Apple geçtiğimiz eylül ayında ilk akıllı saati Apple Watch’u duyurduğunda cihazın teknik özellikleri konusunda ketum davranmayı tercih etmişti. Şirketin sessizliği nedeniyle tanıtım sonrası dönemde Apple Watch’un teknik özelliklerine ilişkin pek çok spekülasyon da gündeme gelmişti. Akıllı saatin şirket içinde test edilen modellerinin 8 GB dahili hafızaya sahip olduğu iddiası da geçtiğimiz haftalarda ortaya atılmıştı. Dün akşam düzenlenen ”Saatler İleri’ etkinliğinin ardından Apple, piyasaya sürülecek Watch modellerinin de 8 GB dahili hafıza barındıracağını doğruladı.
Ancak kullanıcıların 8 GB’lık dahili depolama alanını kullanımı konusunda bazı kısıtlamalar bulunuyor. Apple Watch sahipleri, akıllı saatlerinin depolama alanının 2 GB’lık kısmını şarkılarına ayırabiliyor. Fotoğraflara ayrılan alan ise 75 MB ile sınırlanmış. Apple Watch’un tüm serilerinde aynı dahili depolama alanının sunulduğunu ayrıca belirtmekte fayda var.
Apple Watch’un dahili hafızasında saklanan müzik ve fotoğraflara herhangi bir iPhone’a ihtiyaç duymadan erişilebiliyor. Örneğin Apple Watch sahipleri koşuya çıktıklarında yanlarına iPhone’larını almadan, akıllı saatin hafızasına yükledikleri şarkıları dinleyebilecek.
2 GB’lık bir alana orta kalitede yaklaşık 200 şarkı yüklenebiliyor. Dolayısıyla Apple Watch’u doğrudan bir iPod muadili şeklinde nitelemek pek mümkün değil. Ancak iPhone ile eşleştiği zaman akıllı telefona yüklü bulunan tüm şarkılar Bluetooth aracılığıyla Apple Watch üzerinden dinlenebiliyor. Şarkıların eş zamanlaması ise iOS 8.2 ile birlikte gelen Apple Watch eşlik uygulamasıyla sağlanıyor.
Fotoğraflar için belirlenen 75 MB’lık limit kulağa oldukça düşük gelse de, şirket Apple Watch’ta sadece favori fotoğrafların saklanmasını istediğini açıkça vurguluyor. Apple Watch’ta saklanan fotoğraflar cihazın ekranına uygun olarak yeniden düzenleniyor ve boyutları da küçültülüyor. Kullanıcıların 75 MB’lık alana yaklaşık 100 fotoğraf yükleyebilmesi öngörülüyor.
Geriye kalan yaklaşık 6 GB’lık depolama alanının nasıl kullanılacağı konusunda ise bir kısıtlama yok gibi gözüküyor. Bu alanın bir kısmının da işletim sistemi ve yerleşik uygulamalar tarafından işgal edileceğini söylemek yanlış bir yargı olmayacaktır.
