2025 yılının ilk üç ayında küresel akıllı telefon pazarında dikkate değer bir hareketlilik görülmedi. Canalys’in paylaştığı verilere göre, bu dönemde dünya genelinde toplam 296,9 milyon akıllı telefon sevk edildi. Bu sayı, 2024’ün aynı çeyreğine göre sadece yüzde 0,2 oranında bir artış anlamına geliyor. Bu da pazarın genel olarak durağan kaldığını gösteriyor.
Bazı büyük pazarlarda artış yaşansa da, diğer bölgelerdeki zayıf taleple bu artış dengelendi. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri, sevkiyatların yükseldiği bölgeler arasında öne çıktı. Buna karşın Hindistan, Avrupa ve Orta Doğu gibi pazarlar zayıf tüketici ilgisiyle dikkat çekti. Tüketicilerin akıllı telefon satın alma kararlarını ertelemesi, büyümeyi sınırlayan temel unsurlardan biri oldu.
Hindistan, Orta Doğu ve Latin Amerika’da düşen talep, yenileme döngüsünün doygunluk seviyesine ulaştığını ortaya koydu. Bu bölgelerde, özellikle geçen çeyrekte yaşanan artış sonrası tüketicilerin yeni cihaz alma konusundaki isteksizliği hissedilir hale geldi. Fiyatlara karşı daha hassas davranan kullanıcılar, ellerindeki cihazları kullanmaya devam etmeyi tercih etti. Bu durum da sevkiyatların düşmesine yol açtı.
Avrupa akıllı telefon pazarının sorunu: Stok fazlası
Avrupa pazarı ise farklı bir sorunla karşı karşıya kaldı: yüksek stok fazlası. 2024 yılı boyunca, Avrupa Birliği’nin yıl sonunda yürürlüğe girecek olan çevre dostu tasarım yönetmeliği öncesinde üreticiler büyük miktarda ürün sevkiyatı gerçekleştirmişti. Yönetmelik, 2025 sonunda ithal edilecek tüm cihazların kolay onarılabilir olması ve uzun süreli yazılım desteği sunmasını şart koşacak. Tüm bunların yanında, üreticilerin bu kurallara hazırlık için önceden stok yapması bugünkü talep üzerinde baskı yarattı.
Afrika pazarı ise diğer bölgelerden ayrışarak pozitif bir tablo çizdi. Bölgedeki perakende hareketliliği ve markaların genişleme çabaları sayesinde sevkiyatlar arttı. Vivo ve Honor gibi üreticiler, çift haneli büyüme oranlarına ulaşarak bu potansiyelden faydalandı. Honor’un elde ettiği büyüme, şirketin yurtdışı operasyonlarında tarihi bir seviyeye ulaştığını ortaya koydu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise farklı bir dinamik devreye girdi. Apple başta olmak üzere bazı üreticiler, mart ayında gerçekleşen “Liberation Day” tarifelerinden kaçınmak için ürünlerini önceden sevk etti. Bu erken sevkiyat, Apple’ın pazar payını güçlendirmesine yardımcı oldu. Ne var ki, yeni tarifeler düşük maliyetli telefonları daha fazla etkileyecek gibi görünüyor.
Bu gelişmeler, ortalama satış fiyatlarının artmasına neden oldu. Çünkü üreticiler daha pahalı segmentlerde üretime ağırlık verirken, tüketiciler de fiyat baskısıyla karşı karşıya kaldı. Özellikle giriş seviyesi cihazlara olan erişimin azalması, pazardaki eşitsizlikleri derinleştirebilir. Buna rağmen, Apple ve Samsung gibi markaların güçlü pozisyonlarını koruduğu dikkat çekiyor.
Samsung, yüzde 20’lik pazar payıyla liderliğini sürdürdü. Onu yüzde 19 ile Apple takip etti; Apple’ın bu paya ulaşmasında mart ayında yapılan yoğun stoklamanın etkili olduğu düşünülüyor. Xiaomi yüzde 14 ile üçüncü sıradaki yerini korurken, Vivo ve Oppo da ilk beşi tamamlayan diğer markalar oldu. Bu tablo, pazar liderliğinde önemli bir değişim olmadığını gösteriyor.
Canalys, pazarın ikinci çeyrekte toparlanma sinyalleri verebileceğini belirtiyor. Azalan stok seviyeleri ve yeni ürün lansmanlarının, tüketicilerin ilgisini yeniden canlandırması bekleniyor. Fakat orta segmentte, özellikle 200 ila 400 dolar aralığındaki modellerde rekabetin giderek arttığı da vurgulanıyor. Bu sıkışıklık, markalar arasında agresif fiyatlama ve yenilikçi özellik sunumu yarışını tetikleyebilir.