Manşetler

Apple Watch ile geçen bir ayın ardından

apple watch

apple-watch-inceleme-00024

Yaklaşık bir ay önce Apple Watch kullanmaya başladım. 42 mm. Paslanmaz Çelik Kasa ve Siyah Spor Kordon kombinasyonu Apple Watch’un incelemesini yayınlamıştık. Orada Apple Watch’un yeteneklerinden, neler yapılabileceğinden ve yaklaşık 1 hafta gibi bir süre boyunca gerçekleştirdiğim kullanımın sonucunda elde ettiğim izlenimleri birleştirmiş ve size sunmuştum. O incelemeden sonra da Apple Watch’u kullanmaya devam ettim, böylelikle Apple’ın akıllı saatiyle ilgili olarak daha somut bir resim oluşturabilirim.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Apple Watch İncelemesi

Öncelikle dayanıklılıktan başlayalım. Paslanmaz Çelik Kasa Apple Watch’u tercih etmemin en önemli nedeni Apple Watch Sport’un alüminyum kasasına göre daha sağlam olduğunu düşünmemdi. Tabii ki, Apple Watch Sport’ta yer alan 7000 serisi alüminyumun sağlam olduğu söyleniyor ve hatta Apple bu alaşıma şimdi iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’ta da yer veriyor. Ancak çeliğin bu noktada biraz daha iyi olacağını düşündüm. Ne de olsa, ellerimiz en aktif organlarımız ve saat de bu organa çok yakın olduğu için her türlü çarpma, düşme, vs. gibi risklere karşı çok açık.

apple-watch-inceleme-00006

Apple Watch’u bileğime taktıktan sonra, ne yalan söyleyeyim, saati bir yerlere çarpmamak, sürtmemek için gayret eder olduğumu fark ettim. Normalde elimi, kolumu hoyratça hareket ettirirken, Apple Watch’u taktığım sol elimi ve bileğimi daha kontrollü şekilde kullanır oldum. Her ne olursa olsun, bir ayın sonunda Apple Watch’un paslanmaz çelik kasasını ışığa tuttuğumda belirli noktalarında ufak tefek çiziklerin, aşınmaların olduğunu gördüm. Uzun lâfın kısası, ne kadar çaba gösterseniz de, nafile. Bundan böyle fazla takılmamak en iyisi olacaktır. Bu arada denk geldiğim bir Apple Watch incelemesinde alüminyum gövdenin çizilmeler ve aşınmalar konusunda daha iyi olduğu, bunları göstermediği şeklinde bir yoruma rastladım. Bu noktada Apple Watch Sport sahibi okurların yorumlarını beklerim. Paslanmaz çelik kasada çizikler görsem de, safir ekran epey dayanıklı ve üstünde çizik bile yok. En azında bu açıdan rahatım.

Apple Watch’un suya karşı belli seviyede bir dayanıklılığı var. Elinizi veya yüzünüzü yıkarken Apple Watch’a su kaçması söz konusu değil. Aynı şekilde spor yaparken de Apple Watch’u çıkarmıyorum ve terin herhangi bir sorun yarattığını görmedim. Ancak Apple Watch ile duşa girmedim veya denize girerken bileğime takmadım.

apple-watch-inceleme-00020

Tercih ettiğim Siyah Spor Kordondan memnunun. Bileğe takması, özellikle de pini uygun deliğe takması biraz zorlayabiliyor, ancak kullanışlı olduğu söylenebilir. Bazen kordonu takarken bilekteki kılları sıkıştırdığımı ve canımın yandığını söylemeliyim.

Kullanıma gelecek olursak. Başlangıçta Digital Crown halkasına elim gitmedi, genellikle kontrol işini dokunmatik ekran üzerinden hâlletmeye çalıştım. Ancak bir süre sonra Digital Crown’ı kullanarak kaydırma, yakınlaştırma gibi işlevleri daha kolay yapabildiğimin farkına vardım. Şimdi mesajları okurken veya bildirimlere bakarken Digital Crown’ı kullanıyorum. Digital Crown’un altında bulunan Arkadaş düğmesini iPhone kullanmaktan gelen alışkanlıkla güç butonu zannedip bastığım çok oldu. Neyse ki, başlangıçtaki bu acemilik zamanla kayboldu gitti.

apple-watch-ekran-goruntuleri-25

Apple Watch’u ilk satın aldığımda Mickey Fare saat yüzünü tercih etmiştim, ancak daha sonra bunu kullanmanın biraz zor olduğuna kanaat getirerek en kolayına, X-Large saat yüzüne geçiş yaptım. X-Large sadece saati, büyük rakamlarla gösteriyor, biraz daha Pebble tarzında bir saat yüzü. Bilmiyorum, ancak pil tüketimi noktasında da olumlu yönde katkıları oldu gibi görünüyor.

İlk satın aldığımda, belki de biraz yeni ürün satın almanın verdiği meraktan dolayı fazlaca kurcalamanın etkisiyle, Apple Watch’un şarjı yaklaşık bir gün gidiyordu. Sabah saat 6’da şarjdan alıp bileğime taktığım Apple Watch’ta gece saat 11’e geldiğimizde yüzde 20 seviyesinde şarjın kaldığını görüyordum. Şimdi X-Large saat yüzünü kullanıyorum ve Apple Watch’u heves sonucu kurcalamayı bıraktım. İki günde bir şarj etmek genellikle yeterli oluyor.

apple-watch-ekran-goruntuleri-55Apple Watch’un en sevdiğim yanı gelen mesajlara dikte ettirerek cevap verebilmem. Gelen mesajlara yazı yazarak cevap vermeyi sevmiyorum, mobil cihazda yazı yazmak hoşuma gitmiyor. Bu nedenle uzun iletileri ve mesajları genellikle bilgisayarda, klavye kullanarak yazmayı tercih ederim. Bu noktada Apple Watch çok kullanışlı, gelen iMessage mesajlarını veya SMS’leri doğrudan konuşarak cevaplıyorum ve bu çok hoşuma gidiyor.

Mesajlar dışında Apple Watch’ta en çok kullandığım uygulama Shazam. Normalde Shazam’ı iPhone’da veya test ettiğim Android telefonlarında da çok kullanırım, ancak şimdi Apple Watch sayesinde Shazam hemen ulaşabileceğim bir yerde ve oldukça iyi şekilde çalışıyor. Sık kullandığım bir diğer uygulama olan TuneIn Radio’yu da Apple Watch yardımıyla iPhone üstünde açmak güzel. Ara sıra AccuWeather uygulamasından hava durumuna bakıyorum. Bir de NTV Spor uygulamasından maçların dakika ve skor bilgilerine bakıyorum. Bunun dışında Apple Watch’umda yüklü olan uygulamaların yüzüne baktığım söylenemez. Unutmadan, Antrenman uygulamasını ayrı tutmak gerek. Yürürken, spor yaparken bu uygulamayı açıp kayıt tutmaya çalışıyorum. Yakılan kalori miktarları mantıksız değil, değer takibi düzgün gibi görünüyor. Ara sıra ayağa kalkıp gezinmem için uyarıyor ki, bu da Apple Watch’un beğendiğim özelliklerinden bir tanesi. 16 Eylülde yayınlanacak watchOS 2.0’dan sonra Apple Watch’ta daha fazla sayıda uygulamayı kullanacağımı düşünüyorum, ya da böyle olmasını istiyorum.

apple-watch-ekran-goruntuleri-60Yukarıda Mesajlar uygulamasını sevdiğimden bahsettim. Ancak şimdiye kadar kimseye kalp ritmimi göndermedim veya Apple Watch’un ekranında bir çiçek çizip paylaşmadım. Telefon görüşmelerini Apple Watch üzerinden yapma ihtiyacını da nadiren duymuşumdur. Bazen otomobil kullanırken gelen çağrılara hızlıca Apple Watch üzerinden cevap vermek, bu şekilde elleri mikrofondan bırakmamak iyi oluyor. Ancak önemli olduğunu düşündüğüm çağrıları bu şekilde cevaplamamayı uygun buluyorum, çünkü Apple Watch’un hoparlörü fena olmasa da, karşı tarafın söylediklerini kaçırmanız olası. Apple Watch üzerinden görüşme yaptığım kişilere daha sonra görüşme kalitesinin nasıl olduğunu sorduğumda hemen herkesten iyi olduğu şeklinde cevaplar aldım.

Bildirimlere gelince… Apple Watch’un en kullanışlı noktalarından bir tanesi de bu. Elinizin telefona gitmediği, telefondan uzak olduğunuz durumlarda gelen bildirimleri hemen bileğinizde görmek epey güzel oluyor. Bazı anlarda bu durum işinizin bölünmesine, dikkatinizin dağılmasına da neden olmuyor değil.

Apple Watch ile geçen bir ayın sonunda aktaracaklarım bunlar. Başlangıçtaki heves geçti, belki Apple Watch’un ekranını başlangıçtaki kadar sık açmıyorum, ancak Apple Watch için verdiğim paranın boşa gittiğini söyleyemem. watchOS 2.0’ın gelişiyle birlikte Apple Watch’un yepyeni bir cihaz gibi hissettirmesini bekliyorum. O zamanki izlenimlerimi, daha ciddi şekilde, bir Apple Watch watchOS 2 incelemesinde aktarırım.