
App Store’un öncülüğünü yaptığı ve daha sonra Google’ın da oyunu iyi bir şekilde oynayarak cevap verdiği ve ikili tekelin oluşmasına yol açtığı mobil uygulama pazarı birçok fırsatın kapısını araladı. Deyim yerindeyse, yeni bir girişimcilik dalgasının oluşmasını, yeni zenginlerin oluşmasını mümkün kıldı. Ülkemizdeki duruma baktığımızda da, birçok girişimin başlangıç noktasında mobil uygulamaların önemli rol oynadığını, girişimlerin başlangıç noktalarının mobil uygulamalar olduğunu görüyoruz. İnsanların mobil cihaz kullanımının artması, bunun yanı sıra mobil web sitelerinin uygulamalar kadar pratik olmaması, gelecekte mobil uygulamaların hayatımızda daha fazla yer bulacağını gösteriyor. App Store’da iki milyardan fazla uygulamanın bulunması sizi olumsuzluğa sürüklemesin. Hâlâ keşfedilmemiş bir alan ve bunun için var olmayan bir uygulama mutlaka vardır.