Son zamanlarda 4G veya LTE terimlerini daha sık görüyor, duyuyor olmalısınız. 4G, dördüncü nesil mobil iletişim teknolojilerinin genel adı ve şu anda kullanmakta olduğumuz 2G ve 3G teknolojilerinin bir sonraki adımını temsil ediyor. LTE ise 4G şemsiyesi altında yer alan ve şu anda dünya çapında 4G hizmeti veren mobil operatörlerin en çok kullandığı standart; açılımı Long Term Evolution, bunu Uzun Vadeli Gelişim olarak nitelendirebiliriz. Şu bağlantıda yer alan ve aşağıda da göreceğiniz haritaya baktığınızda dünya çapında 4G servisinin sunulmaya başlandığı ülkelerin sayısının epey arttığını, Orta Doğu, Afrika, Orta Amerika ve Uzak Doğu’da 4G’ye henüz geçmeyen ülkelerin olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerin arasında Türkiye de bulunuyor.
Türkiye’nin 3G ile tanışması epey uzun sürdü. Dünya çapında üçüncü nesil şebekeler 2001 yılından itibaren hizmet vermeye başlamışken, Türkiye’de 3G hizmeti 2009’un ortasından itibaren sunulmaya başlandı. Yani, 3G’ye yaklaşık sekiz yıl sonra geçiş yapmıştık. Epey uzun bir gecikmenin sonrasında 3G teknolojilerinden yararlanmaya başlamıştık, ancak bu gecikme çok da sorun yaratmadı. Öncelikle mobil internet kullanımı bu kadar fazla değildi, telefonların çoğu normal cep telefonuydu, insanların yoğun mobil veri tüketimi ihtiyacı yoktu. Sonuç olarak ortada bir talep olmayınca geçiş için acele etmeye de gerek yoktu.
Ayrıca 2009 yılında geçişin bize getirdiği bir avantaj da 3G teknolojisinin ve altyapı ekipmanlarının ucuzlamış olmasıydı. Mobil operatörler birkaç yıl öncesine göre daha az mali yükün altına girerek daha yüksek kapasiteye sahip olan ve yine yüksek hızlarla erişim imkanı veren şebekeler kurma şansına eriştiler. ABD ve Avrupa’ya seyahat edenler deneyimlemiştir, oralarda 2-3 Mbps mertebesindeki hızlar 3G erişimi için yeterli görülür. Ancak Türkiye’de her üç mobil operatör de hatırı sayılır noktada 20 Mbps’ye varan seviyelerde veri indirme hızları sunuyor. Üstelik şebeke ve cihaz desteğinin varolduğu noktalarda daha da yukarılara çıkmak mümkün oluyor.
2009 yılından sonraki döneme baktığımızda, artan veri indirme ve yükleme hızlarına, ayrıca artan akıllı telefon, tablet ve modem penetrasyonuna bağlı olarak mobil internet erişiminin de patladığını, yüksek hızlı mobil internet bağlantısının tüketiciler için bir ihtiyaç hâline dönüşmeye başladığını gördük. Yani, 3G’ye geçişin öncesinde pek de var olmayan bir daha yüksek hız ihtiyacının bulunduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki, bulunduğumuz noktada artık 4G’ye geçiş yapmamızın zorunlu olduğunu, bir an önce bu geçişi yapmamızın gerekli olduğunu düşünmüyorum. Yurt dışında yapılmış olan çeşitli cihaz incelemelerine veya sosyal medya üzerindeki paylaşımlara baktığımızda, çoğu ülkede LTE şebeke hızlarının pratikte 30 Mbps’yi fazla geçmediğini görüyoruz. Ayrıca bazı testlerde 10 Mbps’nin altında veri indirme hızlarını bile görüyoruz.
“lte speedtest” hakkında Tweetler
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Avrupa ve ABD gibi ülkelerde eskimiş olan 3G altyapılarına fazla yatırım yapılmadığı için bu şebekelerde sunulan veri hızları düşük kalmıştı. Bu ülkelerde daha yüksek hızda bağlantı ihtiyacı bizdekine göre daha şiddetliydi ve atılım için 4G’ye geçiş elzemdi. İşte Türkiye’de henüz böyle bir durum söz konusu değil. Şu anda üç mobil operatörün de abonelerine sundukları hızlar, özellikle veri indirme hızları yeterli seviyede ve kullanıcılar henüz daha fazla hızı talep edecek noktada değiller.
4G’ye geçiş için bu yılın sonunu işaret edenler olmuştu. Ancak iyimser tahminler 2015’in sonu veya 2016’nın başında geçişin başlayacağı şeklinde. Bu zaman aralığı geçiş için uygun görünüyor, üstelik şu anda 4G’ye geçiş yapmış pek çok ülkede kullanılan LTE standardının bir sonraki adımı olarak nitelendirilen LTE Advanced teknolojisiyle 4G serüvenine başlayacağız. Avea, Turkcell ve Vodafone daha baştan 4G planlamalarını bu teknolojiye göre yaptı ve uzun zamandır da LTE Advanced standardına yönelik testler gerçekleştiriyor. Özellikle geçen yıl her üç mobil operatörün de LTE Advanced testleri ve sonucunda ulaştıkları hızlarla teknoloji dünyasının gündeminde epey yer tuttuklarını gördük. İdeal şartlar altında tek bir modemle 300 Mbps gibi yüksek hızlarda indirme imkanı sunan bu teknolojinin pratikte 80-100 Mbps seviyelerinde hızlara ulaşabileceğini söyleyebiliriz.
Türkiye’deki mobil operatörler bir yandan şebeke tarafında geliştirme ve test çalışmalarını sürdürürken bir yandan da 4G cihaz penetrasyonunu artıracak adımlar atıyor. Zaten piyasada son zamanlarda gördüğümüz birçok orta ve üst segment akıllı telefonda 4G LTE desteğinin bulunduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra Turkcell ve Vodafone da daha şimdiden 4G özellikli telefonlar çıkarmaya başladılar ve bu telefonların pazarlanmasında 4G özelliğine de vurgu yapılıyor. Tabii ki, işin bir de sabit omurgaya bağlantı durumu var. İş sadece 4G destekli baz istasyonlarını kurmakla bitmiyor, bunların omurgaya bağlantısı için daha fazla kapasiteye ihtiyaç var. Bu da fiber optik hatlara yapılan yatırımın artırılması gerektiği anlamına geliyor. Ancak buradaki yazıda detaylı anlatıldığı üzere, bürokratik ayrıntılar ve engeller nedeniyle fiber optik hatların çekilmesi noktasında büyük bir yavaşlık söz konusu. 4G’nin selameti için bu tarafta da önemli adımların, bir an önce atılması gerekiyor.
Sonuç olarak, dünyanın geneline baktığımızda 4G trenine binmek için biraz geç kalmış gibi görünüyoruz. Ancak durum gerçekte endişelenecek kadar kötü değil, şu anda 3G şebekeleri üzerinden eriştiğimiz hızlar yüksek ve daha fazlası için bir ihtiyaç duymuyoruz. Tabii ki, teknoloji dünyasının şartları hızla değişiyor, gelecek yıl bu zamanlarda şimdi yeterli bulduğumuz hızlar artık çok yavaş kalabilir. Zaten bu noktada da 4G’ye geçiş için gerekli adımları atmaya başlamış olacağız. Adım atmaya başladığımız zamanda da 3G’de olduğu gibi, arkadan gelmenin avantajını yaşamamız mümkün olabilir.